Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)i Genel Başkan Başdanışmanı, 25-26. Dönem MHP Osmaniye Milletvekili ve Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, “18 Mayıs 1944 Kırımlı soydaşlarımızın ölüm sürgünü unutulmayacak, Kırım Türklüğü ilelebet yaşayacak” dedi.

MHP Genel Başkan Başdanışmanı ve Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nın 81. yıl dönümüne özel olarak Kırım Haber Ajansına açıklamalarda bulundu.

MHP Genel Başkan Başdanışmanı, 25-26. Dönem MHP Osmaniye Milletvekili ve Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy'un açıklamaları şöyle:

"Kırıım Türklüğü Antep'tim ben diye başlayan Kırım Marşı ile devam eden o milli ruhun sonuna kadar takipçisi olacak Türkiye Türklüğü. 

3 Mayıs 1944 Türk milliyetçilerinin Türkiye'de adeta esir Türklere hürriyet diye verdiği mücadelenin tarihidir. 18 Mayıs 1944 de Türkiye'de bu mücadeleler verilirken Kırım'da Türklerin sürgüne gönderilme tarihidir. 

Topraklarından kopartılarak başka yerlere sürülen canları, malları, ırzları, namusları yok kabul edilen tüm mazlum milletler özelinde Türk coğrafyasında mazlum kalmış Türklüğün yeniden doğruluşuna şahit yeni nesiller yetiştirmek, bu şuurda bu bilinçte gençler yetiştirmek önceliklea bu dönemin temel misyonu olmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü Kırım Türklüğü sadece 18 Mayıs 1944 sürgünlerinin anılmasıyla değil Gaspıralı İsmail Beyin dilde, fikirde, işde birlik ülküsüyle ortak Türk ruhunun mimarı olan …. merkez üssü olan bir yerdir. Dolayısıyla bizim için Kırım modern manada Türk'ün tekamülü ve Türk birliğinin ilham kaynağının beşidir, yatağıdır. Dolayısıyla bizim bu yatağı ve beşiği  etüme gibi bir mecburiyetimiz var. 

Kırım sürgününde Kırım Türklüğünün davası sürgüne maruz kalan Kırım Türklerinin ya da onların yakınlarının ve Türkiye'de yaşayanlarının meselesi değil. Bir Oğuz Türkmeni olarak  benden, Türk dünyasındaki varlık gösteren tüm Türk aydınlarına ve gençlerine bu mesele, yüreğiemizde kanayan yaradır. Bu ilhalı alarak Gaspıralı İsmail Beyin yaktığı fikir ateşiyle o sürgünde büyüyen ve filizlenen çiçek Mustafa Cemiloğlu'nun mücadele aşkı birleştiren Turan ülküsüyle Türk birliğine ve Türk aydınlanmasıyla bütünleşmiş olan gençliği yetiştirmek temel hedefimiz olmalıdır diyorum. Şehit olan, annesinin kucağında vefat ettiği için o vagonlarda sakin, dingin bir su kenarında ya da daha yeşillik bir alanda ‘annemin kucağından atlayayım’ ki öylece huzur bulayım diyenlerin ruhu şad olsun, Türklük var olsunb Rahmetle anıyorum."