MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, kayıt dışı ekonominin azaltıldığı ve bunlara yönelik yapısal tedbirlerin devreye konulduğu bir mali sistem öngördüklerini söyledi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu'nun 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerine TBMM Genel Kurulunda konuştu
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, kanun teklifiyle kamu gelirlerinin artırılması, kayıt dışılıkla mücadele edilmesi, vergi tabanının genişletilmesi, vergiye uyum ve vergide adaletin tesis edilmesi, yorum farklılıklarının önlenerek hukuki belirliliğinin yükseltilmesine yönelik düzenlemeler yapıldığını ifade etti.
Teklifte kayıt dışılıkla mücadele kapsamında akaryakıt sektörüne yönelik bazı düzenlemelerin yer aldığını anlatan Aksu, "Bu kapsamda akaryakıt, LPG ve bunların türevlerinden oluşan malların ithalat aşamasında henüz tahsil edilmemiş olsa dahi ÖTV tutarının KDV matrahına dahil edilmesi zorunlu hale getirilmekte, ithalatçı ile yerli üretici arasındaki vergisel eşitsizlik giderilmektedir." diye konuştu.
Aksu, teklifle Vergi Usul Kanunu'nda değişikliğe gidildiğini belirterek, "Yapılan değişiklikle, elektronik ortamda yapılan yoklamalarda, yetkilisinin bulunmaması veya imza atmaması halinde polis, jandarma, muhtar veya ihtiyar meclisi üyelerinin imzalarının aranması zorunluluğu kaldırılmakta, kanundaki kağıda ve imzaya dayalı süreçlerin azaltılıp e-belge altyapısına olan güvenin pekiştirilmesi amaçlanmaktadır." ifadesini kullandı.
Vergi sisteminin, temelde kamu harcamalarını finanse etmek için gerekli olan gelirleri toplamayı amaçladığına, ayrıca gelir dağılımı iyileştirilerek toplumun refah düzeyinin yükseltilmesi gibi sosyal amaçlar doğrultusunda kullanıldığına işaret eden Aksu, şunları söyledi:
"Milliyetçi Hareket Partisi olarak etkin kamu hizmetinin yanı sıra yoksul kesimlerin gözetildiği, üretimin özendirildiği, kamu harcamalarında israf ve usulsüzlüğün önlendiği, kayıt dışı ekonominin azaltıldığı ve bunlara yönelik yapısal tedbirlerin devreye konulduğu bir mali sistem öngörüyoruz. Sosyal ve ekonomik ihtiyaçlara köklü cevaplar hazırlayarak Türk ve Türkiye Yüzyılı'na temel olacak kalıcı ve güçlü reformları peş peşe hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Büyümenin nimetlerinden çiftçimizden memurumuza, işçimizden emeklimize, esnafımızdan sanayicimize kadar her insanımızın adil ve hakkaniyetli pay almasını sağlamayı amaçlıyoruz. Dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın hak ettikleri sürdürülebilir sosyal, ekonomik ve insani seviyeye kavuşturulmasını istiyoruz. Bunun için gayret göstermeye, haklı taleplerin takipçisi olmaya devam ediyoruz."
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekilimiz İsmail Faruk Aksu'nun 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerine MHP grubu adına konuşması şöyle:
Görüştüğümüz kanun teklifinde ağırlıklı olarak kamu gelirlerinin artırılmasına, kayıt dışılıkla mücadele edilmesine, vergi tabanının genişletilmesine, vergiye uyum ve vergide adaletin tesisine, yorum farklılıklarının önlenerek hukuki belirliliğin artırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmaktadır.
Orta vadeli programda etkin, basit, adil bir vergi sistemi oluşturmak ve kamu finansmanını kalıcı kaynaklarla sağlamak hedefleri doğrultusunda temel vergi kanunlarının gözden geçirileceği, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin kaldırılacağı belirtilmiştir.
Vergi, devletin egemenlik hakkına dayanan maliye politikasının en etkin aracıdır.
Kapsayıcı, verimli, adil, aynı zamanda basit bir vergi sistemi; kamu gelirlerinin artırılmasının yanı sıra kamu hizmetlerinin sunumunda, toplumsal refahın artırılmasında ve gelir dağılımı adaletinin sağlanmasında önemli bir role sahiptir.
Anayasa'nın 73'üncü maddesinde "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır." hükmü bulunmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi; üreten, istihdam yaratan, üretilen değerden herkesin adil pay almasını mümkün kılan ve gelir dağılımını adaletli hâle getiren, nimet ve külfetin bütün kesimlerce hakça paylaşılmasına dayanan bir ekonomik ve toplumsal düzenin tesis edilmesini öngörmektedir.
Bu doğrultuda devletin kamu giderlerini karşılamada temel gelir kaynağı olan vergileri herkesin mali gücüne göre ödemesini ve az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını temin edecek adaletli bir sistemin inşasını gerekli görmektedir.
Bu amaçlara katkı sunan düzenlemelerden oluşan kanun teklifinin ilk üç maddesiyle Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu'nda değişiklikler yapılmaktadır.
Bu kapsamda; kambiyo ve kıymetli maden işlemlerinin ihracı ve ithalinin tanzim ve tahdidine Cumhurbaşkanı yetkili kılınmakta, böylece döviz piyasalarında oluşabilecek spekülatif hareketlerin önüne geçilmesi ve finansal istikrarın korunması hedeflenmektedir.
Ayrıca yetkisiz faaliyetleri sistematik ve yaygın şekilde yürütenlere yönelik caydırıcılığın sağlanması amacıyla uygulanan para cezaları ile faaliyet durdurma yaptırımının yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir.
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na göre suç sayılmayan ancak kabahat olarak değerlendirilen; döviz, altın veya diğer kıymetli maden ve taşları izinsiz olarak yurda sokan ya da yurt dışına çıkaranlara, değerinin yarısı ile iki katı arasında para cezası kesilmesi hükme bağlanmaktadır.
Mezkur kanunda geçen "suç" ibareleri "kabahat" olarak değiştirilmekte ve tekerrür hallerine ilişkin sürenin belirlenmesi yoluyla Kabahatler Kanunu ile uyum sağlanmaktadır.
Teklifte yer alan bir başka düzenleme, yetkili müesseseler, rafineriler ve kıymetli maden aracı kuruluşlarına ilişkin faaliyet izinlerine ve ücretlerine yöneliktir.
Buna göre müessese ve kuruluşların hangi faaliyetlerinin izne tabi olduğu, verilen izinler kapsamında ücretlerin hangi tutar, usul ve esasa göre tahsil edileceği, faaliyet izinlerini vermeye ve söz konusu izinleri iptal etmeye Hazine ve Maliye Bakanlığının yetkili olduğu Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararı da dikkate alınarak açıkça düzenlenmektedir.
Yapılan bu düzenlemelerle uygulamada hukuki belirliliğin ve öngörülebilirliğin sağlanarak, yetkisiz faaliyetlerin önlenmesi amaçlanmaktadır.
Teklifin 4. ve 5. Maddelerinde 213 sayılı Vergi Usul Kanununda değişiklik öngörülmektedir.
Yapılan değişiklikle, elektronik ortamda yapılan yoklamalarda yetkilisinin bulunmaması veya imza atmaması halinde polis, jandarma, muhtar veya ihtiyar meclisi üyelerinin imzalarının aranması zorunluluğu kaldırılmakta, kanundaki kağıda ve imzaya dayalı süreçlerin azaltılıp, e-belge altyapısına olan güvenin pekiştirilmesi amaçlanmıştır.
Vergi Usul Kanununda yapılan bir diğer düzenlemeyle de Gelir İdaresi Başkanlığının taşra teşkilatı personelinin vergi denetimlerine ilişkin fazla çalışma ücreti ve sahada görevlendirilebilecek personele ilişkin üst limitler artırılmaktadır.
Buna göre fazla çalışılan her bir saat için ödenen 160 gösterge rakamı 300'e çıkarılırken denetime çıkacak ve fazla mesai ödemesi yapılacak personel sayısı, toplam personel sayısının %20'sinden %40'ına yükseltilmektedir.
Parti Programımızda da belirttiğimiz gibi vergi denetimlerine önem verilerek, vergi daireleri ve gelir idaresinin organizasyon, insan gücü ve teknoloji kapasitesinin artırılmasıyla kayıt dışılığın önüne geçilebileceğini ve vergide adaletin tesisine katkı sağlanabileceğini öngörüyoruz.
Teklif ile kayıt dışılıkla mücadele kapsamında akaryakıt sektörüne ilişkin de bazı düzenlemeler yapılmaktadır.
Bu kapsamda; akaryakıt, LPG ve bunların türevlerinden oluşan malların ithalat aşamasında henüz tahsil edilmemiş olsa dahi ÖTV tutarının KDV matrahına dahil edilmesi zorunlu hale getirilmekte ve ithalatçı ile yerli üretici arasındaki vergisel eşitsizlik giderilmektedir.
Ayrıca Petrol Piyasası Kanunundaki değişiklikle; bir dağıtıcıdan temin edilen LPG'nin başka bir dağıtıcıya satılmasına kısıtlama getirilmekte, bu hükme aykırı davrandığı tespit edilen dağıtıcılara, idari para cezası uygulanması ve aykırılığın lisans sahibi tarafından iki yıl içinde tekrar edilmesi halinde dağıtıcı lisansının iptal edilmesi öngörülmektedir.
Bu düzenlemelerle vergi kayıplarının önüne geçilmesi ve vergi sistemindeki şeffaflığın artırılması hedeflenmektedir.
Maliye politikasının temel amacı; ülkenin makroekonomik hedeflerini gerçekleştirmeyi de içerecek şekilde kamu gelir ve harcamalarının kalitesini iyileştirmek ve kamu açıklarını azaltmaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak; hem gelir hem de harcama yapısının makro-ekonomik hedefleri gerçekleştirecek şekilde düzenlenmesi gerektiğini, harcamalarda israf ve verimsizliğin önüne geçilmesini, vergisiz kazançların vergilendirilmesini, kayıt dışılığın önlenmesini, vergi tabanının genişletilmesini ve vergi gelirlerinde artış sağlanmasını öngörüyoruz.
Teklif ile düzenleme yapılan bir başka konu ise vergi istisnalarına ilişkindir.
Bu kapsamda Vakıflar Genel Müdürlüğünün yönettiği ve temsil ettiği mazbut vakıfların mülkiyetinde bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlere KDV istisnası; serbest bölgelerde imal edilen ürünlerin bölge içine ve diğer serbest bölgelere satışından elde edilen kazançların da gelir ve kurumlar vergisinden istisnası öngörülmektedir.
Gerekçede de belirtildiği gibi bu istisnalarla vakıf mallarının ve kamu tüzel kişiliklerinin elindeki kaynakların daha etkin kullanılması hedeflenmektedir.
Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi Kanununda yapılan değişiklikle ise Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanlığı'nın taşıt alımlarında vergi istisnası getirilerek milli güvenliğin gerekliliklerine cevap verilmesi ve yerli üretimin desteklenmesi amaçlanmaktadır.
Buna göre milli savunma ve iç güvenlik maksadıyla alınacak ve münhasıran bu amaçla kullanılacak, yerli katkı oranı en az %40 olan taşıtlar ile yerli üretimi bulunmayan hafif ticari taşıtlar, kamyon, kamyonet grubunda bulunan arazi taşıtları ve motosikletlerin teslimi KDV ve ÖTV'den istisna edilmektedir.
Teklifin 10. maddesiyle Organize Sanayi Bölgelerine tanınan muafiyetler, kendi faaliyet alanlarıyla sınırlı kalacak şekilde korunmakta, muafiyetlerin kapsamı belirginleştirilerek ihtilafların giderilmesi hedeflenmektedir.
Bilim ve teknolojide kaydedilen gelişmeler; üretimi, tüketimi, ekonomik ve sosyal yapıyı hızla değiştirmekte, rekabet ve dönüşüm sürecinde doğru teknolojilere yönelmeyi aynı zamanda da uygulanan ekonomik politikaların uyumunu önemli hale getirmektedir.
Küresel eğilimler dikkate alındığında ülkelerin sosyoekonomik yönden gelişmesinde Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin itici güç olduğu görülmekte, bu doğrultuda Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine önemli teşvik ve destek verilmekte, kaynak ayrılmaktadır.
Ülkemizde de teknoloji geliştirme bölgeleri, araştırma merkezleri ve araştırma altyapılarında çalışan Ar-Ge, tasarım ve destek personeline yönelik vergi teşvikleri özel sektör öncülüğünde önemli bir Ar-Ge ekosisteminin oluşmasına katkı sağlamıştır.
Başta savunma sanayi olmak üzere birçok sektörde ve diğer yüksek teknoloji alanlarında somut çıktılar üretilmeye başlanmış, ayrıca insan kaynağında ve Ar-Ge harcamalarının millî gelir içindeki payında kayda değer artış meydana gelmiştir.
Ancak uygulamada karşılaşılan bazı istismarlar, söz konusu teşvik mekanizmasının yeniden yapılandırılmasını gerekli hale getirmiştir.
Bu kapsamda teklifle, Ar-Ge, tasarım ve destek personeline sağlanan gelir vergisi stopajı terkin teşviki ile damga vergisi istisnasının aylık olarak asgari ücretin brüt tutarının 40 katı ile sınırlandırılması, aşan kısmının ise teşvik ve damga vergisi istisnasından yararlanmaması düzenlenmektedir.
Teklif ile verimli yatırımların desteklenmesi amacıyla yatırım teşvik belgelerine yönelik indirimli kurumlar vergisi uygulamasının indirim hakkının kullanılabileceği ilk hesap döneminden itibaren en fazla on hesap dönemi boyunca uygulanacağına ilişkin sınırlama getirilmekte ve kurumlar vergisi indirim oranı %60 olarak belirlenmektedir.
Kanun teklifiyle uzun süredir güncellenmeyen otomobil piyasası ÖTV matrah limitleri de yeniden ele alınmaktadır.
Özel tüketim vergisine tabi motorlu kara taşıtlarında 2016 yılından itibaren vergi matrahına dayalı dilimli oran sistemine geçilmiş, 2018 yılında yapılan güncellemeyle de taşıtların vergilendirme eşiği olan matrah tutarları belirlenmiştir.
Düzenlemeyle ise halen uygulanmakta olan fiili oranlar aynı şekilde kanuna dercedilmektedir.
Öte yandan motor silindir hacmi, elektrik motor gücü, batarya kapasitesi ve menziline göre farklı oranlar belirleme yetkisi, Cumhurbaşkanına verilmekte, böylece hem vergi uygulamasında netlik sağlanmakta hem de piyasa dinamiklerine daha hızlı yanıt verebilecek bir sistem kurulması hedeflenmektedir.
Azami yüklü kütlesi 3500 kg'ı aşmayan arazi taşıtlarının ÖTV oranı %4'ten %50'ye yükseltilmekte, kırsalda kullanılan 4x2 tipi pikap, kamyon ve kamyonet sınıfındaki araçların ÖTV oranlarında ise herhangi bir değişikliğe gidilmemektedir.
Teklif ile ayrıca, kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununda yapılan değişiklikle kamu görevlilerine koruyucu giyim ve donanım malzemesi yardımı uygulamasında Sayıştay'ca yapılan denetimlerde usulsüzlük tespit edilen ancak konusu suç teşkil etmeyen hususlardaki idari ve mali takibatın durdurulması ve yargılamanın kaldırılması öngörülmektedir.
Buna göre 31 Mayıs 2025 tarihine kadar kamu görevlilerine koruyucu giyim ve donanım malzemesi adı altında yardım yapan kamu kurum ve kuruluşlarının sorumlularına, idari ya da mali sorumluluk doğmaması sağlanmakta, başlamış olan işlemlerin ise durdurulması amaçlanmaktadır.
Böylece uygulayıcıların iyi niyetli çabalarının soruşturma konusu yapılmasının önüne geçilmekte, yardımın amacı, kamu hizmetinin gerekleri ve denetim süreçleri arasında sağlıklı bir denge kurulmaktadır.
Yıllık programda sürdürülebilir ve sağlıklı gelir kaynaklarının artırılmasında vergisel işlemler ve kayıt dışılıkla mücadele gelir politikasının öncelikleri olarak sayılmıştır.
Vergi sisteminin temel amacı, kamu harcamalarını finanse etmek için gerekli olan geliri toplamaktır.
Ayrıca, vergi sistemleri gelir dağılımının iyileştirilerek toplumun refah düzeyinin yükseltilmesi gibi sosyal amaçlar doğrultusunda da kullanılmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak etkin kamu hizmetinin yanı sıra yoksul kesimlerin gözetildiği, üretimin özendirildiği, kamu harcamalarında israf ve usulsüzlüğün önlendiği, kayıt dışı ekonominin azaltıldığı ve bunlara yönelik yapısal tedbirlerin devreye konulduğu bir mali sistem öngörüyoruz.
Sosyal ve ekonomik ihtiyaçlara köklü cevaplar hazırlayarak Türk ve Türkiye Yüzyılı'na temel olacak kalıcı ve güçlü reformları peş peşe hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
Büyümenin nimetlerinden çiftçimizden memurumuza, işçimizden emeklimize, esnafımızdan sanayicimize kadar her insanımızın adil ve hakkaniyetli pay almasını sağlamayı amaçlıyoruz.
Dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın hak ettikleri sürdürülebilir sosyal, ekonomik ve insani seviyeye kavuşturulmalarını istiyoruz.
Bunun için gayret göstermeye, haklı taleplerin takipçisi olmaya devam ediyoruz.
Son yıllarda Türkiye, uyguladığı ekonomik reformlarla güçlü bir sanayi altyapısı geliştirmiş, ekonomik kalkınmadan savunma sanayine, enerji ve ulaştırma altyapısından Türk dünyasıyla entegrasyona kadar birçok alanda önemli ilerlemeler kaydederek bölgesel ve küresel ölçekte etkinliğini artırmıştır.
Ekonomimizin üst üste on beş yıl ve kesintisiz on dokuz çeyrektir yakaladığı yüksek büyüme başarısının arkasındaki asıl itici güç de sahip olduğumuz güçlü sanayi altyapımız olmuştur.
Savunma sanayii alanındaki yerlileşme ve millileşme politikaları, bu sektördeki dışa bağımlılığı büyük ölçüde azaltmış ve Türkiye'yi ihracat yapabilen bir savunma gücü hâline getirmiştir.
Ulaştırma alanında gerçekleştirilen mega projeler hem lojistik kapasiteyi güçlendirmiş hem de Türkiye'yi Avrasya bağlantısının merkezine yerleştirmiştir.
Enerjide yeni keşiflerle yerli kaynakların kullanımı artırılmış; Türkiye, Doğu-Batı enerji koridorlarında stratejik bir geçiş noktası olma konumunu pekiştirerek Avrupa'nın enerji güvenliğinde kilit rol üstlenmiştir.
Bu gelişmeler, Türkiye'nin askeri caydırıcılığını artırmanın yanında teknoloji transferi ve stratejik otonomi açısından da önemli kazanımlar sağlamış, kendi coğrafyasıyla birlikte küresel düzlemde önemli bir aktör hâline gelmesine zemin hazırlamıştır.
Türkiye'nin aydınlık geleceğinin mimarı Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemiyle Cumhur İttifakıdır.
Türkiye ekonomisinde güven ve istikrar kuşkusuz ki doğru tedbirler yanında kararlı politikalarla sağlanabilecek; halkımızın refahını gözeten atılımlar bu şekilde mümkün olabilecektir.
Türkiye için emsalsiz fırsatlar sunan yeni yüzyılda, millî birlik ve beraberlikle bu fırsatı yakalayacağımıza, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefini adım adım gerçeğe dönüştüreceğimize yürekten inanıyoruz.
Terörsüz Türkiye milli varlığımızın, iç barış ve huzurumuzun ebedi güvencesi olacak; refah, güven ve huzur dolu bir geleceğin önünü açacaktır.
Genç ve dinamik nüfusu, stratejik coğrafi konumu, bölgesel krizlerde üstlendiği yapıcı roller ve gelişen teknolojik altyapısı sayesinde Türkiye, "yükselen bir güç" aynı zamanda geleceğin belirleyici aktörlerinden biri olacaktır."