Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Başdanışmanı ve 25-26. Dönem MHP Osmaniye Milletvekili Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Gazi Süleyman Paşa ve Namık Kemal'in Çanakkale Savaşlarına etkilerini değerlendirdi.
Prof.Dr. Ersoy, "Çanakkale Savaşlarında Gazi Süleyman Paşa ve Namık Kemal etkisi" başlıklı sosyal medya paylaşımında şöyle dedi:
"Şehzade Süleyman Paşa, Çanakkale’yi 1915 yılında savunan Türk ordusunun
tarihsel dayanaklarından ve motivasyon kaynaklarından biridir. O, kimi zaman edebî bir metinde, kimi zaman bir komutanın ağzında, kimi zaman bir erin aklında olan ve Rumeli Fatihi olması nedeniyle kendisinden miras kalan toprakların savunulacağı sözleri verilen bir kahramandır. Bu nedenle Şehzade Süleyman Paşa,
vefatının üzerinden 600 yıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen Çanakkale Savaşları sırasında Türk askerinin vicdanında tarihî bir kahraman olarak yeniden canlanmıştır.
Vatan Şairi Namık Kemal de, 1915 yılında aynı hislerle vatan toprağının savunulması anlamında Gazi Süleyman Paşa ile birlikte şiirlere, destanlara, hikayelere konu edilmiş; Türk askerinin motivasyon kaynağı olmuştur.
1915 yılında Gazi Süleyman Paşa ve Namık Kemal’in kabri, cepheye yapılan
Osmanlı erkânın ve askerî birliklerin ziyaret ederek dua ettikleri bir uğrak noktasıdır.
Vatan Şairi Namık Kemal, hikayelerini öğrenerek büyüdüğü kahramanı
Şehzade Süleyman Paşa’nın yanında Bolayır’da gömülme vasiyeti gereği, 1888 yılında Namık Kemal, Şehzade Süleyman Paşa’nın türbesinin yanına defnedilmiştir. Böylece Gazi Süleyman Paşa’nın türbesi, Vatan Şairi Namı Kemal ile birlikte daha da anlamlı hale gelmiştir.
Henüz Çanakkale Savaşları başlamadan bu türbeyi ziyaret edenler, Osmanlı’nın Avrupa’ya ayak basmasını sağlayan Rumeli Fatihi Şehzade Süleyman Paşa ile ayak basılan Avrupa’da kalma mücadelesinin verildiği son yıllarda Vatan Şairi Namık Kemal’i aynı hislerle anıyordu. 1911 yılında Mehmet Emin, Gelibolu Hatıratı isimli eserinde bu iki kahramanın kabirlerini yanyana görünce neler hissettiğini şu şekilde aktarmıştı:
“Göreceksiniz ki Gazi Süleyman Paşa türbesi, geçmişte olan olaylara karışarak toprağa gömülmüş bir yiğitliğin gücünü ve dehşetini gösteriyor. Birkaç asır sonra gelip de Gazi Hazretleri’nin kahramanlığının şöhretini metheden büyük şair rahmetli [Namık] Kemal Bey de o türbenin ayağı ucuna sığınmış
[orada yatıyor]. Türbe ile [Namık] Kemal’in kabrini şöyle bir şaire yakışır şekilde inceleyenler [Namık] Kemal’i, dünyalara sığmayan o ateş parçası kahramanın itibar ve şanını yüceltmek için ayağına yüz sürüyor zannederler.
Dünyada hayranlıkla izlenen, ruha huzur veren bundan daha büyük, bundan daha yüce bir manzara var mıdır?”
Kabir, bir anlamda vefatı sonrası Avrupa’nın en doğusunda fethettiği bu topraklarda yatarak Türklerin Avrupa’da kalma gerekçesinin kültürel miraslarından biri haline gelen Şehzade Gazi Süleyman Paşa; özellikle
Osmanlı’nın Balkan topraklarını kaybetmesi sürecinde Vatan Şairi Namık Kemal ile birlikte yeniden hatırlanan, bu mirasının korunması için yâd edilen, dualar okunan tarihî bir mekan haline gelmiştir.
Milletin oluşumunda en büyük rolü milli şuur oynar. Bu şuur, milleti meydana getiren fertler arasındaki istikbal duygusundan kaynaklanmaktadır. Türk toplumunun istikbal duygusunun temeli Türk kültürünün içerisinde yatmaktadır. Tarih boyunca süregelen milletleşme sürecinde Türk toplumları, gerek fikri bağlamda gerekse savaş meydanlarında istiklal mücadelesi vermiştir. İmparatorluğa giden süreçte gelişen olaylar içerisinde Türk tarihinin dönüm noktalarından birisi Rumeli’nin fethidir. Bu fetih, sıradan bir toprak kazanımının ötesinde Balkanlara uzanacak olan sınırların başlangıcı ve dahi bir çağ açıp diğerini kapatacak olan İstanbul’un fethine kadar gidecek sürecin ilk adımı olarak kabul edilmektedir.
Bu zaferin önemli komutanı ve Rumeli Fatihi olarak tanınan Gazi Süleyman Paşa, şahsiyetinin ötesindeki vizyonu ve askeri yeteneği ile Türk tarihinin ve kültürünün önemli bir figürüdür. Gazi Süleyman Paşa’nın Gelibolu başta olmak üzere Rumeli topraklarında gerek Türk Kültürünü gerekse İslamiyet’i yaymak adına birçok faaliyette bulunduğu bilinmektedir. Bunlardan en önemlisi Bolayır kasabasında kendisi tarafından yaptırılan cami, zâviye, imaret, kervansaray ve türbeden oluşan bir külliye inşasıdır. Bugün kendi türbesini de içeren söz konusu alandan geriye kalan iki yapı cami ve türbedir. Türbe yapısı, Türk kültürünün önemli mimari özelliklerini taşımaktadır. Selçuklu Yıldızı'na atfen türbe mimarisinde de görülen sekizgen tabanlı yapı detayları itibariyle Türk kültürünün önemli unsurlarını taşımaktadır.
Gazi Süleyman Paşa’nın atının da aynı yerde defnedilmesi eski bir Türk töresine karşılık gelir. Bununla birlikte lalasının kabrinin de aynı yerde olması Türk Devlet geleneğine uygun olarak tasarlandığını göstermektedir.
Gazi Süleyman Paşa, İzmit Sancak Beyliği sırasında inşa ettirdiği bir medreseye rağmen defin için Bolayır’ı tercih etmesinin ana nedeni, Türk topluluğunun bölgede yaşamasına kaynaklık etmesi ve bu bağlamda Türk Gazilerinin Bolayır’da kalmasının sağlanmasıdır. Bu Bolayır’a Türk kültürü açısından ayrı bir anlam kazandırmıştır. Öyle ki Bolayır, Vatan Şairi olarak bilinen ve Türk Milliyetçiliği fikrinin öncülerinden Namık Kemal'in görev yaptığı süre boyunca Türk kültüründeki anlamı sebebiyle cenazesinin buraya defnedilmesini vasiyet etmiştir ve cenazesi bu doğrultuda defnedilmiştir.
“Ecdâdımızın heybeti ma’rûf-u cihândır
Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır”
Vatan şairimiz, ilham kaynağımız Namık Kemal’i vefatının sene-i devriyesinde saygı ve rahmetle anıyoruz;
Türk kültürüne uygun olarak planlanan Tevfik Fikret tarafından tasarlanan mezar, Gazi Süleyman Paşa Türbesi zemininde sekiz köşeli sütunlar ile çevrilmiştir. Görüldüğü üzere, gerek kabirleri bulunan şahsiyetler, gerekse kabir alanlarının seçimleri ve kabirlerin tasarımları açısından Türk kültürünün ve dolayısıyla Türk milli şuurunun önemli parçaları olarak karşımıza çıkmaktadır."