Prof.Dr.Ruhi ERSOY
MHP Genel Başkan Başdanışmanı
25-26.Dönem Osmaniye Milletvekili
Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı
Kafkas İslam Ordusu Kumandanı Nuri [Killigil] Paşa'yı vefatının yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz.
2 Mart 1949 tarihinde İstanbul korkunç bir patlamayla sarsılır.
TBMM’de bazı milletvekilleri hükümete soru önergesi vererek, fabrikanın nasıl ve kimlerce havaya uçurulduğunun açıklanmasını ister. Ve 23 Mart’ta kapalı celsede Başbakan kürsüye gelerek açıklamalarda bulunur; ne anlattığıysa bu gün bile devlet sırrıdır!
Nuri Paşa’nın yanmış birkaç parça giysisi bulunur ancak. Ve bunlar bir tabuta konarak toprağa verilir. Resimde gördüğünüz minik tabutta yatan büyük, idealist ve gözükara paşadır.
Fabrika bir daha açılmamak üzere yanmış, kül olmuştur. Üretilen tabancalardan biri, Nuri Paşa’nın varislerince Harbiye Askeri Müzesi’ne teslim edilir; bu gün yolunuz düşerse silahı orada görebilirsiniz.
Unutulmuş bir kahraman: Nuri Killigil Paşa…
Uçak sanayinin ardından savunma sanayimizin temel taşı da un-ufak edilip toprağa gömülmüştür. Neden?
Türk savunma sanayisinin temellerini atan, unutulmuş bir kahraman: Nuri Killigil Paşa…
2 Mart 1949… İstanbul, öğleden sonra saat beşi on geçe art arda gelen üç büyük patlamayla sarsıldı. İki gün boyunca devam eden bu şiddetli patlamalarda, Sütlüce sahilindeki bir bina neredeyse tamamen havaya uçmuştu. Havaya uçan bu bina bir silah fabrikasıydı. Sahibi de Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarının en güçlü adamı, Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa’nın öz kardeşi Nuri Killigil idi. Atatürk’ün silah arkadaşı, Kafkas İslam Ordusu Komutanı, Bakü Fatihi Nuri Killigil Paşa…
Gözü kara bir subay, idealist bir memleket sevdalısı
Gözü kara bir subay, idealist bir memleket sevdalıyım. 1911-1912 yıllarında Atatürk ile birlikte Trablusgarp’ta İtalyan işgaline karşı savaştı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru, henüz 29 yaşındayken Kafkas İslam Ordusu Komutanı olarak, Ermenilerin ve Rusların işgalindeki Bakü’yü kurtardı. Bu zaferden sonra Azerbaycan Türkleri tarafından adına destanlar yazıldı, şarkılar bestelendi ve “Bakü Fatihi” olarak tanınmaya başladı. Fakat henüz bir buçuk ay sonra 0smanlı İmparatorluğu’nun Mondros Anlaşması’nı imzalayıp yenilgiyi kabul etmesi üzerine birliklerini Azerbaycan’dan çekmek zorunda kaldı.
Payitahta gelir gelmez tarafından tutuklandı
Ateşkes ile birlikte bütün komutanlar İstanbul’a çağrıldı. Payitahta gelir gelmez polisler tarafından tutuklandı ve Batum’a gönderilerek hapsedildi. 1919 yılında halkın da yardımıyla hapisten kaçtı. Erzurum’a giderek milli mücadeleye katıldı. Erzurum ve Kars’ta silah ve cephanelerin bakımı için bir atölye kurdu. Fakat bu sırada Mustafa Kemal Paşa’ya darbe yapacak dedikoduları çıktı, bölgeden uzaklaştırılırdı ve Almanya’ya gitmek zorunda kaldı. Killigil, Almanya’da yaşadığı süre zarfında da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile beraber çalışarak, özellikle ordunun hafif silah ve mühimmat tedariki yönünde çalışmalar yaptı. Yurda döndüğünde devlet kurulmuş ve emekliye sevk edilmişti.
1925 yılında Atatürk’ün imzasıyla Yarbay rütbesiyle emekliliği onaylandı. 1929’da devlet tarafından İstiklal Madalyası’na layık görüldü.
Siyasete girmedi, ticarete atılmayı düşündü
Artık asker değildi ve yeni bir iş yapması gerekiyordu. Siyasete girmedi, ticarete atılmayı düşündü. Gençliğinden beri silah üretmek en büyük hayaliydi. Teknik bilgisi olmamasına rağmen, içinde hep bir şeyler icat etme arzusu vardı.