Ozan ÖZDEMİR


Ağır Ol ! İngiliz Anahtarı

Ülkücünün "anahtarı" yoktur. Ülkücü, kapı kapı dolaşmaz. Ülkücü, milletin vicdanında kilitli duran inancı, iradeyi, asaleti açar.


Son zamanlarda siyaset sahnesinde bir figür var ki, eski sohbet meclislerinde ettiği lafların terazisini şaşırmış, siyaseten bir şey olamayışın hırsını, tertemiz ülküdaşlarımızdan ve
davamızdan çıkarmaya yeltenmiş:

Yavuz Ağıralioğlu ve onun etrafında şekillenen güdük bir
proje:
Anahtar Parti.

Evvela şunu soralım:
Sen kim, Ülkücü kim?

Ülkücülük, sokaktan geçerken alınan bir rozetle, iki hamasi nutukla, birkaç sahte gözyaşıyla giyilip çıkarılacak bir gömlek değildir. Ülkücülük, sadece bir fikir değil; bir ahlaktır, bir
duruştur, bir şuurdur. Bu şuurun bedelini darağaçlarında ödemiş bir neslin mirasıdır. 

Bu kutlu hareketin Lideri, bugün Türk milletinin sükûnet limanı olmuş Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli’ye kendi memleket topraklarında dil uzatmak, evvela siyasi haddi aşmak
değil, ahlaken tükenmişliğin de belgesidir.

Yavuz Ağıralioğlu, ülkücü hareket ile uzaktan yakından alakası olmayan, bulunduğu her kapıda "İngiliz anahtarı" vazifesi görmüş bir zâttır.

Bir insanın nerede durduğu değil, neye hizmet ettiği mühimdir. Anahtar Parti denilen ucube yapının kime hizmet ettiği, kimin kapısını açmak için kurulduğu milletin ferasetinden kaçmaz.

Ülkücünün "anahtarı" yoktur.

Ülkücü, kapı kapı dolaşmaz. Ülkücü, milletin vicdanında kilitli duran inancı, iradeyi, asaleti açar. 

Emperyalizmin taşeronu, küresel düzenin uşağı olan masalarda tutuşan mumlarla yol bulmaya çalışanlar
Ülkücü olamaz!

Sayın Dr.Devlet Bahçeli’ye had bildirmeye yeltenenlerin, önce Türk milliyetçiliği tarihinin en çetin dönemlerinde kimin ne duruş sergilediğine, kimin ocağına kilit vurulmasın diye gecesini gündüzüne kattığına, kimin Meclis'te "ya devlet başa, ya kuzgun leşe" dediğine bir bakmaları gerekir. 

Bugün hâlâ Ülkücü Hareket varsa, bu hareketin lideri dimdik ayaktaysa, bunun altında Devlet Bahçeli’nin sabırla, ferasetle ördüğü çelik irade vardır.

"Ülkücüyüm" demekle Ülkücü olunmaz. Ülkücülük bir yaşam tarzıdır, şehadet şuurudur, pazarlık kabul etmez bir vatan aşkıdır. 

Şimdi soruyorum: Davasına ihanet etmiş, hareketilet mukaddesatını kişisel ikbaline meze etmiş bir adam hangi yüzle Ülkücülükten dem vurabilir?

Milletin tertemiz ülkü değerlerini kendi sönük siyasi emellerine basamak etmeye kalkmak, en hafif tabiriyle fırsatçılıktır. Ama bu millet, fırsatçılara değil, fedakârlara kıymet verir. 

Devlet Bahçeli, yarım asırdır bu hareketin yükünü çeken, çilesini çeken bir liderdir. O’na laf etmek;
Ülkü Ocaklarında ömrünü tüketenlerin, yüreğini vatan için ortaya koyanların iradesine çamur
atmaktır. Bunu yapanın da, yaptıranın da alnı karadır.

Yavuz Bey'e son bir çift söz:
Sen, bu milletin evlatlarının ülkücü duruşunu temsil edemezsin.

Anahtarların, kapıları; kapıların, rantları; rantların, karakterleri satın aldığı bu düzende Ülkücülük, senin tahayyülünün ötesindedir. Senin gibi rüzgârın yönüne göre saf belirleyenlerin, Türk milliyetçiliği gibi kutlu bir mefkûreye sığınacak yeri yoktur.

Unutulmasın: Bu dava, liderini bilir.

Hareket, istikametini bilir.

Hainle hasbi olanı da tanır.

Ve Ülkücülük, ne pazarlanır ne de kiralanır.

YAZARLAR