Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus44@gmail.com

Abdulvahap DOĞU yazdı: Ulucanlar 1. Koğuş

Oysa hiç bir kabadayı asla "Ülkücü Mafyayım" dememiştir; zaten mafya da olmamıştır.

Abdulvahap DOĞU yazdı: Ulucanlar 1. Koğuş
GÜNDEM 27.07.2025 01:33:00 0

ULUCANLAR 1.ci Koğuş.   5.ci bölüm

İstanbul ve Ankara'da sayılı kabadayılar vardı. Zamanla genç kabadayılar piyasada söz sahibi olmaya başladılar. Alaaddin Çakıcı, Ümit Ölmez, Feridun Öncel, Kürşat Yılmaz, Sedat Peker.

İşte işin fitne noktası burada… 

Bu isimlerin kökeni Ülkü Ocaklarından gelme olduğu için "Sol medya ve CHP" bu isimlerin önüne Ülkücü terimini yerleştirip bir "ÜLKÜCÜ MAFYA" benzetmesini kamu oyuna servis etti. 

Oysa hiç bir kabadayı asla "Ülkücü Mafyayım" dememiştir; zaten mafya da olmamıştır.

Hakkı yenilenin hakkına sahip çıkmışlardır.

Haksızlığa uğrayanın yanında olmuşlardır. 

Fakir fukaranın, garibanın yanında olmuşlardır... 

Tabiki bu durumu suistimal eden çakma ülkücüler de olmuştur.

Nasıl ki şimdilerde davasına ihanet eden sözde ülkücüler o zamanlarda o şekilde piyasaya çıktılar…

Rahmetli Kabadayı Ümit Ölmez'in yanındaydım. Bir kaç icraattan sonra yanıma beş altı sağlam adam alarak Ankara'da Yıba Çarşısında bir büro tutarak, uluslar arası nakliye firması kurduk.

Evet gazete ilanlarıyla bir kaç kiralık Tır bulmuştuk ve bunlara yük temin ediyorduk. Ancak büroda nakliye işini perde yapıp arkasında Ümit Ölmez'in verdiği işleri yapıyorduk
Bir gün telefon çaldı, İstanbul'dan arıyorlardı; çok tatlı bir iş varmış.

İstanbul'a gittim, hafif babalardan Malatyalı hemşerim Hasan Sülün...

Akşam Şişli'de bir ofiste buluştuk. Önemli bir isim vardı o dönem; istanbul Başsavcısı Dursun Tiryakioğlu'nun öz oğlu Şükrü Tiryakioğlu..

İş şu: Ankara'da bir nakliyat firması, Türkiye'nin her yerindeki kamu kuruluşlarının demir, bakır, krom gibi hurdalarını Kırıkkale'deki Makina Kimya'ya taşıyorlar. Ancak hurdanın olduğu kuruluştakı depo şefiyle anlaşılmış bir kamyon hurda kantara girerek Makina Kimya'ya gidiyor bir kamyon kayıt dışı Ankara Ostim'deki bir depoya indiriliyor.

Biz bu işi takip edeceğiz, tüm delileri toplayacağız kayıt dışı kamyonların plakalarını kamyon ve şoförlerinin fotoğraflarını vs. dosyalayacağız ve sonrada gidip nakliye sahibi ile hurdayı depolayanı alıp dosyayı önlerine koyup bizim payımızı isteyeceğiz..

Bu işte Şükrü, ben ve Hasan… Hasılat 3'e bölünecek masraflar çıkınca herkes payını alacak. 

İş Ankara'da benim büromdan idare edilecek.

Ben adamlarımı ayarladım arabayı, fotoğraf makinalarını. 2 kişi kamyonların peşine düştü…

Başladık delil toplamaya ki tam iki ay sürdü.

Dosyayı hazırladık. Şükrü Ankara'ya geldi, önce nakliye firmasının sahibi Barbaros Tetik'i büroya davet ettik, dosyayı önüne koyduk.

Okuyunca renkten renge girdi.

“Ben nakliyemin parasını alıyorum malı Ostim'de Ismail Karaman götürüyor” dedi.

Şükrü, bana iş sende nasıl istersen öyle yap dedi. Barbaros'a “Git İsmail'e durumu anlat, pazarlık yok. ikiniz de belirlenen parası vereceksiniz. Ve eğer polise giderseniz ayaklarınıza sıkarız, iş yerlerinizi kundaklarız.” dedim.

Tabi kim olduğumuzu gidin falan falan babadan sorun dedik.

Yarına kadar cevabınızı bekliyoruz…

İkinci gün Barbaros telefon etti, “Sizin arkanız ne kadar güçlüyse bizim arkamızda da aşiret var elinizden geleni ardınıza koymayın” dedi.
Arkadaşlarla aramızda bir istişare yaptık. 

Bu iş mutlaka bitecekti. Barbaros'un Nakliye bürosu Ulus'ta Rüzgarlı Sokağın sonundaydı.

Yanıma iki adam alarak Barboros'un bürosunun önüne gittik, tertibat alıp bekledik. Çıkar çıkmaz silahı dayadık arabaya bindirip Ulus'ta Kırkıl Mustafa'nın kulübü vardı oraya götürdük. Mustafa'nın cebine bir zarf soktu dedi hadi bana eyvallah mekan sizin. Bir koçan senedi Barboros'un önüne attık. Boş senetleri imzalamamak için direnmeye başladı. Silahın kabzasını Mustafa'nın kafasına indirdim. Senetleri tek tek imzaladı ama kafasından akan kan da bazı senetlere damladı.

O gece Barbaros'u orada misafir ettik yarasını da pamuk bant falan geçiştirdik…

Dedim bu senetler bende parayı ayarlayınca senetleriniz size iade edilecek. İki gün sonra Barbaros aradı dedi para hazır saat 17.00 de Rğzgarlıds bir otel vardı orda bekliyorum dedi.Ben İstanbuldan Şükrü ile Hasanı aradım dediler dikkat et tezgah olabilir.Ben iki adamımı otelin karşı köşelerine yerleştirdim.Tam o saatde otele girdim belimde iki silah vardı,otelin lobisinde acayip kılıklı bir kaç kişi oturuyordu dedim bunlar aşiret dedikleri onların adamları resepısyona Barbarosu sordum dedi siz Vahapmısınız evet deyince asağıdan yukarı bagırdı Barbaros misafir geldi o ara lobide oturanlarda bir hareketlenme oldu elleri bellerine gitdi barbaros merdivendrn inerken ben bastım mermiyi ortalık karıstı aşiret sandıklarım meyer cinayet bürosu polis ekbiymiş kaçmaya calıstım aaa o da ne sokak polsis doldu.Barbaros bir bir ayağından birde seken mermi kolundan yaralanmış.meyer Barbaros polise gitmiş bana tuzak kurulmuş.Ankara emniyet müfürlüğüne getirildim hücreye kapatıldım o ara polse dedim beim büroya gidin orda bu işle ilgili önemli bir dosya var alın...
3 gün ve gece boyu 17 kişiyi topladılar 3 tanesi benim adamım ve ortağım Şükrü Tiryakioğlu kalan 12 kişi dosyadaki kamyon şoforları ve kayıtsız olarak kamyonlara yükleme yapan görevliler...Gece Başkomser geldi beni Ankara Emniyet Müdürünün odasına götüreceğini ve orda birisinin beni beklediğini söyledi.Makama girince şasırdım Ankara Emniyet müdürü Mehmet Agar şaşırdım tanışıyoruz..orda oturam beyefendiyi göstererek dedi bu istanbul Baş savcısı Dyrsun Tiryakioglu.Bir teknevladı var o da Şimdi burda tutuklu Şükrü Tiryakioğlu,ve devam etdi beni bir emniyet müdürü olarak deyilde bir abin olduğunu düşün,Gel bu sucları sen üzerine al Dursun beyin oğlunu aradan çıkaralım çünkü basına intikal ederse zararını babası çekecek.Tamam dedim 3 arkadas ve Şükrünün sucunuda ben üzerime aldım..Savıcı bana 36 yıl hapis talep etdi sağolsunlar arkamdakiler az bir cezayla çıkmama yardım etdiler...

Anahtar Kelimeler: Abdulvahap yazdı: Ulucanlar . Koğuş
Haberi Sesli Oku

YAZARLAR