Fikir mazisi zikzaklarla dolu, düşünce dünyaları gelgitlerin seline kapılmış, ruhları aidiyet yoksunu, zihinleri ideolojik ihanetin kodlarını taşıyan, kapı kapı dolaşıp kirli ellerden lütuf dilenen çeyrek münevverler(!) vitrine "büyük bir aydın" denerek konur. Bu Anadolu coğrafyasının değişmez yazgısıdır.
Büyük dava adamı, kahraman kişi, ulvi düşünür, mübarek şahsiyet, münevver zat, entellektüel kişilik, aydın insan, usta kalem denilen kimi zevata baktığımızda bu kişilerin allanıp pullanarak albenisi yüksek bir paket içerisinde milletimizin gönül dünyasına sunulduğunu görüyoruz. Hele ki bu ulu(!) şahsiyetler öldüklerinde bu saftirik pazarlama zirveye çıkar.
İdeolojik kırılmaların müdavimi olan, dününü inkar ederek hayata tutunan, geçmişine sövmeyi meziyet sayan, yirmili yaşlarda söylediği ile kırklı yaşlarda söylediği birbirini tutmayan bir şahsiyete nasıl inanabiliriz? Altmışlı yaşlarında da kırklı yaşlarında söylediklerini tekzip etmez mi? Biz bu tutarsızlığı sergileyene nasıl büyük adam diyeceğiz?
Her gittiği yerde bir önceki adresini kötüleyen, gittiği yerde bir değer arz eder mi? Yanılgının girdabına kapılıp dünyevi rüzgarla oradan oraya savrulanlar hangi alanda münevver olabilirler? Bunların aydınlığı nereden geliyor?
Yarı buçuk bilgileri renkli ciltlerle örtülen, fikri defoları makyajla gizlenen, yerli ve milli maskeleri yüzlerinden hiç düşmeyen, geniş kitlelere ulaşması için sponsoru hayli bol olan ve dev prodüksiyonlarla vitrine konan bu çeyrek aydınların(!) en büyük destekçisi ise trol hesaplar ve taraflı medyadır. Tabii ki bu medyanın tarafı Türk Milletinden yana değil Onları fonlayan gizli ellerden yanadır.
Milletimiz tarafından kabul görmüş görüşlerin arasına kendi saçma sapan düşüncelerini sinsice yerleştirenden, zihin dünyamıza zararlı fikirlerini enjekte etmeye çalışandan, üzerine biçilen kostümü tereddüt etmeden giyenden, kılık değiştirmede mahir olandan aydın falan olmaz. Olsa olsa kalemiyle Türk Milleti'ni zehirleyen mankurt bir tetikçi olur.
Ülkemizde gerçek aydınlara bazı ekranlarda uygulanan sansür ve son dönemlerdeki abide şahsiyet kısırlığından dolayı bilhassa gençlerimiz maskeli sahte aydıncıklara kanabiliyor. Ekranlarda yer işgal eden ve süslü zararlı fikirlerin kaynağı olan bu çeyrek münevverlerden(!) uzak duralım.
Özellikle ölünce sırma saçlı olan kellerin bir gün takkelerinin düşeceği ve kellerinin görüneceği günler tarihin seyri içerisinde gelecektir. Esen kalın...