Bir çocuğun ya da kişilik oluşturma ve gelişme sürecindeki bir delikanlının okuma sevgisini kazanmasında öğretmenlerin ve onların seçtiği metinlerin, okuttukları edebî eserlerin başlıca müessir olduğunu hepimiz biliyoruz.
Çocukluğumda Tercüman gazetesindeki "Gün Işığında" adlı köşe yazılarından sevmeye başlamıştım Ahmet Kabaklı Hocayı.
Bendeki edebiyat sevgisinin temelinde ilk sırada lisedeki edebiyat hocam Muammer Turhan vardır, edebiyat tarihi yazarı olarak ise merhum Ahmet Kabaklı Hoca yer alır.
Kasım 1984'te Ankara'da Sanayi Bakanlığı sergi salonundaki kitap fuarında imza gününe gelmişti. Hayatımda ilk defa bir yazarı dünya gözüyle görmüş ve ondan imzalı kitap almıştım. Merhum Kabaklı Hoca, elinden aldığım kitapları imzalayıp verirken DTCF Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi olduğumu öğrendiğinde alnımdan öptü ve "Muvaffakiyetler diliyorum evlâdım. Mevlânâ'yı, Yunus Emre'yi, Bâki'yi, Karacaoğlan'ı, Mehmet Akif'i, Yahya Kemal'i, Peyami Safa'yı anlayarak Türk Edebiyatının bütün türlerini severek büyüyün yeter... Hayırlı ömürler diliyorum... " demişti...
Ertesi yıl "Temellerin Duruşması" adlı eserini okuyunca çok etkilendim…
Kabaklı ailesinden gazeteci merhum Servet Kabaklı ve kıymetli sanatkârımız Esat Kabaklı ile Asya'nın ortasında onların çok sevdiği Büyük Türkistan topraklarında (Bişkek'te) tanıştık. Servet Bey'le sabaha kadar devam eden sohbetimizin pek çoğu merhum Ahmet Kabaklı hakkındaydı.
Vefat yıldönümünde saygıyla anıyoruz. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun...
Tanrı Dağları'ndan
Muhittin Gümüş
08.02.2025