Antep 10 ay 9 gün hiçbir şeyden yılmamış, Fransız bombardımanına azimle göğüs germiş ama açlığa yenik düşmüştü.
Ancak kahraman Antepli`lerin bu inanılmaz efsanevi savunmalarını dost düşman hiçbir asker yenilgi olarak niteleyemedi.
Düşman Antep`i alabilmek için 70.000 mermi atmış, nüfusları kayıtlı olan 6.417 memleket evladı canlarını bu vatan için vermişti.
Şark orduları komutanı General Goro "Fransız ordusu Antep`e girmek için 10 ay 9 gün uğraşmak zorunda kaldı. Anadolu`da bin Gaziantep var" diyerek birbirleriyle bir yumruk gibi kenetlenen ve inanılmazı gerçekleştiren bir avuç Antep`li karşısında saygıyla eğilmişti.
6 Şubat 1921 tarihinde TBMM, 93 numaralı kanunla Antep`e gazilik unvanı vererek bu kahramanlar kentinin adını "Gaziantep " yaptı. Gazilik unvanı huzur dolu fıstık ağaçlarının gölgesinin sonsuza kadar özgür kalacağını kanıtlayan önemli bir semboldü.
15 Mart 1921`de Londra`da Türk-Fransız delegasyonu Antep-Adana ve çevresinin Türklere iadesi konusunda anlaşmaya varmıştı. 25 Aralık 1921 tarihinde son Fransız askerinin Gaziantep`i terkini kahramanlar diyarında yaşayanlar gururla izlerken torunlarına bırakacakları büyük mirası ve efsanevi öyküsünü noktalamış oluyorlardı.
Gaziantep Savunması İçin Söylenenler...
"Ben Gazianteplilerin gözlerinden nasıl öpmem. Çünkü onlar sadece Gaziantep´i değil tüm vatanı kurtardılar."
?... Bu tek Türk şehri, hiçbir yerden maddi yardım görmeksizin kendi kahramanlığı ile kendini kurtardı. Ve Gazi ünvanına bihakkın liyakat kesbetti. Türküm diyen her şehir, her kasaba ve en küçük Türk köyü, Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler.? 25.12.1936
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
? Gaziantep ve Gaziantepliler Türkiye?nin en bahtlısıdır. Çünkü Türkiye?nin her köşesinde ihtilal ve inkılap, hakiki Türklüğe kavuşma mücadelesi olmuştur. Bu meyanda yalnız Gazianteplilerin büyük Türk milletinin yüksek kamutayınca gazilikle, muhariplikle unvan almış bulunması için elbet sebepler vardır. Yalnız ve yardımcısız bırakılmış olmalarına rağmen sadece mahdud Türk kahramanlarımızın, Gaziantep?in yüksek kahramanlarıyla birleşmesiyle, en kavi zann olunan hasım ordusunun çok faik ve mücehhes kuvvetlerinden kutsal yurtlarını kahramanca kurtarmış olmaları; işte bu, onlara manevi bir pırlanta kıymetindeki ünvanı vermiştir. O heyecanlı kahramanlık günlerini o gün cereyan ettiği gibi hatırlamakta olduğuma bu telgrafımı dinleyecek olan bütün yurttaşların emin olmalarını dilerim. Eğer bir gün millet, vatan ve cumhuriyetin yüksek menfaatleri icap ettirirse o çevre kahramanlarının geçmişte olduğundan daha yüksek kahramanlıklar göstermeye amade bulunduklarına da şüphem olmadığı bilinmelidir. Cümlenizin derin ve yılmaz güvenle gözlerinden öperim.? 25.12.1937
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
? Gaziantep müdafaası, düşmanın istilâ ordusunu üstüne çekmek suretiyle, Gaziantep?le birlikte bütün o havaliyi de işgalden kurtarmıştır.?
İsmet İnönü
? Bütün İslâmiyet?in şerefli tarihi, kahraman Gaziantep mücahitlerinin gösterdiği kudret ve kahramanlık ile haklı olarak iftihar eder. Bütün mücahitlerimizin ve Antep?in fedakâr halkının yüksek alınlarından kemali takdirle öperim. İfa ettiğiniz büyük kahramanlık sayesinde muvaffakiyet mutlaka bizimdir.?
Kâzım Karabekir
?Antepliler yalnız Gaziantep?i değil, Türkiye?yi de kurtardılar. Milli mücadelede mutlak muvaffak olacağımız inancını bugün yapılmakta bulunan Antep müdafaası teyid etmektedir.?
Fevzi Çakmak
Antep muharebesi Türkler?in müdafaasındaki azim ve metaneti ile çevikliğini,bununla beraber sokak muharebeleriyle evlerin müdafaa haline vaz?ındaki kabiliyetlerini bir defa daha izhar eyledi.
Fransız Kumandanlarından Kolonel Abadi
Antep?in sükutunu görmek için 9 ay beklemek lazım geldi. Halbuki Anadolu?da bin Antep var. Anadolu cenuptan işgal edilemez.
Fransız Şark Orduları Baş komutanı General Gouraud
Gaziantep evlerinin duvarlarında hâlâ mermi deşikleri vardır. Antep yavrularının, top patlayışı arkasından duyulan seslerini işitir gibiyim: -? Korkmayın, analar,yedi buçuklu geliyor.? Antepliler on beşlikten aşağı gülleden telâş etmez olmuşlardı. Ordumuz, hazinesiz fetvâ ve ferman mahkûmu Mustafa Kemal?in tarihi bundan yâr olmuştu. Onu ölünceye kadar halka inanmaktan ayırmayan kuvvet, Cenup, Ege ve Şark Türklüğünün bu manzarası idi. Büyük Millet Meclisi Antep?e Gazi rütbesini verdi, düşman O?nu: Türk Verdün?ü diye anıyor. Bizim kurtuluş mucizesinin asıl sırrını anlamak isteyenler,cenupta halk hatıraları, halk hikâyeleri ve halk destanları arasında,bir kuvay-i milliye seferi yapmalıdırlar.
Falih Rıfkı Atay
Arap elbisesi giymiş bir Türk oğlu Türk...İşte Gaziantep bu bence, yani zarfı tamamen yabancı,fakat mazrufu Türk,benim hayret ettiğim,dünyanın hiçbir tarafında böyle garip bir şehir yoktur. Ya zarf mazrufa tesir eder,ya mazruf zarfa. Bunda ikisi de ayrı ayrı duruyor.
Bediî Faik
?Türkler!...Hürmetle eğiliniz. Antep karşısındasınız. Onu, o aşkı vatan timsalini, kendi ezeli ve ulvi kahramanlığınızı selamlıyorsunuz !Antep?in destan-i zaferini millet dokuz aydır heyecanlar içinde takip ediyor ve dokuz aydır her gün Antep, o destana yeni bir sahife-i celadet ilave ediyor.? Kahraman Antepliler!.. yanmış yıkılmış evlerinizin enkazını kendinize siper yaptınız.10 kişi 1 tüfeği bekliyorsunuz .Birinizin şehadetini müteakip öbürü tüfeği yakalıyor ve yine topların,tankların hücumuna karşı delik deşik göğüslerinizi kalkan yaparak kazandığınız mevki-i şerefi kimseye vermiyorsunuz. Gaziantep!..Sen bir abidesin!Sen ikinci bir Plevne,ikinci bir Çanakkale?sin!.. Onun için hükümet bugün senin asil ve yaralı göğsüne gazi madalyasını takarken, bütün millet birden karşında huşu ile şükranla eğiliyoruz.Gaziantep!.. Dünyada bir tek Türk kaldıkça senin ismin mukaddes tanınacak, dünya durdukça senin Gazi kalen, Türklüğün ebedi bir timsali olacaktır.
Hâkimiyet-i Milliye, 7 Şubat 1920 Müfide Ferit
?Antep savunması, Plevne, Kartaca ve Truva savunmalarından daha üstündür.?
Kütahya Milletvekili Cevdet Bey
Antep müdafaasının tetkiki her kurmay subayın, milli dayanışmanın harikalar yarattığını bilmesi için lazımdır.
Mareşal Fevzi Çakmak
Antep Savunmasının Kahramanları
Karayılan
Gaziantep?in 40 km. kuzeyinde Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesi Höcüklü köyü Elifler mezrasında 1888 yılında doğdu. Asıl adı Mehmet´tir. Molla Mehmet de denir. Karayılan, hayvan sürüleri bulunan ve çevresine göre zengin sayılan bir köylü ailesine mensuptu. Babası 1904 yılında Ermeni çeteleri tarafından şehit edildi. Bu tarihte 16 yaşındaydı. Kendi kendine okuma-yazma öğrendi. Bir süre köy imamlığı yaptı. Birinci Dünya Savaşı?nda Sarıkamış´ta Ruslara karşı savaştı. Savaşta çeşitli yararlıklar gösterdi ve çavuşluğa terfi etti. Bu savaşta ayağından yaralandı. Önce Erzurum, sonra Malatya Hastanesi?nde tedavi edildi. Tedaviden sonra köyüne döndü. Hükümet kuvvetleriyle birlikte eşkıya Bozan Ağa?yı vurdu ve elemanlarını dağıttı.
Antep düşman işgaline uğrayınca, Kuva-yı Milliye safına katıldı. Çetesiyle Karabıyıklı?da düşmana ilk darbeyi indirdi. Daha sonra Dülük köyüne geldi. Şehri kuşatan Fransız çemberini yardı ve Antep?e girdi. Karargah olarak önce Bekirbey sonra Karagöz camisini kullandı. Şehir içi ve şehir dışı savaşlara katıldı. Kendisine, Şıhın Dağı?ndaki (Sarımsak Tepe) Fransızları püskürtme emri verildi. 24 Mayıs 1920 tarihinde bu çarpışmada şehit düştü.
Bu olaydan sonra Karayılan ismi, Antep halkını temsil eden kahramanlardan biri oldu.
Şehit Kamil
Kamil, alaca işleyen fakir bir babanın oğlu idi. Dedesi Kemal kendircilik yapar ailece kendir soyarak geçinirlerdi. 21 Ocak Cuma günü de, 14 yaşındaki Kamil annesiyle beraber dedesinin yanından çöp soymadan geliyordu. Kamil?in ve annesinin sırtında soydukları çöpler, Fransızlar?ın askeri fırın olarak kullandıkları binanın önünden geçerken, Kozanlı tarafından gelen 3 Fransız askeri kadının yolunu kesip peçesini açmak istiyorlar. Hatice peçesine uzanan eli ısırıyor ve bağırıyor;
-Kamil yetiş!..
Annesinin saldırıya uğradığını gören Kamil, sırtındaki çöpleri yere atıp koşuyor. Yerden bir taş alıp öndeki askere vuruyor. Bu sırada bir çığlık doluyor çarşıya?
-Ah anam?
Vurdular beni!..
Anası Hatice, tüfek süngüsü müydü, uzun bir bıçak mıydı bilemedim, sapladılar yavruma, diye anlatıyordu. Kamil?in vuruldum sesini, anasının çığlık ve feryadını duyan halk koşuyor. Fransız askerleri, hemen askeri fırına kaçarak kapıları kapatıyorlar. Olay yeri bir anda ana-baba gününe dönüyor. Küçük bir oğlanı vurmuşlar! Haberini duyanlar, kiminin elinde kazma, kiminde balta, kiminde satır, koşuyorlar askeri fırına?
Fransızlar korku içinde fırının kapısını kapatmışlar, arkasına odun ve eşya yığmışlar. Pencereden de bir makineli tüfeği kalabalığa çevirmişler. Onlar korku, halk öfke ve heyecan içinde?
-Açın kapıyı namussuzlar! Bir çocuğu süngülemek nasılmış, açında gösterelim size? Korkaklar, alçaklar?
Kapılara, pencerelere baltalar, kürekler, et satırları ile vuruyorlar? Açabilseler Fransızların hepsini parçalayacaklar. Olay yerine Komiser Hakkı Efendi ile jandarma komutanı Çopur Kemal yetişiyor. Halkın arasına giriyorlar:
-Kapıyı kırmayın, merak etmeyin, hakkınızı koymayacağız İntikamınızı alacağız. Siz şimdi dağılın, bizlere güvenin. Halk büyük bir heyecan ve üzüntü içinde Kamil?in kanlı cesedini alıp Musullu Sokaktaki evine getiriyor. Avlunun ortasına yatırdıkları Kamil sanki uyuyor. Evin içi, sokaklar, acılı, kinli ve öfkeli insanlarla dolup taşıyor.
Küçük şehidin cenazesi 22 Ocak günü muazzam bir törenle kaldırılıyor. Sanki bütün Antep geliyor cenazeyi götürmeye. Dükkanlar kapanmış, alışveriş durmuş, cenaze töreni, Fransızlara gözdağı verme gösterisine dönüşmüş. Fransız komutan Albay Saint Marie, Kamil?in cenazesi eve götürüldükten sonra askeri vasıtalarla fırına gitmiş, oraya saklanan askerlerini alıp, kolejdeki karargahına götürmüştü. Olayın halkta yarattığı heyecanı ve muazzam cenaze törenini öğrenince telaşa kapılıyor. Olayın bir harp başlangıcı olması ihtimalinden çekiniyor ve Heyet-i Merkeziye?ye haber gönderiyor. Belediyeye gelip şehir halkı adına heyetten özür dilemek, Kamil?in babası Ökkeş Ağa?nın da gönlünü almak istediğini bildiriyor. Heyet-i Merkeziye şehirde harbin başlamasını henüz istemiyordu. Çünkü hazırlıklar tamamlanmamıştı.
Ökkeş Ağa önce direndi. Sonra Heyet-i Merkeziye?nin ısrarına karşı koyamadı. İstemeyerek gitti belediyeye. Fransız komutan birkaç subayı ve tercümanı ile birlikte belediyeye gitmişti. Tercüman vasıtasıyla Ökkeş Ağa?ya başsağlığı diledi. Ufak bir tazminat olarak 200 altını uzattı. Ökkeş Ağa almadı. Bu olayın sebep olduğu öfke ve heyecan günlerce yatışmadı. Çarşı ve dükkanlar günlerce kapalı kaldı. Ve küçük şehitin acısı tüm Antep?i yasa boğdu.
KUVA-İ MİLLİYE KOMUTANLARINDAN ŞAHİN BEY
Şahin Bey, ona halk tarafından verilen bir isimdir. Asıl adı Mehmet Sait?tir.1877?de Gaziantep?in Bostancı Mahallesinde doğmuş, 1899 ?da Yemen?e er olarak gitmiştir. Yemen?de çalışkanlığı, vazifesinde gösterdiği başarı neticesinde başçavuş olmuştur..
Mehmet Said, 1917 Ekim´inde Sina cephesinde vazife almıştır. Başçavuş iken mensup olduğu alayla, Ayn-ül Cebel denilen bir kalede Araplar tarafından sarılmıştır. Muhazara uzun sürmüş, erzak bitmiş, cephane azalmış, Alay Komutanı da şehit olunca açlık ve sefaletten biten birlikler arasında Araplara teslim olmak eğilimi belirmeye başlamıştır. Mehmet Said birkaç arkadaşıyla teslim olmak isteyenleri yakalayıp, hapis etmiş ve bir gece karanlıkta faydalanarak çok sarp ve çetin bir geçitten askerleri muhasara dışına geçirmek suretiyle Alayı kurtarmıştır. Bu fevkalede hizmetine karşılık ordu komutanlığınca Mülazim-ı Sani (Üsteğmen)´liğe terfi olunmuştur. 1918 yılında İngilizlerle Sina cephesinde cereyan eden şiddetli bir muharebe neticesinde esir düştü. Mısır´daki İngiliz esir kampında 1919 Aralık ayı başlarına kadar esir olarak kaldı, ateşkesden sonra serbest bırakıldı.
13 Aralık 1919 ?da İstanbul?a geldi. Ali Rıza Paşa kabinesinde Harbiye Nazırı olan Cemal Paşa´ya müracaat ederek bir vazifeye tayin istedi.Talep doğrultusunda Antep?e yakın Birecik ilçesi Askerlik Şube Başkanlığına tayin edildi. O esnada Fransızlar, Antep vaziyetini bir an önce düzeltip, burada kuvvetli bulunmak için Katma-Kilis-Antep yolu ile buraya sürekli olarak takviye kuvvetleri getirmekte ve bu yol üzerinde serbestçe hareket etmekteydi. Şahin Bey, Antep?e geldiğinde Birecik?e gitmekten vazgeçerek, Antep Heyet-i Merkeziyesine müracaat etti ve görev istedi. Şahin Bey, Heyet-i Merkeziye azasından muhtar (Gögüş) Beyin samimi ve eski bir dostu idi. Muhtar Bey onu Heyet-i Merkeziyedeki arkadaşlarıyla tanıştırdı. Kilis yolunun Ulumasere Köyü civarının reisliği Heyet-i Merkeziye tarfından Ulumesereli Karaca Kiya?ya verilmişti. Bu görev Şahin Bey?e edildi.Uzun savaş yılları boyunca hasretini çektiği yavrusu ve eşi ile yalnız iki gün beraber kaldı. Bunları merhum Ahmet Muhtar Bey?e emanet ederek, üçüncü gün hemen yeni işinin başına hareket etti. Şahin Bey?e Hacı Halil Ağazade Zeki Bey refakat ediyordu. Zeki Bey, Şahin Bey?i kendi köyü olan Beşgöz?e götürdü ve çevre köylerin ileri gelenlerini Şahin Bey ile tanıştırdı. Şoseye çok yakın açık bir arazide bulunan Beşgöz köyünü ikamet için uygun bulmayarak bu köyün batısında, üç dört kilometre mesafede, etrafı tepelerle çevrili Çapalı köyünü karargâh yaptı ve Beyazınoğullarına ait konağa yerleşti. Şahin Bey, Ulumasereli Karaca Kiya?dan kumandanlığı teslim aldıktan sonra, mevcut kuvvetlerle teker teker konuştu. Savaş görmüş ve askerlikte onbaşı ve çavuş olmuş Türklerin kumandasında küçük birlikler kurdu. Kısa bir müddet zarfında L***n, Kürüm, Cilcime, Millî, Karsakal, Kehriz, Mezraa, Ulumasere, Kazıklı, Hacaz ve civar köylerden gönüllüler çağırarak 100 kişilik bir kuvvet teşkil etti. Antep Heyet-i Merkeziyesinden gönderilen erzak ve takviye birlikleriyle de yakından ilgilendi. Şahin Bey Kilis-Antep Şosesi üzerinde üç müdafaa hattı tesbit etti. Birinci müdafaa hattı: Kızılburun denilen ve Arap Höyüğü-Minadır Köyleri arasında geçen şosenin sağ ve solundaki tepelerdi Bu hat, batıda Acar Köyüne, doğuda da Kantara Köyüne kadar uzanan, takriben 5 km. uzunlukta bir müdafaa mevzii idi. İkinci müdafaa hattı: Kertil idi. Kertil sırtları, Kapcağız Köyünün batı yamaçları, Kazıklı Köyünün doğu ve batısındaki tepelerden ibaretti. Üçüncü müdafaa hattı: Elmalı, Bostancık Köylerinin kuzey sırtlarıydı. 19 Ocak 1920?de Antep?ten Maraş?a hareket eden bir Fransız iaşe kolu Aksu civarında Molla Karayılan kuvvetleri tarafından pusuya düşürülerek tamamen imha edildi. Aksu köGoogle Page Rankingüsü tahrip edildi, telgraf hatları da tamamen kesildi.16 Şubat 1336 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesi?nde: Kilis-Antep yolu üzerinde Fransız otomobili zannıyla bir otomobile saldırılmıştır. Aynı yolu takip eden bir Fransız kafilesi ahalinin şiddetli bir saldırısı üzerine bir kaç ölü ve yaralı bırakarak Kilis?e geri dönmeye mecbur bırakıldı.
Fransızlar mevkilerini sağlamlaştırmak gereğini duymaya başladılar. Bu hazırlıklar ahaliyi bir kat daha galeyana sevk ediyordu. İşgal devam ettikçe Antep?te dahi ahaliyi zaptedebilecek hiçbir kuvvet mevcut olmadığından daha da üzücü olaylar baş göstermeye başladı. Nitekim; 31 Ocak´ ta meydana gelen olaylar sırasında Fransız askerleri Türkler tarafından adam akıllı dövüldü. Fakat olaylar daha fazla büyümeden ileri gelen birtakım kişilerin telkin edici konuşmalarıyla sükûnet tekrar sağlandı.
Teşkilatını tamamlayan Şahin Bey, Şubat ayından itibaren Kilis-Antep karayolunu kapattı. 2 Şubat 1920 tarihinde Şahin Bey tarafından Fransız kumandanına bir mektup gönderildi. Şahin Bey?in kumandana yazdığı mektupta şunlar vardı:
Maraş isyanı, Ermeniler ile Türkler arasında nifak tohumu eken general Keret?in hilekârlığı neticesidir. Fransızlar asayişi muhafaza etmek ve 1 Şubat´ ta 4 Amerikalının öldürülmesine mani olmak hususunda yetersizlik gösterdiler. Antep-Kilis yolunda asayiş temin edilmiştir. Fransızlardan gayri herkes, sorumluluğum altında tehlikesiz seyahat edebilir.?
Bu sırada Fransız komutanlığının Kilis?te 150 arabalık bir erzak kolu hazırlamakta olduğu ve yakında Antep?e kuvvetli muhafızlarla sevk edeceği haberi Şahin Bey?e ulaştırıldı. Şahin Bey 3 Şubat 1920 günü, 2 piyade bölüğü ile bir süvari takımının desteğindeki bu kolu Kilis?ten yola çıktıktan sonra Kertil?de pusuya düşürdü ve önemli kayıplar verdirmek suretiyle geri dönmek zorunda bıraktı. Fransızların geri çekilmesi halkın manevi kuvvetinin güçlenmesinde büyük etki yaptı.
Henüz Büyük Millet Meclisi dahi açılmamıştı. Mustafa Kemal Paşa?nın emrinde çetelerden başka önemli bir kuvvet yoktu. Askeri birlikler henüz yeni kuruluyordu, Mustafa Kemal?in Gaziantep bölgesine yardım etmesine imkân yoktu. Bu silahsız ve müdafaasız halkı kurtarmak; Fransızların toplar, mitralyözler, modern silahlarla donatılmış, şehrin bütün hususiyetlerini bilen Ermenilerle bir kat daha kuvvetlenmiş ordusu ile mücadele etmek işi topsuz, tüfeksiz bir yığın Gazianteplinin omzuna yüklenmişti. 18 Şubat´ ta Antep?teki Ermenilerle Türklerin arası iyice açıldı. Bu tarihten itibaren Ermeni mahallesinde bulunan Türkler, Türk mahallelerine, Türk mahallesinde bulunan Ermeniler de Ermeni mahallesine taşınmaya başladılar. Ciddi bir asayiş sağlamak için hükümet memurlarıyla, Türk ve Ermeni eşrafı arasında birçok toplantılar oldu. Lâkin bu toplantılardan hiçbir sonuç alınamadı. Aynı gün Fransızlar, Kilis-Antep yolundan geçmeyi bir kez daha denediler. İki dağ topu, bir süvari takımı ile yola çıkan erzak kolu yine Teğmen Şahin?in kurduğu pusuya düşürüldü. Bu olay üzerine Fransız Garnizon Komutanı, 21 Şubat 1920 günü, Antep kaymakamlığına bir mektup göndererek, Şahin Bey?in kuvvetlerinin yoldan çekilmesini istedi ve bir anlaşma yapılmasını teklif etti. Şahin Bey tarafından Fransız kumandanına, 21 Şubat 1920 tarihli bir mektup gönderildi. Şahin Bey, düşman kumandanına aynen şunları yazmıştı
? Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresinde bir damla Türk kanı karışıktır. Her bucağında bir atanın mezarı vardır. Adı belli olmayan zamanlardan beri Türkler bu topraklarda yaşamaktadır. Türk bu topraklara, bu topraklarda Türk?e ısındı, kaynadı. Sade siz değil, bütün dünya bir araya gelse, bizi bu topraklardan ayıramaz. Sonra sen hiç ömründe Türk, esir yaşamaz diye duymadın mı? Namus ve hürriyet için ölüme atılmak ise bize, ağustos ayı sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Sizler canı kıymetli insanlarsınız. Çatmayınız bize. Bir gün evvel topraklarımızdan savuşup gidiniz. Yoksa kıyarız canınıza?
Şahin Bey her fırsat ve olaydan yararlanarak düşman kumandanlarının maneviyatını kırmak ve onların çekip gitmelerini sağlamak için gerçekleri ifade eden mektupları Fransız kumandanlarına göndermeye devam etti. Antep Heyet-i Merkeziyesi bu başarılı sonuçlardan yararlanarak, 22 Şubat 1920?de Şahin Bey?in kuvvetlerinin çekilebilmesi için aşağıdaki şartları ileri sürdü. Antep?teki Ermeni gönüllü kıtalarının uzaklaştırılması ve bunların Türk içişlerine karıştırılmaması, Antep?e başka takviye kıtalarının getirilmemesi, bölgedeki disiplinin sağlanması amacıyla Antep ve dolaylarına Türk taburunun getirilmesine müsaade edilmesi. Bu teklifler, Fransızlar tarafından kabul edilmediğinden anlaşmaya varılamadı.
Şahin Bey?in Şehit Düşmesi
Fransızlar son olarak Şahin Bey?in kuvvetleri üzerine top ve makineli tüfeklerle saldırdı. Top ve mermi yağmuru altında sadece tüfekle karşı koymanın ölümle sonuçlanacağını anlayan Şahin Bey?in kuvvetleri de çekilmeye başladı. Şahin Bey?in yakınında bulunan arkadaşları birlikte çekilmek için Şahin Bey?e çok yalvardılar. O çekilmeyi her teklifte reddetti. Elmalı köGoogle Page Rankingüsü taşlarını siper yaparak tek başına Fransızlara ateş etmeye devam etti. Şahin Bey mermisi bitince süngü ile düşmana hücum etmiş ancak Fransız piyadelerinin süngü darbeleri altında şehit düşmüştür.
***
#Karayılan
#Sehitkamil
#Şahinbey
Ve isimsiz kahramanlara
şükranla, minnetle, rahmetle...
BUGÜN 25 ARALIK, FRANSIZIN ŞAMAR OĞLANINA DÖNDÜĞÜ ĞÜNDÜR!
KENDİNİ KURTARAN ŞEHİR
#Gaziantep
KUTLU OLSUN