Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI


Bir hafta sonu yazısı

Muhteşem tahlil… Her iki büyüğümüzü de rahmet ve minnetle anıyorum.Aziz Ruhları şad mekanları cennet olsun inşallah.


BİR HAFTA SONU YAZISI.…

“PERVANE OLAN KENDİNİ GİZLER Mİ HİÇ ALEVDEN,

SEN İSTEDİN ONDAN BU GÖNÜL 
ZORLA TUTUŞTU.”

 

 

Hüseyin Nihal ATSIZ Hocamız gibi yaradılışı güzel insanın dilide güzeldir. 

Işık olma yolunda ışık saçar etrafına. Kainatın sadece bir zerresi olduğuna idrak etmiş tevazu sahibi gönüller rahmete, nimetlere şükreder. Dava arkadaşlarına, gönüldaşlarına yol gösterirler.

Liseli gençlik yıllarımızdan beri çok sevdiğimiz Hüseyin Nihal ATSIZ Hocamızı sadece fikirleriyle tanıdık; oysa kalbi de şiir gibi yanar…

GERİ GELEN MEKTUP

“Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla 
tutuştu.”

RAHMETLİ H.NİHAL ATSIZ HOCA DER Kİ;
“İnsanlar mizah ve şaka yapabilirler. Fakat bazı konular vardır ki onlar asla şakaya gelmez. Orada ciddi olmak insanlık borcudur..

Herkesin içinde aleni bir biçimde, çekinmeksizin;
-Bayrakla alay edemezsin,
-Milli tarihle eğlenemezsin,
-Kuran-ı Kerim’i ve Şehitlik makamını ulu orta konuşamazsın! Mizah konusu   yapamazsın. 
-Aile namusunu hiçe sayamazsın.

Bunlar milli mukaddesattandır.
Milli mukaddesatı olmayan millet, millet değil hayvan sürüsüdür.!”

ATSIZ Hoca devam eder, der ki;

“Millet ve Vatan haini olmak için, mutlaka askeri sırları çalarak düşmana satmak icap etmez. Kendi milletinin düşmanlarına hayranlık beslemek, kültür ve mazisini inkar etmekte hainliktir.”

Atsız Hoca;
-Hayatı boyunca Türklüğün derdiyle dertlenmiş, 
-Ağır tasaların yükünü sırtlamaktan çekinmemiş, 
-Her türlü cefaya mertçe göğüs germiş, 
-Aziz Türk Milletinin geçmişinden aldığı güçle ülkü yolunda yürümekten hiç vazgeçmemiş bir mücadele ve fikir adamı şeklinde tarif etmek yanlış olmaz.

Onun eserlerinde kaynağını bütün Türk edebiyatının harmanlanmasından alan bir zenginlik vardır.  

Zira Atsız Bey; Orhun Kitabeleri, Dede Korkut Hikâyeleri ve Türk destanları başta olmak üzere tarihi ve kültürel mirasımızı edebî eserlerine ustaca nakşetmiştir.

Türk tarihi üzerine yapmış olduğu çalışmalar ve tarihçilik anlayışına sunduğu yeni yaklaşımlarla Türk tarih yazıcılığına oldukça önemli katkılarda bulunan Atsız Bey, diğer taraftan ise kaleme aldığı özgün edebi eserlerle Türk edebiyatına damga vurmuştur.

Atsız Hoca’nın eserleri  yayımlandıkları 
ilk günden bu yana edebiyatseverler tarafından büyük bir ilgiyle ve heyecanla tekrar tekrar okunmuş, birçok Türk milliyetçisinin fikir dünyasında derin izler bırakmış ve Atsız’dan sonra gelen edebiyatçılara da ilham kaynağı olmuştur

Hüseyin Nihal Atsız, mütevazı imkânlar içinde verdiği büyük mücadelesi, dirayeti ve şahsiyetiyle sembolleşmiş bir dava adamı olmanın yanı sıra tarihçi, dil bilimci, filolog ve edebiyatçı yönleriyle de yeri doldurulamaz bir Türk mütefekkiridir.

Nihal Atsız Hoca toplumda karşılık bulmuş... fakat siyaset maselef onu toplumdan uzak tutmuştur.

-Fuat KÖPRÜLÜ’ye asistan olmak herkesin harcı değildir.

Türk devletlerinin bir gün bağımsızlıklarını kazanacağına dair inancı her an yüreğinin tam ortasında taşıyan Atsız Bey'in manzum ve mensur eserlerini vücuda getiren, onlara kaynaklık edip hayat veren güç; TÜRK ÜLKÜSÜ olmuştur.

“Saraylarda süremem
Dağlarda sürdüğümü
Bin cihana değişmem
Şu öksüz Türklüğümü”

Hayatını Türk milletinin layık olduğu şerefli mevkiye ulaşması ülküsüne adamış büyük Türkçü, abide şahsiyet Nihal Atsız’ı rahmet ve minnetle anıyoruz. Nezd-i ilahi’de makamı âli olsun inşallah.

Şahsiyetimizin , kimliğimizin şekillenip köşelenmesinde etkili olan önemli bir zat-ı muhteremdi.

Rabb'im rahmet eyleye.

"Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş
 Anılmakla hangi ruh olmaz ki sarhoş"

“-Türkçülük Türk Milliyetçiliğidir. 
Ona düşmanlık ancak Türk Milletinin düşmanlarına yakışır bir davranıştır.”

"-Fahişeler vardır, namustan bahseder,
-Kanaatini ve kalemini satmışlar vardır, vicdandan dem vurur. 
-Vurguncular vardır, ağızlarından fazîlet sözü düşmez,
-Çifte pasaportlular vardır vatan diye haykırır,
-Palikaryalar vardır, kahramanlık iddia eder,
-Bazı iyi niyet sahipleri de bunların hepsine inanır,
-Gel de bu insanların arasında huzur içinde yaşa."

Romanları, hikayeleri, şiirleri ve ilmi yazıları, makaleleri ve dergiciliği ile ömrünü Türklüğe adamış bir ülkü adamı. Özü sözü bir, haysiyetli, aydın bir şahsiyet...

ATSIZ HOCA, M.AKİF İÇİN DER Kİ;

Mehmet Akif'in İslamcı olmasını kusur diye öne sürüyorlar. İslamcılık dünün en kuvvetli seciyesi ve en yüksek ülküsü idi. Bugünkü Türkçülük ne ise dünkü İslamcılık da o idi.

Esasen İslamcılık Osmanlı Türklerinin milli mefküresiydi. On dördüncü asırdan beri Türklerden başka hiçbir Müslüman millet, ne Araplar, ne Acemler, ne de Hintliler İslamcılık mefküresi gütmüş değillerdir.

Bir Osmanlı şairi olan Akif'te milli mefkure kemaline ermiş, fakat yeni bir milli mefkurenin doğuş zamanına rastladığı için geri ve aykırı görünmüştür.

Mazide yaşayanların fikir ve mefküreleri bize aykırı gelse bile onları zaman ve mekan şartları içinde mütalea ettiğimiz zaman haklarını teslim etmemek küçüklüğüne düşmemeliyiz.

Hüseyin Nihal ATSIZ
(Kızılelma, 1947, Sayı: 9)

Muhteşem tahlil…
Her iki büyüğümüzü de rahmet ve minnetle anıyorum.Aziz Ruhları şad mekanları cennet olsun inşallah.

İslamcılık…Müslüman Türk münevverinin Osmanlı Devletini “Hasta adamlıktan” çıkarıp  ayağa kaldırmak eski ihtişamlı günlerine götürmek için ortaya koydukları bir düşüncedir. Ama istenilen netice alınmamıştır.

-Balkanlarda Müslüman Arnavutlar,
-Orta Doğu’da Müslüman Araplar İngilizlerin kışkırtmaları ile isyan etmişlerdir. 
-Has duygularla ortaya konulan bu düşünce de sonuca ulaşamamış, başarı sağlayamamış, akim kalmıştır.

Cenab-ı Allah her iki değerimize 
rahmet eylesin. Mekanları cennet 
olsun inşallah.

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
 

6 Eylül 2025

Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK

YAZARLAR