Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus@gmail.com

"Devlet Bahçeli söylemleriyle PKK’nın insan temin etmede kullandığı motivasyon kaynağına darbe vurdu!"

MHP 27. Dönem Muğla Milletvekili Adayı, Kamu Yönetimi Uzmanı H. Kaan Kürşat Gönül, Kutlu Sesleniş Dergisi'nde “Terörsüz Türkiye'nin şafağında” başlıklı yazısında süreçle ilgili olarak önemli değerlendirmelerde bulundu

GÜNDEM 30.05.2025 00:32:00 0

Milliyetçi Hareket Partisi 27. Dönem Muğla Milletvekili Adayı, Kamu Yönetimi Uzmanı H. Kaan Kürşat Gönül, Kutlu Sesleniş Dergisi'nde “Terörsüz Türkiye'nin şafağında” başlıklı yazısında süreçle ilgili olarak önemli değerlendirmelerde bulundu. 

“Kabul edilmelidir ki; Türkiye eşine az rastlanır bir azimle terörle mücadele etmiş, gösterilen üstün başarı Türkiye’nin teröristlere kök söktüren “teröristle mücadele tarihini” ortaya çıkarmıştır” diyen Gönül, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 15 Ekim 2024 tarihinde TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmanın, malum egemen paradigmaya kökten bir meydan okuma özelliği taşıdığına dikkat çekti. 

Gönül söz konusu konuşmanın Türkiye’nin terör(izm) ile mücadelede elindeki dinamikleri en etkin şekilde kullanma kararlılığını teyit anlamı da taşıdığını ifade etti.

Yazısına  MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 15 Ekim 2024'teki “Uzattığım el hesapsız bir eldir. Uzattığım el samimi ve iyi niyetli bir eldir. Uzattığım el Türkiye’de birleşelim, Türk milletinde kenetlenelim tebliğidir” şeklindeki tarihi çağrısıyla giriş yapan H. Kaan Kürşat Gönül, “Diğer yandan; terör(izm) ile mücadelenin en önemli ayaklarından birisinin de sempatizanların militanlaşmasının önüne geçmek olduğu ve Sayın Devlet Bahçeli’nin söylemleriyle terör örgütü PKK’nın insan temin etmede kullandığı motivasyon kaynağına vurduğu darbedir” değerlendirmesinde bulundu.

MHP 27. Dönem Muğla Milletvekili Adayı, Kamu Yönetimi Uzmanı H. Kaan Kürşat Gönül,'ün Kutlu Sesleniş’in 168. Sayısında kaleme aldığı “Terörsüz Türkiye’nin Şafağında” başlıklı yazısı şöyle:

 

 

Türkiye eşine az rastlanır bir azimle terörle mücadele etti

"Türkiye 1984 yılından bu yana; Marksist, Leninist ve etnik ayrılıkçılık temelli ideolojiye sahip PKK terör örgütüyle mücadele etmektedir. Dünden bugüne; PKK terör örgütüyle mücadelenin yanında, motivasyon kaynakları farklı olan başka terör örgütleriyle de mücadele eden Türkiye, bu terör örgütlerinin yaratmaya çalıştığı tedhiş duygusunun sosyal hayat üzerinde bıraktığı etkiyle ve sonuçlarıyla da mücadele etmek zorunda kalmıştır.

Kabul edilmelidir ki; Türkiye eşine az rastlanır bir azimle terörle mücadele etmiş, gösterilen üstün başarı Türkiye’nin teröristlere kök söktüren “teröristle mücadele tarihini” ortaya çıkarmıştır. Hatta halen devam eden terör(izm) ile mücadele süreci “Teröristle Mücadelede Türkiye Doktrini” başlığı altında incelenmeye layık bir süreç olarak önümüzde durmaktadır.

Ancak tüm dünyada olduğu gibi; “teröristle mücadele” konusunda uygulanan ve başarılı sonuçlar veren stratejiler “terörizmle mücadele” konusunda aynı sonucu vermemektedir.

Bu sebeple “terörizmle ve teröristle mücadele” konuları ilgili literatürlerde ayrı başlıklar altında incelenmekte, özellikle “uluslararası terörizmle mücadele” hususu birçok akademi ve yasama çalışmasına bu ayrım dikkate alınarak konu olmaktadır. Bu tespit her iki mücadelenin ayrı politikalar gerektirdiği gerçeğini de sabit kılmaktadır.

“Terörizmle sürekli mücadele” mekanizmasının oluşturulması süreci 

Tam bu noktada belirtmek gerekir ki; “Terörist ve terörizm” tanımlarının altında yatan egemen paradigmayı; siyasi, ekonomik ve askeri açıdan güçlü olan aktörlerin oluşturduğu unutulmamalıdır. Elbette belirli bir süre sonunda “dayatma” halini alan politikaların doğuşuna sebep olan bu “egemen yaklaşım” objektif bir tanım ortaya koymamakla birlikte “milli çıkarlara” hizmet eden politikalar üretilmesine de engel olmaktadır.

Dolayısıyla; tıpkı terör örgütlerinin motivasyon kaynaklarının aynı olmaması gibi bu motivasyon kaynaklarının ortadan kaldırılması ve “terörizmle sürekli mücadele” mekanizmasının oluşturulması süreci de özgün tedbirler almayı gerektirmektedir.

Bu gerçek ışığında; MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 15 Ekim 2024 tarihinde TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşma, malum egemen paradigmaya kökten bir meydan okuma özelliği taşımaktadır.

Teröristle mücadelenin kesintisiz bir şekilde devam etmesi gerektiğini ifade eden konuşmasında, terörizmle mücadelenin en önemli ayaklarından birisi olan, terör örgütlerinin motivasyon kaynaklarının ortadan kaldırılmasına yönelik tarihi bir adım atarak “Terörsüz Türkiye” mefkuresini ortaya koymuştur.

Türkiye'nin elindeki dinamikleri en etkin şekilde kullanma kararlılığı 

Teröristle mücadelenin yanında terörizmle mücadele konusunun ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gündeme getiren konuşma Türkiye’nin terör(izm) ile mücadelede elindeki dinamikleri en etkin şekilde kullanma kararlılığını teyit anlamı taşımaktadır.

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 15 Ekim 2024 tarihinde ve ardından yaptığı konuşmalarında dikkat çeken en önemli tespitler ise; terörü herhangi din ya da etnik grupla ilişkilendirmenin tamamen yanlış ve teröristlerin gayesine hizmet etmek olduğuna paralel söylemleridir.

MHP’nin söylem ve politikalarında değişikliğe gittiğine dair haksız ve maksatlı yorumların gerçeği yansıtmadığı Sayın Devlet Bahçeli’nin 15 Ekim 2024 tarihli konuşmasındaki şu sözleriyle görülebilecektir. “Türk-Kürt kardeştir, araya giren, bozgunculuğa heveslenen kim varsa kamburdur, kalleştir, kanser hücresidir, kahrolmaya mahkumdur. … Devlet terör örgütüyle pazarlığa tutuşmaz, müzakere etmez, sonuna kadar, kıran kırana mücadele eder. Bölücü terör örgütü PKK’nın önünde üç seçenek vardır. Bu üç seçenek yıllardan beri savunduğumuz görüşlerdir. 19 Kasım 2006 tarihinde yaptığımız 8.Olağan Büyük Kurultayımızda demiştim ki;

“Terör çıkmazına saplanarak Türkiye’ye ihanet eden her kademedeki PKK militanları için yegâne çıkış yolu,
1- Terör eylemlerine koşulsuz olarak derhal son vermek,
2- Silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olmak,
3- Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmek olacaktır.

8 Kasım 2011 tarihinde İzmir’de yaptığım bir konuşmada aynen değindiğim üzere, “Bunun dışındaki her yöntem, devletin teröre teslim olması ve teröristlerin önünde diz çökmesi anlamına gelecektir ve çok açık söylüyorum ki; makamı ve mevkii ne olursa olsun bunu yapmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.”

24 Nisan 2012 tarihli grup toplantımız, 5 Mart 2013 tarihli grup toplantımız, 31 Ekim 2023 tarihli grup toplantımız çerçevesinde yaptığım değerlendirmeler hep aynıdır, değişmez ve ilkeli çizgimizi ihata etmesi suretiyle ayan beyan ortadadır.”

 

“Yeni bir çözüm süreci” başladığı iddiaları gerçeği yansıtmıyor

Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Cumhur İttifakının terörle mücadele konusunda bir politika değişikliğine gitmediğinin, “yeni bir çözüm süreci” başladığı iddialarının gerçeği yansıtmadığının, PKK ile mücadelede en ufak bir zafiyet dahi gösterilmediğinin bir diğer göstergesi de aşağıda yer alan rakamlardır.

Milli Savunma Bakanlığı verilerine dayanan, aşağıda yer alan rakamlar, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “Türkiye’ye getirilirken, “her türlü hizmete hazırım” diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin. Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin.” ifadelerini kullandığı 15 Ekim 2024 Tarihli konuşmasından bugüne kadar (yazının kaleme alındığı tarih olan 16.01.2025 tarihine kadar):

Güvenlik güçlerince imha edilen PKK/YPG’li terörist sayısı 837’dir.

Yine aynı dönem içinde (15 Ekim 2024- 16.01.2025) hudutlarımızı geçmeye çalışırken yakalanan kişi sayısı 2475’dir.

Hududu geçmesi engellenen kişi sayısı ise 20.188’dir.

Bu zaman aralığında yaşanan bir diğer önemli gelişme ise Zap’ta kilidin kapatılması olmuştur. 17 Nisan 2022 tarihinde Irak’ın kuzeyinde başlatılan Pençe- Kilit Operasyonu, kahraman güvenlik güçlerimizin üstün gayret ve fedakârlıklarıyla Zap kilidinin kapatılmasıyla neticelenmiştir.

28.11.2024 tarihinde kamuoyuyla paylaşılan bu zafer de Türkiye’nin “terörizmle mücadele” konseptinde farklı politikaları hayata geçirirken “teröristle mücadelesinin” de ara vermeden ve artarak devam ettiğini göstermektedir.

Sadece bu rakamlar dahi; bazı çevreler tarafından ortaya atılan tutarsız “yeni çözüm süreci” iddialarını yalanlasa da 15 Ekim 2024’den bu yana sınır ötesinde gerçekleşen bazı gelişmeleri de not düşmekte fayda bulunmaktadır.

Terörle mücadelede herhangi bir zafiyetin olmadığının açık delilleri 

Bu zaman aralığında Tel Rıfat’ın, Mümbiç’in PKK’dan temizlenmesi, Halep’in zulümden kurtarılması, Şam’ın özgürleştirilmesi, Rakka ve Deyrizor kırsalında terör örgütleriyle müthiş bir mücadelenin sergilenmesi ve mesafe kat edilmesi terörle mücadelede herhangi bir zafiyetin olmadığının açık delilleri olarak değerlendirilebilir.

Diğer yandan; terör(izm) ile mücadelenin en önemli ayaklarından birisinin de sempatizanların militanlaşmasının önüne geçmek olduğu ve Sayın Devlet Bahçeli’nin söylemleriyle terör örgütü PKK’nın insan temin etmede kullandığı motivasyon kaynağına vurduğu darbedir. Örgütsel bağlılıkların ve örgütlere katılımın tek haneli rakamlara indiğini gösteren veriler de bu tespiti desteklemektedir.

Bugüne kadar; siyasi belirsizliklerin hüküm sürdüğü sınır ötesi topraklarda kendisine yaşam alanı bulan, çocukları kaçırarak ailelerinden fidye istemek dahil çocukları terör eylemlerinde kullanmak gibi “faaliyetlerde” bulunan, örgütlü suç eylemlerini finans kaynağı haline getiren, söz konusu eylemleri bağımsız uluslararası raporlara da yansıyan PKK’nın hem Irak’ın kuzeyinde hem de Suriye’de bundan sonra barınamayacağı da yaşanan gelişmelerin yansıttığı gerçekler arasındadır.

Terörle mücadelede atılan ve atılacak olan adımları zorlaştıran tanımsal bataklığın içinden çıkıldığı, terörizmin beslendiği ve sürekli olarak birbirini dönüştüren gerçeklerin hızlı bir şekilde ortadan kalktığı bir zamandan geçerken, Türkiye’nin teröristle mücadele konusunda gösterdiği başarının yanında terörizmle mücadele konusunda da bölge ülkelerine örnek olacak bir politika uyguladığı inkâr edilemeyecektir.

Kaldı ki gündeminde terörün olmadığı, terörizmle mücadelenin kendi kendini sürdürebildiği bir ortamın oluşturulduğu “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşılan bir Türkiye’nin sadece kendi bölgesine değil tüm dünyaya fayda sağlayacağı dünden bugüne değişmeyen bir gerçektir.

Türkiye umudun ve istikrarın merkezi olacak

Nitekim bölgesel ve küresel ölçekte yaşanan siyasi ve insani buhranlar da süper güç haline gelen bir Türkiye’nin umudun ve istikrarın merkezi olacağını göstermektedir.

Öteden beri Lider Ülke Türkiye vizyonuyla Türk ve Türkiye Yüzyılı mefkuresinin temellerini atan, tespitleri, öngörüleri ve sergilediği siyaset anlayışıyla Türk milletinde eşine az rastlanan bir güven tesis eden MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin terörün kökünün kazınması hususunda ortaya koyduğu kararlılık da “milli bir uyanış bekleyen” Türk milleti tarafından sahiplenilmiştir.

Bu kararlılık; bugüne kadar Milliyetçi Hareket Partisi’nin, Türk milliyetçiliği fikriyatının beslediği ve mukaddesatının sınırını belirlediği politikalarının, terör örgütü ve destekçilerinin dolaşıma soktuğu çarpıtılmış ve maksatlı bilgilerle hedef alınmasına yönelik girişimleri de büyük oranda engellemiştir.

Son olarak ifade etmek gerekir ki; Terör örgütü PKK’nın eylemlerini hedef alan siyasetçilerin ötesinde bir hamleyle, terör örgütü PKK’nın eylem inisiyatiflerini hedefe oturtan Sayın Devlet Bahçeli’nin şu sözleri ise tarihin altın sayfalarında yer almayı kelimesi kelimesine hak etmektedir:

“Milliyetçi Hareket Partisi ile Kürtleri düşman göstermek amacıyla iç ve dış menşeli hain bir propagandayı devamlı güncelleyip körüklediler. İtiraf edeyim ki, ne yaptıysak, neyi söylediysek, kendimizi bir türlü anlatamadık, belki de muhabbet ve hürmetimizi layık olduğu veçhile gösteremedik. Halbuki Kürt kardeşlerimize hiçbir zaman şaşı bakmadık. Onları hiçbir zaman öteki ve sorun görmedik. Hep birlikte Türk milleti olduğumuzu yüreklice savunduk. Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar çekmek için on yıllar boyunca faal halde bulunan zalimler ve onların kiralık tetikçisi hain bölücü örgütün sonu gelmiştir. PKK/YPG terör örgütü Kürt kardeşlerimizin ne vasisi, ne vasıtası, ne de varlık beyanıdır. Bölücü terörün Türk-Kürt kardeşliğini küresel sipariş üzerine hançerleme teşebbüsleri artık çuvallamış, muazzam milli uyanış kenetlenmiş halde belini doğrultmuştur. Terörsüz Türkiye’nin şafağı sökmüştür.”

Haberi Sesli Oku

YAZARLAR