Milliyetçiliğin önemini bu çağda yaşadıklarımız daha iyi anlatıyor bize!
Eğer İsrail’in etrafında yer alan Arap ülkeleri;
Allah Resulünün zemmettiği “Kavmiyetçiliği” terk edip
Millet olabilselerdi
Ümmet;
Filistin özelinde İslami değerler açısından yaşanan bugünki iflas halini yaşamazdı!
İnsan olmadan Adam
Adam olamadan Millet
Millet olamadan Ümmet olunamadığını Asr-ı Saadetten bu tarafa yaşadığımız acı olaylar aslında ne güzel anlatıyor bize…
Ders alabilseydik 1400 küsur senelik koca tarihten;
2.000.000.0000’lık koca bir kütle bugün ki acze düşmezdi!
Kemniyetin hiçbir şey, keyfiyetin çok şey ifade ettiği ders olarak devasa bir kütüphane kıymetinde karşımızda duruyor.
Millet olmayı başarmış Dünya genelinde 30-40 Milyonluk Yahudi, İsrail için tek vücut.
Birlikte tükürse sel olup hepsini boğacak İki milyarlık nüfusa, trilyonlarca dolarlık maddi kaynağa sahip sözde Arap İslam ülkeleri paramparça!
Ümmetin derdiyle dertlenen, sürekli birlik çağrısı yapan Türkiye Cumhuriyeti devleti Uluslararası arenada yapayalnız…
Kavmiyetçi Arap Sultanlarının, Şeyhlerinin, Krallarının “Osmanlı Cihan Devleti” hatırasıyla Türk’ün ön alacağı her türlü çağrıya gözleri kör, kulakları tıkalı, vicdanları kapalı…
Sanki kendileri kıllarını kıpırdatacaklarmış gibi Türkiye’nin her türlü İnsani çabasının önünde engel hepsi “sağır sultan”…
Allah her şeyi kaydettiğini, en sonunda kendisinin hem tanık hem hâkim olduğu bir kürsüde hesaba çekeceğini bildiriyor.
Krallar, Şeyhler, Sultanlar ya Kur’anı okumuyor, bilmiyor ya da okuyor biliyor Maide 54, Nisa 75 ayetlerini okurken atlıyor ya takmıyor ya da Allah’tan korkmuyor.
Oysa Müslüman Türk evladı olarak bizim bu ayetlerin dehşetli uyarısı karşısında dizlerimiz titriyor, Filistin’e atılan her bomba bizim yüreğimizde patlıyor, sabiye sıkılan her kurşun önce bizim yüreğimizi deliyor.
“Size ne oldu da Allah yolunda ve -Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla! Diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" Nisa 75 Ayetinin uyarısı ile dizlerimizin bağı çözülüyor, arşa yükselen her mazlum ahıyla bizim ciğerimiz yanıyor.
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah onların yerine yakında öyle bir nesil getirecek ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihâd ederler ve kendilerine dil uzatan hiçbir kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın öyle bir lütfudur ki, onu dilediğine verir. Allah, lütfu ve rahmeti pek geniş olan, her şeyi hakkıyla bilendir.” Maide 54!
Atalarımızın işte bu ayetin müjdesine erebilmek amacıyla Nisa 75. Ayetinde bildirdiği uyarısı doğrultusunda asırlarca Ümmet-i Muhammed’e “Hâdim” olabilmek için kan döküp, can verdiği mücahit bir ömrü Şehadetle taçlandırabilmek niyetiyle koşarak can sebil ettiği davaya bugün bizler sahip çıkabilmek için çırpınıyoruz.
Netenyahu’nun son konuşmasında; Türkiye’yi kastederek “- Kuzeyimizde, hemen yanı başımızda yeni bir Hilafet oluşmasına izin veremeyiz.” telaşına ortak olan sözde İslam ülkelerinin yöneticileri laf salatasını bırakın, çekilin bir kenarda dünyevi saltanatınızın keyfini sürmeye devam edin. Yeter ki gölge etmeyin, engel olmayın Türk Milleti başka ihsan istemez. İslam için Allah yolunda can vermeye çekinmez.
İsrail İran’ı vurmuş sıra Türkiye’de imiş gibi aklınca topluma ekranlardan, sayfalardan, sosyal medya platformlarından korku pompalamaya kalkışan akl-ı evveler;
Aradaki saydığımız sözde İslam ülkelerinin liderleri yüzünden biz gitmekte zorlanıyoruz.
Buyursun gelsin.
Tıpkı Filistin’li çocuk mücahitler gibi biz siviller olarak sapanlarımızla,
Ordumuz şanıyla
Devlet ve Milletimiz ihtişamıyla bekliyoruz.
Gaye Mazlumun derdine devahi
Gaye; Rıza-i İlahi
Ya Allah Bismillah!
“İnna fetahnake fethan mübina!”
Son söz Liderimiz Devlet Bahçeli beyefendinin hani olur da son açıklamasını gözden kaçırmış olanlar olabilir…
“Gazze'de insanlık ve savaş suçu işleyen, tarihin en trajik soykırımını planlı ve sistematik olarak gerçekleştiren İsrail'in Siyonist ve emperyalist barbarlıkta devamlı çıta yükselttiği bariz şekilde ortadadır. Artık günü kurtarmaktan başka bir şeye yaramayan bıktırıcı mahiyetli cılız ve kısır kınama mesajlarından çok daha fazlasını aktif ve çok boyutlu yerine getirmek hem küresel adaletin hem de insanlık onurunun haysiyet ve şeref konusudur. İsrail önüne gelene saldırı düzenlemekte, sabotaj ve suikast kurgusuyla örtülü operasyonlarını coğrafyanın her yerine taşımaktadır.
Periyodik olarak Filistin, Yemen, Suriye, Irak, Lübnan ve İran'a dünyanın gözü önünde saldıran; ikide bir Türkiye'nin ayağına dolaşan bu alçak cehalet ve cinayet suç makinesine karşı askeri, ekonomik ve stratejik önleyici tedbirler alınmazsa dünya her ihtimale açık hale gelecektir. Bu ihtimalin tezahürü halinde korkunç olayların vasat bulması kaçınılmazdır.
Bebekleri öldüren, yardım gemilerinin önünü kesen, Gazze'yi günbegün eritip yutmak için seferberlik içinde hareket eden bir barbarlığa dayanmak ve katlanmak geldiğimiz bu aşamada akıl ve ahlak dışılıktır. Gazze katili Netanyahu derhal atılması gereken bir safradır. Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili spekülasyonu ise farklı emel ve hedeflere hizmet eden sipariş propagandadır. Bu safra aynı zamanda İsrail toplumunu da zehirlemekte, daha kötüsü ise küresel ölçekte Yahudi düşmanlığını körüklemektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, İsrail'in kesinkes güç kullanılarak önünün kesilmesi düşüncesindedir. Zira başka bir seçenek kalmamıştır. Kaldı ki sözün hükmü bitmiş, diplomasi ve diyalog arayışları her fırsat ve zamanda etkisini kaybetmektedir.”
Selam saygı ve muhabbetle…
Mehmet Ayhan Günaydın
14 Haziran 2025/Ankara