Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın, “MHP İl Başkanları Toplantısı Nedeniyle” yaptığı açıklama şöyle:
Bağımsızlığının ikinci yüzyılına giren Türkiye Devleti, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra varlığına dönük ciddi badireler, saldırılar atlatmıştır.
Bu bağlamda; Millî Şairimiz Akif’in, “Tarihi ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” dizesini hatırlayalım.
MHP kadroları olarak, Türkiye’nin geçmiş tecrübelerinden dersler çıkarmak ve tarihteki olumsuz hadiselerin tekerrürünü engellemekle mükellefiz.
Zira bu, devletimiz ve milletimiz için bir beka meselesidir.
90’lı yıllardan itibaren kaotik bir hâl alan bölgesel ve küresel konjonktürün özellikle son dönemdeki yansımaları, Türkiye’yi her anlamda paradigma değişikliğine sevk etmiştir.
Bilhassa 15 Temmuz 2016’daki Hain FETÖ kalkışması, ülkede bütün dengeleri altüst etmiş, Türkiye; tehlikeli, hayati bir sarsıntı geçirmiştir.
O gün devletimizi bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bırakan tehdit, bizzat aziz milletimizin sergilediği varlık refleksiyle savuşturulmuştur.
O vakit, Türkiye büyük bir badireden dönmüştür.
Ancak ülkede hem iç dinamiklerin takviyesi, hem de uluslararası ilişkilerimizin yeniden tanzim zarureti hâsıl olmuştur.
İşte son dönemde MHP ve Cumhur İttifakı tarafından hayata geçirilen Terörsüz Türkiye hamlesi, bu zaruretlerin bir neticesidir.
O bakımdan, çok yönlü ve çok kapsamlıdır.
Bu hamle, ülkemizi küresel aktör mevkiine yükseltecek Türk ve Türkiye Yüzyılı adımının da devamı niteliğindedir.
Türkiye’de, kimi hükümetler veya siyasi liderler iş başındayken, ülkemizin bekası ve küresel çıkarlarımız gereği, bu kabil projeleri hayata geçirmişlerdir.
Bugün de olan budur.
Mesela, Mustafa Kemal Atatürk, Birinci TBMM’den itibaren Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün muhafazası, millet bekasının temini yolunda önemli kararlar alıp uygulamıştır.
Atatürk; Millî Mücadele yıllarında, bir yandan hiç taviz vermeksizin ayrılıkçı Kürt isyanlarını bastırmış, diğer yandan da Kurtuluş Savaşı’nı birlik ve bütünlük içinde yürütmeyi başarmıştır.
Cumhuriyet’in ilanından sonra da bazı ayrılıkçı aşiretlerin Türkiye’yi bölme teşebbüslerine mani olmuştur.
Atatürk; kimi iş birlikçi aşiretlerin bütün ihanetlerine, İngiliz emperyalizmine ettikleri hizmete rağmen, Kürt kökenli vatandaşlarımızın sosyal dokuya kâmilen entegrasyonundan hiç vazgeçmemiştir.
Toplumsal yapının etle tırnak gibi ayrılmaz bir parçası olan Kürt kökenli vatandaşlarımızı, terörist ve ayrılıkçılardan ayrı tutmuştur.
MHP Lideri Devlet Bahçeli de, son 40 yılımızı heba eden Kürt ayrılıkçılığına taviz vermeden, ayrı baş çekmeye heveslenen politikacıları üniter devlet temelinde birleşmeye çağırmıştır.
Yüksek hedef belirleme kabiliyet ve erkine sahip, önder nitelikli siyaset adamları için, çağdaş demokrasilerin lügatinde “vizyoner lider” tanımlaması yapılır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli tam da bu tarife uymakta, beraber yol yürüdüğü teşkilat ve kadrolara güçlü bir siyasi figür sıfatıyla yön ve ilham vermektedir.
Sayın Devlet Bahçeli; izini takip eden, arkasından giden kitlelere istikamet tayin edip geleceğe dair güçlü stratejiler sunmaktadır
Sayın Genel Başkanımız; Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in Kızılelma hedeflerini çağın gerekleri istikametinde sürekli güncelleyen, asrının fevkinde bir bilge lider portresi çizmektedir.
MHP teşkilatları ve kadroları da, sarsılmaz bir bağlılık ve inançla liderlerinin arkasından yürümektedir.
Elbette Devlet Bahçeli’nin vizyoner liderliğinin tesir alanı kendi partisinden ve camiasından ibaret değildir.
Ne zaman Türk siyasi hayatında bir politik açmaz baş göstermişse, Devlet Bahçeli harekete geçerek üzerinde uzlaşılabilecek bir hâl çaresi ortaya koymayı başarmıştır.
Ne zaman Türk demokrasisi sivil veya askerî vesayet ve müdahalelerin gölgesinde kalmışsa, Devlet Bahçeli devreye girerek antidemokratik aktörleri etkisiz hâle getirmeyi bilmiştir.
Sayın Devlet Bahçeli; rayından çıkmak üzere olan her siyasi meselede ileri görüşlülüğü ve bilge liderliğiyle ön almıştır.
Hem politik, hem de toplumsal barış ve esenlik ortamının temininde pozitif rol üstlenmiştir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Türk demokrasisine arız olan hastalıkların tedavisinde bir siyaset hekimi işlevi üstlenmiştir.
Bu hastalıklara isabetli teşhisler koyarak faydalı, rahatlatıcı ve iyileştirici reçeteler yazmıştır.
Sayın Devlet Bahçeli, en keskin politik çatışma ve mücadelelerin orta yerinde bile hep siyasi uzlaşma ve diyalog ortamının tesisine odaklanmıştır.
O; rakiplerinin dahi beklemediği şaşırtıcı adımlar atarak gündemi olumlu yönde değiştirmiş veya belirlemiştir.
Bilindiği gibi, Sayın Devlet Bahçeli, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in birinci kuşak temsilcilerindendir.
Kendisi, liderlik ettiği siyasi hareketin doğuşundan beri içinde yer almıştır.
Bu mühim ayrıntı, Devlet Bahçeli’yi bir siyasi önder olarak farklı kılan hususiyetlerin başında gelmektedir.
Sayın Genel Başkanımızın, kurucu liderimiz merhum Alparslan Türkeş’in çalışma arkadaşı sıfatıyla daima yanında, en yakınında bulunmuş olması da önemli bir husustur.
Bu itibarla Sayın Devlet Bahçeli; Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in jargonuna, fikriyatına, hafızasına ve siyasi tecrübe birikimine maliktir.
Yani; milletimizin geleneksel teşkilatçılığının, kadim devlet anlayışının ve varlık bilincinin Devlet Bahçeli’nin liderliğinde temessül etmesi tesadüf değildir.
Sayın Devlet Bahçeli’nin bütün bunlar kadar dikkate değer bir başka hususiyeti ise geleceğe dönük liderlik öngörüsüdür.
Liderimiz; milletinin istikbali için ülkü dokuma, stratejik ve vizyoner hedefler istihsal etme meziyetine maliktir.
Mesela bugün devlet politikası hâline gelen Türkiye Yüzyılı idealinin fikir temelleri, Genel Başkanımız Devlet Bahçeli tarafından atılmıştır.
Sayın Devlet Bahçeli, Milliyetçi Çizgi’de 80'li yıllarda kaleme aldığı bir yazıda, 21. Yüzyılda Lider Ülke Türkiye vizyonunu çizmiştir.
Bugün; Rusya-Ukrayna Savaşı, İran-İsrail gerginliği, İsrail’in Gazze’deki katliamları ve bölgesel saldırganlığı gibi sorunlara çözüm arayışları ekseninde Türkiye’nin oynadığı başat rol, tam da bu vizyonun göstergesidir.
Türkiye; Osmanlıdan yıllar sonra Afrika topraklarına barışın güvercini, kardeşliğin kartalı olarak dönmüştür.
Ekonomimizin kalbinin attığı İstanbul; bölgesel ve uluslararası açmazlarda, taraf ve muhasım ülkelerin barış görüşmeleri için tercih ettiği bir şehir konumuna gelmiştir.
Ankara; gerek bölgede, gerekse dünyada barış ikliminin tesisi için gösterdiği gayretlerle umut vadeden bir küresel merkez mevkiine yükselmiştir.
Türk diplomasisi, uluslararası ilişkilerin güncel alfabesini hazırlamaktadır.
Dünyanın açlığını çektiği küresel barışın, bozulmuş uluslararası dengelerin ilkelerini yeniden yazmaktadır.
Sahip olduğu siyasi ve askerî güç, savunma sanayiinde aldığı göz kamaştırıcı mesafeler, Türkiye’yi global bir oyuncu hâline getirmiştir.
Atalarımızın dünyaya nizam verme, insanlığa adalet ve sükûnu getirme yolundaki binlerce yıllık yüksek hedefleri, bugünün Türkiye’sinin de idealidir.
Türkiye; dosta güven, düşmana korku veren bir ülkedir.
Akdeniz’de, Karadeniz’de ve Orta Doğu’da Türkiyesiz at oynatma düşü görenlerin, uykuları kaçmaktadır.
Etrafını çeviren küresel tehditlere rağmen Türkiye, artık caydırıcı ve sindirici bir güç merkezi olmuştur.
Bundan böyle, bilhassa coğrafyamızda, içinde Türkiye’nin yer almadığı bir siyasi denklemin kurulması mümkün değildir.
Cetvelle harita çizme dönemi gerilerde kalmıştır.
Bu yüzden, Birinci Dünya Savaşı ve öncesinden kalma sömürgeci alışkanlıklarından bir türlü vazgeçmeyen emperyalist ülkeler, Türkiye’ye dönük hesaplarını birer birer gözden geçirmek zorunda kalmışlardır.
Ekonomi başta olmak üzere, mevcut sorunlarına rağmen Türkiye, doğru yoldadır.
Türkiye; sorunlarını tek tek çözecek, önündeki engelleri bir bir aşacaktır.
Bütün bu hakikatleri yabancılar bile idrak etmiş ama bizdeki müzmin muhalefetle sözde milliyetçi mikro partiler bir türlü mevzuya uyanamamıştır.
CHP dâhil, muhalefet güruhu, gaflet ve hatta dalalet uykusundadır.
CHP, parti içi çekişmeler ve belediyelerindeki yolsuzlukların travmasında kaybolup oyuna oynaşa düşmüştür.
CHP’nin sözcülerinden, Türkiye’nin meselelerine dair bir tek somut çözüm önerisi işitilmemektedir.
CHP sözcüleri; MHP’ye saldırmakla, iktidara sövmekle meşguldür.
Ya MHP muarızlığından beslenen, sözde milliyetçi particiklere ne demelidir?
Bunlar, Türk milliyetçiliğinin temel ahlaki düsturlarını unutmuş, Batı’daki benzerlerine özenen; Nazist, faşist ve ırkçı partilere dönüşmüşlerdir.
Alayının gözleri kör, kulakları sağırdır.
Bilinçleri kapalıdır.
Alayı siyasi sekerat hâlindedir.
Boğazlarına dolanan hıyanetleri, canlarını almak üzeredir.
Yine ülkemizde devlet politikası hâline gelen bir başka husus da Sayın Devlet Bahçeli’nin siyasi diyalog hamlesiyle başlattığı Terörsüz Türkiye hedefidir.
Terörsüz Türkiye hedefiyle Türk ve Türkiye Yüzyılı ülküsü, birbirini tamamlayan ve güçlendiren unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sayın Devlet Bahçeli’nin fikir tezgâhında ilmek ilmek dokuduğu ve siyasi hamle olarak fiiliyata döktüğü bu nevi yüksek hedefler, kendisinin; uzak görüşlü, basiret ve feraset sahibi bir lider olduğunun nişane ve delilleridir.
Sayın Devlet Bahçeli'nin stratejik projelerinin isabetli oluşunun arka planında, bunların hep sosyolojik ve siyasi gerçekliğe uygun olmaları, halkta karşılıklarının bulunması yatmaktadır.
O sebepledir ki büyük Türk milleti; Hareketimizi bir nevi varlık sigortası olarak görmektedir.
Milletimiz, bizi yüksek ülkülere götüren liderimizi de sevgi ve saygıyla kucaklamaktadır.
Sadece Türk siyasi tarihi açısından değil, aynı zamanda milletimizin mukadderatı bakımından oynadığı kritik rol; MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi milletimizin gönlünde mümtaz bir mevkie taşımıştır.
Lider Devlet Bahçeli’nin siyasi prestiji; ortaya koyduğu yüksek stratejik hedeflerin hayata geçirilmesi açsından bir açık çek, bir referans anlamına da gelmektedir.
Hâsılı Devlet Bahçeli; gerek yaşadıkları ve gördükleriyle, gerek siyasi mücadelesiyle, gerekse istihsal ettikleri ve yaptıklarıyla millî ideallerimizi aksettirmektedir.
Genç kuşaklar için örnek alınacak bir lider hüviyeti sergilemektedir.
Bu manada gençler için numune-i imtisaldir.
Bilindiği üzere, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatları doğrultusunda, partimizce TERÖRSÜZ TÜRKİYE İÇİN MİLLÎ BİRLİK VE DAYANIŞMA BULUŞMALARI - ASIRLIK BİRLİK SONSUZ KARDEŞLİK teması altında bölgesel toplantılar düzenleneceği evvelce kamuoyuna duyurulmuştur.
Bu çerçevede partimizce yapılan çalışmalar, bütün hızıyla sürmektedir.
Bugün gerçekleştirmekte olduğumuz MHP İl Başkanları toplantısı da bu kapsamda planlanan faaliyetler cümlesindendir.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE İÇİN MİLLÎ BİRLİK VE DAYANIŞMA BULUŞMALARInın ilki, 9 Ağustos 2025 Cumartesi günü Erzurum ilimizin ev sahipliğinde gerçekleştirilecektir.
Toplantıya katılacak MHP Divan üyeleri, MYK ve MDK üyeleri, milletvekilleri, il ve ilçe teşkilatlarımızın görevlileri; bir gün öncesinden, merkez ittihaz edilen Erzurum başta olmak üzere, Ardahan, Artvin, Bayburt, Bingöl, Gümüşhane, Rize, Trabzon ve Tunceli illerine dağılarak bire bir temaslara başlayacaklardır.
Toplantılarımıza davet edilecek ticaret ve sanayi odaları, ziraat odaları, esnaf ve sanatkâr odaları, meslek birlikleri ve sendikalar, sivil toplum kuruluşları, dernek ve vakıflar, şehit ve gazi dernekleri, yerel yöneticiler, muhtarlar ve vatandaşlarımızla görüşmeler gerçekleştirilecektir.
Görüşmelerde, Terörsüz Türkiye gündemine ve Türkiye’nin güncel meselelerine dair kapsamlı durum değerlendirmesinde ve fikir alışverişinde bulunulacaktır.
Ayrıca şimdiden tekrar duyurmuş olalım: Erzurum’dan sonraki ikinci toplantı da, 16 Ağustos 2025 Cumartesi günü, İstanbul ilimizin ev sahipliğinde gerçekleştirilecektir.
İstanbul merkezli toplantımızın katılımcı illeriyse Çanakkale, Düzce, Edirne, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ ve Zonguldak olacaktır.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE İÇİN MİLLÎ BİRLİK VE DAYANIŞMA TOPLANTILARImızın amaçlarını özetle şöyle sıralayabiliriz:
-MHP’nin Terörsüz Türkiye tezinin haklılığına dair yaygın kabulün, daha geniş toplumsal katmanlara ve siyasi yelpazenin bütün dilimlerine yerleşmesine katkıda bulunmak,
-Terörsüz Türkiye hedefinin, siyasetler üstü bir mesele olduğunu izah etmek,
-Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in, Terörsüz Türkiye ile Türk milletinin faydasını esas aldığı gerçeğini benimsetmek,
-MHP'nin, Terörsüz Türkiye ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin, gündelik siyasi kaygıların ötesinde olduğunun altını çizmek,
-Terörsüz Türkiye adımıyla asla siyasi taviz verilmediğini somut örneklerle anlatmak,
-Üniter devletten geriye dönüşün imkânsız olduğu fikrini yerleştirmek,
-Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilemez olduğu gerçeğini hafızalara kazımak,
-Türklüğe ve Türkçeye eş koşulması taleplerinin, kırmızı çizgimiz olduğunun hatırda tutulmasını sağlamak,
-Milletimizin egemenliğine halel getirilmesinin asla mümkün olmadığını gerekçeleriyle anlatmak,
-Toplumsal ve siyasi barışa duyulan konjonktürel ihtiyacı gerekçeleriyle anlatmak,
-Türkiye'nin sosyolojisinin, çatışma kültürüne değil; uzlaşma ve barış iklimine uygun olduğunu bilerek çalışmak,
-Toplumsal uzlaşma ve barışın Türkiye'nin bekası bakımından taşıdığı önemi izah etmek,
-Negatif imaj ve toplum mühendisliği çabalarını boşa çıkarmak,
-Genel Başkanımızın bilge liderliğinde MHP'nin eriştiği siyasi müessiriyet ve üretkenliğin güçlenmesine omuz vermek,
-MHP’nin; çatışmacı değil, aksine -siyasi çatışmalara son verme kudretine sahip bir parti- olduğu kanaatini kuvvetlendirmek,
-MHP kadrolarının şiddet yanlısı olmadığını; bilakis toplumsal huzur, refah, barış ve esenliğe odaklandığını geniş kitlelere gerekçeleriyle izah etmek,
-Toplumda giderek yerleşen, MHP’nin sorun üreten değil; sorun çözen parti olduğu inancına katkıda bulunmak,
-Siyasi paradigma değişikliğini zaruri kılan bölgesel ve küresel gelişmeleri etraflıca izah etmek.
Son sözlerimiz şöyledir:
Milliyetçi-Ülkücü Hareket, bir inanç ve dava hareketidir.
MHP, mensupları ve teşkilatları, mutlak başarıya odaklanmıştır.
Daha yapılacak çok iş, atılacak çok adım vardır.
Kervan, emin adımlarla yürüyecek ve mutlaka Kızılelma’ya vasıl olacaktır.
Zafer inananların, Tevfik Allah’tandır."