Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus44@gmail.com

Aksu: "Terörsüz Türkiye hedefinin hiçbir yerinde teröre verilmiş bir taviz yoktur"

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu "Terörsüz Türkiye hedefinin hiçbir yerinde terör örgütüyle pazarlık, teröre verilmiş bir taviz yoktur" dedi.

Aksu:
SİYASET 16.08.2025 16:09:00 0

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu "Terörsüz Türkiye hedefinin hiçbir yerinde terör örgütüyle pazarlık, teröre verilmiş bir taviz yoktur" dedi.

Aksu "Terörsüz Türkiye, teröre ve teröriste müsamaha göstermeksizin, hukukun üstünlüğünü, demokratik gelişimi, temel insan hak ve özgürlüklerini ve kamu düzenini esas alan bir kararlılık, sabır ve inançla atılacak adımlarla gerçekleşebilecektir" diye konuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu’nun, “Terörsüz Türkiye için Millî Birlik ve Dayanışma Buluşmaları - Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşlik” temalı İstanbul bölge toplantısında yapmış olduğu konuşma şöyle:

 

Milli birlik ve dayanışma buluşmalarından amacımız; Terörsüz Türkiye girişim ve gelişmeleri kapsamında vatandaşlarımızı doğru bilgilerle aydınlatmak, toplumun her kesimini kucaklayan siyaset anlayışımızı geniş kitlelere ulaştırmaktır.
Toplumsal kucaklaşmayla birlikte bin yıllık kardeşliğimizi pekiştirmek, güçlü bir mutabakatla millî ülküler etrafında kenetlenmektir.
Hedefimiz toplumsal uzlaşı ve millî birlikle kalıcı barış, huzur ve refahı temin etmektir. 
Terörsüz Türkiye, insan hak ve hürriyetlerinin güçlendiği, daha demokratik ve müreffeh bir Türkiye olacak; toplumun ekseriyetinin bu hedefe sahip çıkmasıyla ve devlet-millet dayanışmasıyla gerçekleşecektir.
Terörsüz Türkiye, ortak değerlerin öne çıktığı kucaklayıcı yeni bir anlayışın filizlenmesini de sağlayacaktır.
Terör; uzun yıllardır ülkemizin en önemli sorunu, Türkiye hasımlığının da en etkili aracı olmuştur.
Yaşama hakkını ihlal eden terör, demokrasinin de amansız düşmanıdır.
Bugün, yaklaşık elli yıldır milletimizin başına musallat olan bölücü terörden kurtulmak için tarihi bir dönüm noktasına gelinmiştir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısı üzerine Teröristbaşı Öcalan, 27 Şubat 2025 tarihinde kurucusu olduğu terör örgütü PKK’ya kendisini feshetme ve silah bırakma talimatı vermiş, bunun üzerine terör örgütü, herhangi bir şart ya da talep öne sürmeksizin kendini feshetme ve silah bırakma kararı aldığını 12 Mayıs 2025 tarihinde dünya kamuoyuna duyurmuştur. 
PKK’lı bir grup teröristin 11 Temmuz’da silahlarını yakmak suretiyle bırakmasıyla İmralı çağrısının gerçekleşmesi süreci somut olarak başlamıştır. 
Şiddet ve terörün olmadığı bir zeminde siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların, yüksek demokratik standartlara erişilmesi gayesiyle konuşulması için makul bir zemin oluşmuş, TBMM’nde tüm siyasi partilerin temsil edildiği bir komisyon kurulmuştur.

 


Böylece herkesin Anayasal meşruiyet sınırlarında devletin ve milletin bütünlüğünü esas almak kaydıyla öneri ve tekliflerde bulunacağı bir uzlaşma zemini meydana gelmiştir.
Terörsüz Türkiye, teröre ve teröriste müsamaha göstermeksizin, hukukun üstünlüğünü, demokratik gelişimi, temel insan hak ve özgürlüklerini ve kamu düzenini esas alan bir kararlılık, sabır ve inançla atılacak adımlarla gerçekleşebilecektir. 
Türkiye, yıllardır sürdürdüğü terör mücadelesinde destansı başarılara imza atmıştır.
Bu mücadelede nice şehit ve gazilerimiz olmuştur. Bu vesile ile tüm terörle mücadele şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla yad ediyorum. 
Bugün bayrak inmemiş, ezan susmamış, vatandaşlarımız huzur ve güven içinde ise bunda en büyük pay, kuşkusuz ki şehit ve gazilerimizindir.
Onların mücadelesi sonucu bugün, ülkemizi ve milletimizi terör musibetinden kurtaracak terörsüz Türkiye inşa edilebilmektedir.
Bununla birlikte, terörizmle mücadele daha kapsamlı ve çok boyutlu bir mücadele alanını ifade etmekte; güvenlik yanında siyasî, sosyal, ekonomi ve demokrasi sütunları altında birçok adımın atılmasını da gerektirmektedir. 
Bu bağlamda Terörsüz Türkiye hedefiyle terörü besleyen ve terörden beslenen ortamın son bulması ve bölücülük zihniyetinin ortadan kaldırılması da amaçlanmaktadır.
Terörsüz Türkiye hedefinin hiçbir yerinde terör örgütüyle pazarlık, teröre verilmiş bir taviz yoktur.
Şehitlerimizi, gazilerimizi ve ailelerini incitecek hiçbir adım atılmamıştır.
Milletimizden gizlenen bir girişim bulunmamaktadır. 
Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmesi, hatta tartışmaya açılması asla söz konusu değildir.
Üniter devletten, milli kimlikten ve milli egemenlikten geriye dönüş yoktur ve hepimizin müşterek kimliği, büyük Türk milletidir.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle bu süreçte “aracısız, aralıksız, bagajsız, pazarlıksız ve gizli gündemsiz temas ve iletişimin rehberliğinde, hayırlı sonuçlar ortaya çıkacaktır.”
Nitekim kaotik bölgesel ve küresel gelişmelerin yaşandığı bir dönemde Türkiye’nin barış ve kardeşlik ortamını sağlayarak iç cepheyi güçlendirmesi gıpta edilecek bir gelişmedir.
Terörsüz Türkiye vizyonu Türk milletinin kahir ekseriyeti tarafından benimsenmiştir.
Bu sahiplenmede Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrının etkisi belirleyici olmuş, kararlı duruşu toplumsal uzlaşma zeminini güçlendirmiştir.
Üzerinde durduğu her fikir ve söylem, toplum kesimlerince olumlu karşılanmış ve umutları arttırmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türk siyasetinde yerini aldığı günden bu yana şartlar ne olursa olsun Türkiye’nin millî varlığına ve tarihî misyonuna sahip çıkmıştır.
Çizgisi nettir, ilkeleri berraktır, ülküsü ise büyüktür.

 


Ne dün söylediklerinden farklı bir şey söylemektedir, ne de gelecek tasavvuruna dair ilke ve ülkülerinden taviz veren bir anlayışla hareket etmektedir. 
Bir devlet politikası haline gelen Terörsüz Türkiye girişimi milli birliği, milli bekayı, istiklalimizi ve istikbalimizi teminat altına almayı, “birlikten doğan kuvvetle küresel bir kudret” haline gelmeyi hedeflemektedir. 
Terörsüz Türkiye için mutabakat zemini, toplumun her kesiminin kendine özgü soru işaretlerinin ve endişelerinin giderilmesiyle temin edilebilecek; toplumsal barış ve huzurun inşasında ise herkese sorumluluk düşecektir. 
Devletle birlikte siyasî aktörlerin, siz değerli sivil toplum kuruluş temsilcilerinin, toplumun geniş kesimlerini kucaklama gücüne sahip kişilerin desteği de toplumsal mutabakatın oluşmasına katkı sağlayacaktır. 
Terör belası Türkiye’de ocaklara düşürdüğü ateşin yanı sıra ekonomik olarak da yüksek bir faturaya sebep olmuş, Türkiye’nin kalkınması ve muasır medeniyet düzeyinin üzerine çıkmasında en büyük engeli teşkil etmiştir.
Bu nedenle Terörsüz Türkiye, ekonomik anlamda da ülkemizin önünü açacak, milletimizin refahını artıracak tarihi bir gelişme olacaktır.
Toplumsal güven ortamının, huzurun ve barışın tesis edilmesiyle ülkemize yönelik risk algıları olumluya dönecek, yatırımlar açısından Türkiye, daha cazip hale gelecektir.
Terörsüz Türkiye, “terörsüz bölge” nin yolunu da açacak, sağlanacak “barış, huzur ve istikrar” Türkiye’nin bölgesel ekonomik güç olarak öne çıkmasını mümkün kılacaktır.
Siyasî istikrarla birlikte ekonomik istikrarı yakalamış, sosyal gelişimini güçlendirmiş, millî birliğini tesis etmiş bir Türkiye; milletler camiasının en etkin aktörlerinden biri konumuna gelecektir.
Saygıdeğer Misafirler, Muhterem Dava Arkadaşlarım,
Cumhuriyetimiz, Türk milletinin tarihî ve siyasî tecrübesinde Türk istiklali ve istikbalinin timsali olarak kurulmuştur. 
Kuruluş ve çok partili hayata geçişin sağladığı demokratik olgunlaşma evrelerinden sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte Cumhuriyetimizin üçüncü evresi olan istikbal yolculuğu başlamıştır. 
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, sağladığı istikrarla yapısal reformların gerçekleşmesini mümkün hale getirmiş, yürütmedeki etkinlikle terörden arındırılmış Türkiye hedefine ulaşma sürecinin önünü açan temel motivasyon kaynaklarından olmuştur.
Bilindiği gibi Türk milleti asırlardır sayısız badireleri defederek bağımsızlığını korumayı başarmış, yaşadığımız vatan coğrafyasının bedeli çok ağır ödenmiştir. 
Cumhuriyet tarihi boyunca pek çok kirli senaryoya maruz kalınmış, milletimiz ayrıştırılmaya çalışılmıştır.
Bölücü terör örgütü PKK, 50 yıla yakın süredir başımıza musallat edilmişken, FETÖ'cü hainler eliyle milli irade gasp edilmek istenmiştir.
İsrail bir yandan Gazze'de soykırım yaparken, aynı anda bölge ülkelerini de kendi ateşine çekmek için her türlü provokasyonu denemektedir. 
Bu ve benzeri gelişmeler istiklal ve istikbal mücadelemizde devletimize ihmal edilemez sorumluluklar yüklemiştir. 
Bu doğrultuda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Cumhur İttifakıyla Türkiye’nin ayağındaki prangalar birer birer sökülüp atılmaya başlanmıştır. 
Huzur, güven, refah, milletimizin ortak beklentisi haline gelmiş, demokrasinin, hukukun, milli birlik ve kardeşliğin güçlendirilmesi için oluşan zeminde tarihi nitelikte adımlar atılmıştır.
Bu sistemsel dönüşümle birlikte, istikbal hedefimizin önemli politik istikametlerinden olan “Terörsüz Türkiye” hedefi stratejik bir vizyon olarak benimsenmiş ve bu hedef doğrultusunda bütüncül, kararlı ve kapsamlı politikalar uygulamaya konulmaya başlanmıştır.
Geldiğimiz noktada ülkemiz, “Terörsüz Türkiye” vizyonuyla terörün on yıllardır demokrasinin üzerindeki yıkıcı etkisini ortadan kaldırmak için tarihi bir fırsat yakalamıştır.
İki asra yaklaşan demokratikleşme ve yenileşme tecrübesi ışığında Türkiye, Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında muasır medeniyet ülküsünün en önemli gereklerinden olan demokratik hukuk devleti ilkesini daha da güçlendirme aşamasındadır. 
Toplumun tüm kesimlerinin kendisini eşit, saygın ve güvende hissettiği bir yapı, terörün haksız ve temelsiz propaganda unsurlarını ortadan kaldıracak ve aynı zamanda demokrasinin gelişmesine de önemli katkı sağlayacaktır. 
Bu bağlamda daha demokratik bir toplum ve siyasî hayat arayışında, en önemli sorumluluk toplum kesimlerini temsil iddiasında olan siyasî partilere düşmektedir. 
Bu temsil yetkisi, onlara sadece iktidar mücadelesi değil, aynı zamanda toplumsal barışı inşa etme sorumluluğu da yüklemektedir. 
Cumhur İttifakı, demokratik düzeni ihya ederken, hukuk devletini güçlendirecek ve herkesin eşit birer vatandaş olduğu gerçeğinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak reform niteliğindeki adımları atmaya devam edecektir. 
Bunların hızlı ve etkin şekilde hayata geçirilebilmesi ise tüm siyasî partilerin Türkiye partisi sorumluluğuyla hareket etmesini zorunlu kılmaktadır. 
Türkiye partisi sorumluluğu; hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve barışçıl siyaseti öncelik haline getirmeyi, sadece meşru demokratik zeminde mücadele etmeyi gerektirmektedir. 
Bölgesel veya etnik temelli bir siyasî hareketten, ülke çapında geniş bir tabana hitap eden Türkiye partisine dönüşmeyi zorunlu kılmaktadır. 
Demokrasinin güçlenmesi ve kurumsal istikrarın tesis edilmesinde bir diğer unsur da temsildir.
Temsilin adil olması için siyaset, yalnızca belirli grupların değil, toplumun her kesiminin yer aldığı daha kapsayıcı ve demokratik bir alan haline gelmelidir.
Bu doğrultuda farklı toplumsal kesimlerin parlamentoda, yürütmede, yerel yönetimlerde ve karar alma mekanizmalarında yeterince yer almasının sağlanması gerekmektedir. 
Aksi takdirde temsilde yaşanan sorunlar dışlanma duygusunu geliştirebilecek, demokrasinin işleyişini aksatabilecek ve halkın siyasete olan güvenini zedeleyebilecektir.
Demokrasilerin olmazsa olmazı olan diğer bir konu da dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlerdir. 
Bireysel hak ve özgürlüklerin en temel niteliği, devletin hak, özgürlük ve ödevleri birey merkezli uygulamasıdır. 
Anayasalar tarafından teminat altına alınan bireysel hak ve özgürlükler, dil, din, ırk, cinsiyet, renk, mezhep, etnik köken, servet gibi farklılıklar gözetilmeksizin, insanın insan olmasından kaynaklı “doğal” haklardır. 
Herhangi bir gruba ayrıcalık içeren ve hukukî statü kazandıran kategorik ya da kolektif haklar ise milli devletleri ayrıştırıcı, parçalayıcı ve bölücü bir mahiyete sahiptir. 
Dolayısıyla birey merkezli haklar yerine belli bir etnik kimliği odağına alan, vatandaşlık kimliğinin içini boşaltan kolektif taleplerin “demokratik” olduğu savunulamayacaktır.
Değerli Konuklar, Kıymetli Dava Arkadaşlarım,
Türk milletinin manevi varlığı ve bir arada yaşama inanç ve iradesi yönündeki ilkesi, “Türk vatandaşlığı” kavramında kurumsallaşmıştır. 
Millet varlığı, Türk kimliğinin tarihî ve kültürel birikimleriyle devlet kurumsallığında siyasî ve hukukî bir aidiyete kavuşmuştur. 
Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan her birey; Türk milletinin manevî varlığının kurucusu, eşit haklara ve ortak yükümlülüklere sahiptir. 
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihî hafızasının ve millî varlığının bir parçası, istiklâlinin ve istikbâlinin vazgeçilmez unsurudur.
Etnik kimlikler ise Türk vatandaşlığının hem zenginliği, hem teminatı, hem de ayrılmaz bir parçasıdır. 
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Türk millî kimliği altında anayasal olarak tamamen eşittir ve bu bağlamda millî kimliğin etnik bir anlamı da bulunmamaktadır. 
Meşru hiçbir düşünce ve fikri dışlamadan, herkesi, inancı, etnik kökeni, mezhebi ve meşrebiyle, değerleriyle eşit kabul etmek “toplumsal mutabakat” arayışlarının ön şartıdır. 
Demokratik kazanımlarımızı artırmak ise ortak iradeyle, millî ve toplumsal mutabakat zemininde atılacak sağlıklı adımlarla mümkün hale gelebilecektir. 
Milliyetçi-Ülkücü hareket, kültür ve gelenek temelli yenileşme anlayışı ve milliyetçilikle demokrasinin birbiriyle organik bağı nedeniyle demokratikleşmede merkezî bir rol oynamaktadır. 
Bu doğrultuda çağlar aşıp gelmiş büyük bir milletin vizyonuna sahip olarak mücadele azmimizi ve ahlakımızı diri tutacak, istikbalin yol haritasını birlikte çizeceğiz. 
Her insanımızı aziz, her yöremizi kardeş bilerek paylaşmanın, kaynaşmanın, bir olmanın ele geçirilemeyecek fırsatını birlikte yakalayacağız. 
Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşliğin yılmaz savunucusu olduğumuzu kararlılıkla göstereceğiz. 
İnancımız odur ki Terörsüz Türkiye ile ülkemizin her yerinde yeni bir hayat yeşerecek, yeni nesiller bölücülük yerine millî birlik anlayışıyla teçhiz edilerek yaşayacaktır. 
Sıkılı yumruklar yerine kardeşlik ruhu ve millet olma bilinci gelişecek, hep birlikte Türkiye olma iradesi güçlenecektir.
Bu birlik ve beraberlikten alınan güçle ekonomik, sosyal, siyasi ve diplomatik alanda elde edilen kazanımlarımız daha ileriye taşınacak; Türk ve Türkiye Yüzyılı inşa edilecektir.
Terörsüz Türkiye; akıl, vizyon, emek ve sabırla; vatan ve millet aşkıyla; milletimizin her ferdini kucaklama anlayışıyla ve devlet aklıyla yürütülen hayırlı bir sürecin ürünü, doğru zamanda atılan doğru adımların başarısı olacaktır.
Terörsüz Türkiye, milletimizin özlemle beklediği bir gelişme; daha müreffeh ve huzurlu bir geleceğin müjdesi; kalıcı barışın ve lider ülke Türkiye’nin habercisidir.
Bu düşüncelerle Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve saygıyla anıyorum.
Toplantımızı tertip eden İstanbul İl Başkanlığımıza, muhteşem katılımları ile burayı şereflendiren saygıdeğer misafirlere ve teşkilatımızın tüm mensuplarına teşekkür ediyorum.
Toplantımızın hayırlara vesile olması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum."

Haberi Sesli Oku

YAZARLAR