Eskiden "izm"lerden çok söz edilirdi. Edebiyattaki klâsisizm, romantizm, realizm vb. akımlardan söz etmiyorum. İktisadi ve politik anlayışlardan sosyalizm, komünizm, kapitalizm, emperyalizm vesaireden söz ediyorum. SSCB yıkıldı ama komünizm ölmedi diyenleri bir kenara koyarsak geriye kapitalizm, sosyalizm ve emperyalizmin uşakları kalıyor... Bir devletin bir başka devlet ya da insan topluluğunun hak ve hukukunu, maddi varlıklarını ve manevi değerlerini gasp ederek sömürmesi, kendi emelleri doğrultusunda köle tipi itaatkâr ve yandaş toplum oluşturma anlayışı olan emperyalizm ve diğerleri için belki başka bilimsel tanımlar da vardır ama asıl meselemiz aşağılık "izm"leri arada bir hatırlayıp mücadele etmektir.. Emperyalizmin bu dünyadaki en aşağılık eylem olduğunu kimse inkâr edemez. Bu aşağılığı yapanlar da farkındadır zaten. Emperyalizmin ikizi kapitalizmdir... 18. yüzyılda Sanayi Devrimiyle başlamıştır emperyalizm de kapitalizm de... Emperyalizm yayılmacı, sömürgeci ekonomiler meydana gelmiştir. Kapitalizmin bir ileri aşamasıdır emperyalizm. Kapitalist sistemin kendi ülkesi dışına çıkarak başka ülkelere yayılması, diğer ülkelerin hammadde, işgücü, enerji, yer altı ve yerüstü kaynaklarını sömürmesidir. Bilindik tanımları biraz daha geliştirmek gerekir.
Merhum fikir adamı Cemil Meriç, Batı'nın iki ayrı çehresi vardır:
Birincisi; insanlığa âşık, hürriyetçi, adalete, terakkiye gönül vermiş, beşeriyetin refahı peşindedir.
İkincisi ise kıyıcı, çıkarlarından ve kazancından başka kaygısı olmayan bir zihniyete sahiptir. "Bir Facianın Eşiğinde, s.77" Ancak biz birinci yüzünü pek göremedik... Bundan sonraki yıllarda ise göreceğimizi de düşünmüyorum.
Hani bir de liberalizm var ya... Onu sanki arada bir unutuyorlar... Cemil Meriç "Hür Tilki" örneğiyle liberalizmi en anlaşılır biçimiyle tanımlıyor. "Kapitalizmin gerekçesi yahut kibar bir tâbirle, nazari temeli olan liberalizm, insanı bütün kutsiyetlerinden sıyırmış, iştihalarından başka kanun tanımayan bir yaratık hâline getirmiştir. "Homo Economicus", en az gayret ve emekle en çok kazanç sağlamaktan başka bir amaç gütmeyen akıl sahibi varlık... Bu dizginsiz canavar evvelâ kendi ülkesindeki insanlara çullanmış, sonra da kâinata kan kusturuyor. Hobbes'un "insan, insan için kurttur" sözü Allah'sız bir medeniyeti biricik şiarı. Liberalizmin hürriyeti, hür bir kümeste hür bir tilki hürriyetidir....
Louis Blanc, Yarış zevkini azgın bir iştaha hâline getiren kuvvetin her yolsuzluğuna alkış tutan, zengini kanmak bilmeyen arzularla kıvrandıran, yoksulu ölüme terk eden rekabet, burjuvazide para hırsını, tefeciliği, en kıyıcı materyalizmi geliştirecekti. Lİberalizmin benimsediği iktisat doktrinlerinin özü, dağıtımı düşünmeden mal üstüne mal yığmaktı. Devlet sanayie karışmayacaktı. Kalbi yoktu bu doktrinlerin; güçlüyü koruyor, zayıfı tesadüflerin kaprisine bırakıyorlardı" diye haykırır.

Siyasî liberalizm hâlâ sahnede ama onun da ne kadar yozlaştığı herkesçe bilinen bir hakikat.
Fikrî liberalizme gelince onun da biricik temsilcisi Avrupa değil, Doğu, Hind ve bilhassa İslamiyet.
Zavallı Redhouse! 19. asrın ikinci yarısında İngiliz kardeşlerinin bir Haçlı seferinden daha yobaz, daha dar kafalı, daha kindar birer mahluk olarak döndüğünü utanarak üzülerek itiraf etmek zorundadır.
Kısaca, liberalizmin anatomisini değil, otopsisini yapmak daha doğru olurdu." diyor merhum Cemil Meriç.
21. yüzyılın ilk çeyreği biterken liberal ekonominin, fikrî liberalizmin, siyasi liberalizmin otopsisi yapılıp gömüldükten sonra yepyeni bir fikir üretimi yapılamadı. Kişi hürriyete kavuşunca kendiliğinden düzen kurulur zanneden klasik liberaller, hürriyeti kendi başına bir amaç sayan ekonomiyle siyaseti birbirinden ayıran saf liberaller ile ferdiyetçi/ bireyci liberaller nerede? Tabii ki yok... Zaten olmamalı... "Şimdi bizim bildiğimiz liberaller" her yerde, her biçimde, her haltı işleyebilecek tıynet ve kabiliyettedir(!). Renkleri, kokuları, şekilleri, cinsleri ve türleri de yoktur onların.
Türk insanı askerî alanda yani savunma sanayiindeki gibi iktisadî, siyasî ve fikrî (eğitim, kültür, sanat, edebiyat, musiki, felsefe, sosyoloji, kısacası düşünce dünyasının bütün unsurları) vb. alanlarda silkelenip yepyeni bir dünya kurmalıdır.
Unutmayalım ki adını bizim koyduğumuz düşünceler ve ürünler bizimdir... "izm"ler içinde debelenip duran dünyanın bütün ifrazatından kurtulması için "Kızılelma" idealleriyle bütünleşmiş bir Türk Dünyası bütün İslam âleminin ve mazlum milletlerin umudu olmalıdır. 2053'te olmazsa mutlaka 2071'de yepyeni bir dünya, yepyeni bir evren kurulacaktır... Yalnızca Allah'ın hükümlerinin adalet çerçevesinde yürütecek bir dünya düzeni için gereklidir bu yepyeni dünya ve kâinat... Emperyalizmin, faşizmin, kapitalizmin ve insan haklarına aykırı bütün "izm"lerin fosilleştiğini görmek arzusuyla yanmadıkça olmaz....
31.07.2025
Amasya