ALLAH KİMSEYİ LAYIK OLMADIĞI MEVKİYE GETİRMESİN...
Yazıma; İmam Şafii'ye sorulan bir soru ile başlamak istiyorum: "Fitne zamanı hakkı tutanı nasıl anlarız? Dedi ki: Düşman okunu takip edin, o sizi Hak ehline götürür!"
Kırmaktan sevmeye zaman bulamadığınız insanların hakkını ödeyemeyeceksiniz. Çünkü çok ah aldınız, çok günaha girdiniz, kul hakkına el attınız, unutmayınız ki, her ahın bir acısı vardır... Burnunuzdan fitil fitil dökülecektir.
Derler ki: "Başkalarının acıları seni acıtmıyorsa, sen sen değilsin. Kırılmış kanatların sızısı yüreğine dokunmuyorsa, sen,sen değilsin. Başkalarının ihtiyaçları rahatını bozmuyorsa, sen senden bekleneni vermiyorsun, sen, sen değilsin..." Günümüzde bu tip insanlar hasbelkader bir yerlere gelenler davaya verdikleri zararın telefisi mümkün olmuyor...
Kolay affet ama sürekli affeden sen olma. Nasıl ki kin gütmek iyi değilse sürekli affeden olmak da iyi değildir. Sen her defasında geçmişin hatırına bazende sevginden affediyorsun ama onlar hep aptallığından sanıyor. Bazen sırt çevir ki herkes durması gerektiği yeri çok iyi bilsin.
Üç şey insanı şerefli insan yapar: 1-Kalpte eksik olmayan Allah korkusu... 2-Eğilip, büzülmeyen bir omurga... 3-Zamana ve mekana göre değişmeyen karakter... Yol beraber yürümek isteyenlerle yürünür.. Çünkü yalan söyleyenleri 9 köye muhtar yapıyorlar... Aslında bunlardan muhtar bile olmaz.
Düşmanıza dostluk gösteren sizin hiçbir şeyiniz olamaz... Mazlum ahı, kaldırılması en ağır yük, karşılanması en zor külfettir. Zalim dünyada nice masumun feryadı-iniltisi çınlar ve arşa çıkar. Hiçbir kötülük unutulmaz. Unutan, karakter ve ahlaki kaliteden bahsedemez.
Eleştirmek, her insanın hakkı, ama doğru söyleyerek, doğruya yönelterek “eleştirmek” hakkı… Gerçeği çarpıtarak; insanları yanlış yönlendirerek “eleştirmek” değil… İnsanın hakkında konuşarak, dedikodu yaparak, fitne üreterek eleştirilmez.
Sevgi olmadan kalpte huzur olmaz! Çünkü sevgi her şeyin başı, herşeyin mimarı, her şeyin huzuru, her şeyin bereketi, sağlığın ilacı, morel değerlerimizin mellhemidir... Ama bunlarda ne sevginin nede saygının kırıntısı kalmamış.
Kızıldereli Atasözü ile yazımıza devam edelim: "Köpek havlıyorsa, Eşek anırıyorsa, Öküz böğürüyorsa, Katır tepiniyora, Hepsi omuz omuza ortak haraket ediyorsa, YAĞMA ve TALAN yapmak amacıyla zemin hazırlıyorlar demektir..." Ne kadar doğru. Şuan bunu hep birlikte görüyoruz ve yaşıyoruz.
Sakın ha yalandan kim ölmüş demeyin... Ben size söyleyeyim... GÜVEN ölür, SEVGİ ölür, SAYGI ölür, DOSTLUK ölür... Çünkü; kula vefası olmayanın hakka vefası olmazmış...
Vefalı insanlar, Melek gibidir, görünmez ama gözetirler seni, duyulmaz ama bırakmaz seni, dokunmaz ama korur seni, haber dahi vermez ama DUA'da unutmaz seni. Sıkıntılı zamanında yetişir Hızır (A.S) gibi...
Hz. Ali diyor ki: "Adamlık, ahde vefa, verdiği sözü tutmaktır..." Çok doğru. Ama; gel gör ki, ortalık verdiği sözü tutmayanlarla dolu.. İki yüzlü, yalancı, söylediği sözleri inkar eden, dedi kodu yapmaktan zevk alanlardan değil yönetici kapıcı dahi olamaz!...
Dedikodudan, fitneden uzak, iki yüzlü olmayan, söylediği sözlerinin arkasında duran güzel insanlara! Sağlıklı, huzurlu, mutlu, yaşam dolu, sevgi dolu bir gün geçirmeniz dileğiyle. En güzel günler sizinle olsun. Hani derlerya; "Güzel gözünden yiğit sözünden belli olur." Mal kaybeden bir şey kaybetmemiştir. Onurunu kaybeden çok şey kaybetmiştir. Cesaretini kaybedenler her şeyini kayıp etmiştir...
Şeyh Edebali diyor ki: "Kibirliyle dost olma! Hâl bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez üzülürsün. Onun için diyorum ki: "Allah kimseyi layık olmadığı mevkiye getirmesin...
Sayın İzzet Ulvi Yönter'in şu anlam ifade eden sözleri ile yazımı bitiriyorum: “İftira, insana ve insanlığa karşı işlenmiş ağır suçtur. Mayası temiz, sütü lekesiz, vicdanı şüphesiz hiç kimse haksızlık yapmaz, çıkarı uğruna olmayan bir şeyi varmış gibi söylemez, göstermez. Müfteri acizdir, haindir, korkaktır, kahpedir, kalleştir, İblistir, elbet şerefsizdir.”
Zakir Tercan