-YEŞİL KIBRIS ADASINI BİZ
VENEDİKLİLERDEN ALDIK.
-BU GÜZEL ADA HİÇBİR ZAMAN
YUNAN TOPRAĞI OLMAMIŞTIR.
Kıbrıs’ta “iki ayrı devlet” varlığı artık herkesçe kabul edilmelidir.
AB’yle birlikte ABD’nin, bunun yanında Rum-Yunan ortaklığının iki devletli çözüm teklifini kabul etmemesi Kıbrıs Türklüğü için önemsiz bir ayrıntıdan ibarettir.
Kıbrıs Türklüğü iradesine sahip çıkacak, Türkiye’de sonuna kadar arkasında duracaktır. Herkes hesabını buna göre yapmak zorundadır.
Bilerek ya da bilmeyerek bu gerçeği anlamakta direnen içimizdeki ENOSİS işbirlikçilerinin ne söylediğinin, neye hizmet ettiklerinin hiçbir kıymeti de yoktur.
Mesnevi’de bu işbirlikçiler için
denilir ki;
“Ay ışığını saçar durur;
Köpekse ürür durur,
Ayın ne suçu var oğul;
Köpeğin huyu budur.!!”
ABD ve AB’nin fonladığı Türkiye düşmanlığı hususunda adeta yarışa giren satılmış bir kısım medyanın, bu medyanın devşirilmiş kalemlerinin ne yazdığı, neyi propaganda ettiği bizim nazarımızda değersizdir.
Türkiye aleyhtarlarından para alanların aynı şekilde emir aldıkları, bununla da yetinmeyerek düşmanın kılıcını salladıkları ulu orta meydandadır.
…Ve yine Mesnevi’de Hz. Pir der ki;
“-Üzülme..Köpekler havladı diye kervan yoldan kalmaz.!”
Kapalı Maraş’ın açılmasına itiraz eden mihrakların ne dediğinden daha çok tarihin ve milletin iradesine kulak vermek şarttır, yapılan da çok şükür budur.
Daha dün gibi…Adana/Karşıyaka Lisesinde okurken…1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın siyasi ve stratejik sonucu Kıbrıs Türk devleti ufukta görünmüştür.
Ok yaydan çıkmış, artık geriye dönüş yolu kapanmıştır.
Dün de, bugün de, yarın da Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.Tarihin akış istikametinin hilafına kürek çekmek boşuna bir emektir.
Rahmetli Başbuğumuzun doğum yeri olan Kıbrıs’ta öyledir.
Güvence, Kıbrıs Türklüğünün geleceğine sahip çıkma azmi, eşsiz dirayeti, kabına sığmayan vatan sevgisi, siyasi iradesinin de milli niteliğidir.
Kıbrıs Türklüğünün istikbalini Türkiye ile birlik ve dayanışma içinde düşünen Cumhurbaşkanı Sayın ERSİN TATAR’ın duruşu sağlam, mücadelesi cesur ve takdire şayandır.
Bu düşüncelerle Sayın Ersin Tatar’a şuurlu çalışmalarından dolayı başarılar diliyoruz. Rabbim yar ve yardımcısı olsun.
Sayın Ersin Tatar’ı “Türkiye Sevdalısı” olduğu için SEVİYORUZ.
“-Ben karşıya baktığımda Torosları görüyorum. Bizim arkamızda 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardır” diyen Başkan Ersin Tatar rahmetli Rauf Denktaş’tan tan sonra haklı Kıbrıs davamızı tüm içtenliğiyle göğüsleyen devlet adamıdır.
İnanıyoruz ki...
Cumhurbaşkanı Ersin TATAR;
uzun yıllar devrin kalbi, söyleyen dili, birliğe, dirliğe ve kardeşliğe davet eden nefesi olacaktır.
Tarihi gerçekler gösteriyor ki;
-Kıbrıs’ı biz Türkler Venediklilerden aldık.
-Kıbrıs 1571'den beri bizimdir.
-Bu güzel ada hiç bir zaman Yunan toprağı olmamıştır.
İngilizler 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşından sonra adaya binlerce Rumu Adalar’dan ve Mora’dan gemilerle getirip yerleştirmiştir.
Aynı İngilizlerin Filistine Yahudi göçü gibi…Aynı Rus’un İran’daki ve Doğu Anadolu’daki onbinlerce Ermeniyi türkülere konu olan güzel Türk şehri Revan’a yerleştirdiği gibi.
Sözde “Ermeni, Pontus, Süryani soykırımı” iddiaları, bugün artık görülmektedir ki, Batılı merkezlerin ortak faaliyetleri olarak kendini göstermektedir.
Bu konuda Yunanistan adeta bir lokomotif işlevi görmektedir.
Çünkü…Efsanelerle desteklenen Yunanistan=Avrupa hayal ürünü hikayeler kısa sürede Avrupa’da yaygınlaştırılmıştır.
Böylece, Helen uygarlığının başlangıçtan itibaren Avrupa’yı içinde barındırdığını söylemek kolaylaşmıştır.
Uydurma olduğu iddia edilen Batı’nın miras ve köken teorilerinin ikinci ayağını ise Roma oluşturmuş ve böylece Batı’nın soyağacı sorunu ortadan kalkmıştır.
Roma’nın, Avrupa’nın kendisi olarak kabul edilmesi ile Avrupa, yayılmacılığını Kutsal Roma veraseti ile açıklayabilmiştir.
Kısacası, Avrupalı güçler arasında çatışmalara varan karşıtlık oluştursa da Roma ve Helen efsanelerle Avrupa’nın iki soy ağacı tezine inanılmaktadır.
Yunanistan, Avrupalı devletlerin çıkarları açısından genel bir uzlaşmanın sembolü olmuştur.
Sonuçta İlkçağ Yunanistanı ve onunla ilgili her şey “Helen” soyundan gelen Avrupa’nın doğuşu olarak ele alınmaya başlanmıştır.
Her konuda Yunanistan’a batılı devletler her dönem destek vermektedirler.
1821’de Mora’da, 1919’da Anadolu’da, 1963’te Kıbrıs’ta yaptıkları Türk katliamlarını yüzlerine vuran yerli ve yabancı arşiv raflarındaki binlerce belgeye rağmen bugün “yavuz hırsız” misali baskın gelmeye çalışmaktadırlar.
Yunanistan’ın ve Rumların bu konuda yalnız olduklarını söylemek tarihsel gerçeklerin gölgesinde büyük bir safdillik olacaktır.
Batı bu konuda en büyük faildir ve perde arkasında ipleri ellerinde olan kuklasını oynatan bir tiyatrocu görünümündedir.
Yavru vatandaki soydaşlarımıza deriz ki;
Ülkülerinizden kopmayınız. Beşparmak ve Erenköy şehitlerimizin ve O TANK’ı dağın sarp kayalıklarına çıkaran kahraman gazilerimizin aziz hatıraları sizlere emanettir.
Hak bildiğiniz yolda ilerleyiniz, Cenab-ı Allah sizinledir.
KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ;
-Köklü bir ailenin nazlı çocuğu..
-Türk dünyasının nadide ülkesi.
-Rauf Denktaş büyüğümüz gibi duygusal ince ruhlu insanların yoğun olduğu coğrafi bir vatandır.
Dünyanın “KİLİT TAŞININ” üzerinde oturuyoruz… Tarihin-coğrafyanın ve inançlarımızın-ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır olsada “neme lazım” demek asla mümkün değildir.
Rahmetli Dündar Taşer büyüğümüzün dediği gibi:
“Atalarımız Çağrı Bey ve oğlu Sultan Alparslan çadırlarını sırtlanların yolu üzerine kurmuşlardır.”
Bazı gaflet ve dalalet içerisinde olanların “alay” etmesine rağmen bir tarih öğretmeni olarak biliriz ki bu mübarek bereketli Anadolu ve Kıbrıs toprakların her dönem BEKA SORUNU olmuştur.
Nasıl bir fıtrattır bizimkisi bilmem ki… -Vatana kem göz değince göz doluyor, yumruk sıkılıyor, kılıç kınında kıpırdıyor,
-Bu asil kan damarlarda ayrı bir deli akıyor.
Altay’dan Tuna’ya koca bir yükü sırtlamış bir milletin evladı olarak deriz ki;
-Girne demek Mersin demektir, -Beşparmak Dağları demek bizim Gavurdağı veya çocukluğumun geçtiği Tekir yaylası demektir.
Karada Anadolu, denizden yavru vatan şirin Kıbrıs’ın coğrafi konumu aynı zamanda “sırtlanların yolu” üzeridir.!
Bu yüzden her yönüyle güçlü kuvvetli ve birlik beraberlik içinde olunmalı ki Anadolu ve Kıbrıs’daki Haçlı İngiliz ve Rum/Yunan vahşetini bir daha torunlarımız yaşamasın!
Çünkü Malazgirt’ten beri bin yıldır Haçlı uyumuyor ve İstanbul’un fethini,
Ayasofya’nın camiye dönüşmesini unutmuyor!
“Olimpos Dağı’nın çocukları,
Hira Dağı’nın çocuklarını asla kabullenmeyecektir..!” demiş Cemil MERİÇ..Ama Tanrı Dağı’ndan gelip, Hira Dağı’nda filizlenen RAHMETE gönül veren Asil Türk Milleti zulme boyun eğmemiştir.
Kıbrıs davasının yol başçıları olan Merhum Dr.Fazıl Küçük’ü Merhum Rauf Denktaş’ı, Beşparmak Dağları’na kanlarını döken aziz şehitlerimizi, ebediyete irtihal eden mücahitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.Nezd-i İlâhide makamları
Âli olsun inşallah…
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
20 Temmuz 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK