AKIL PENCEREMDEN
Dr. Oğuz POYRAZOĞLU
GÜNAYDIN TÜRKİYE: Birlikte yaşamak sadece mecburiyet mi, yoksa bir umut mu?
“Hangi Görüş Haklı?” Programı Üzerinden Toplumsal Barışa Dair Düşünceler
Kadim bir dostun moderatörlüğündeki, kıymetli bir yayın
Kadim dostum Ayhan Çetinkaya’nın moderatörlüğünde TV Kayseri, Elif TV ve Radyo Plus üzerinden canlı yayınlanan “Hangi Görüş Haklı? Kim Haklı, Kim Haksız?” programı, sadece bir televizyon tartışmasından ibaret değil. Aynı zamanda bugünün ve yarının Türkiye’si adına derin bir toplumsal yüzleşme ve ortak akıl çağrısıdır.
Bugünkü programın değerli konukları Kemal Nakipoğlu, Prof. Dr. Mustafa Ünal ve İsmail Ruhlukürkçü; “müştereklerimiz, paylaştıklarımız, paylaşamadıklarımız, birlikte yaşamak: ihtiyaç mı, zaruret mi, mecburiyet mi?” gibi hayati soruları gündeme taşıyacaklar.
Bu sorular, geçmişin de bugünün de geleceğin de temelidir. Çünkü bir toplumun varlığı sadece haklıların çokluğuyla değil; birlikte yaşam iradesinin gücüyle sürdürülebilir.
“Mesele Kimin Haklı Olduğu Değil, Kiminle Birlikte Var Olabileceğimizdir.”
Türkiye, tarih boyunca birçok görüşün, inancın, kültürün ve kimliğin iç içe yaşadığı bir memleket oldu. Fakat bu birliktelik, zaman zaman kırılganlaşan müşterekler ve yitirilen paylaşma ahlakı sebebiyle çatışmaya evrildi. Bugün geldiğimiz noktada, temel sorumuz şudur:
“Birlikte yaşamak, sadece mecbur kaldığımız bir düzen mi, yoksa birlikte kurmayı arzuladığımız bir gelecek mi?”
Siyaset kurumunun, sivil toplumun, medyanın ve bireyin artık bu soruya içtenlikle cevap verme zamanı gelmiştir. Refah, huzur ve mutluluk gibi kavramlar, sadece bireysel başarıyla değil, ortak hayatın adaletle oluşturulmasıyla mümkündür.
“Paylaşabildiklerimizle Güçlenir, Paylaşamadıklarımızla Zayıflarız.”
Programın ana temalarından biri olan “müştereklerimiz” konusu, aslında Türkiye’nin en büyük sermayesidir. Ne kadar farklı olursak olalım, aynı toprağın suyunu içen, aynı geleceğin ekmeğini bölüşmek zorunda olan bir toplumuz.
Eğer ortak bir gelecek inşa edeceksek, bunu sadece “benim doğrum” üzerinden değil, hepimizin hakları ve sorumlulukları üzerinden yapmak zorundayız.
Aksi takdirde farklılıklarımızdan çatışma doğar ve bu çatışma sadece siyasal alanla sınırlı kalmaz; mahalleye, okula, aileye kadar sirayet eder.
“Günaydın Türkiye: Sadece Bir Selam Değil, Bir Umut Bildirisidir.”
Bu nedenle bu program vesilesiyle şöyle bir cümle kurmak istiyoruz:
Günaydın Türkiye!
Bu günaydın, sadece yeni bir güne değil; yeni bir toplumsal anlayışa uyanış olsun.
Bu yazı, bu akşam yayınlanacak olan “Hangi Görüş Haklı?” programından önce kaleme alındı. Belki bir izleyici için bir düşünce çağrısı, belki bir siyasetçi için bir yüzleşme vesilesi olur. Belki de program yapımcıları için içeriklerini daha da derinleştirecek bir ilham olur.
“Sonuç Yerine: Bugün Başlayabiliriz.”
Toplumsal barış, sadece bir hedef değil, her gün yeniden kurulması gereken bir süreçtir. Bugün saat 21.00’de başlayacak bu programı bir tartışma olarak değil, bir başlangıç olarak görmek dileğiyle:
“Birlikte yaşamak, sadece bir zaruret değil; aynı zamanda geleceği birlikte kurmanın en onurlu yoludur.”
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Kutlu Olsun
Bugün, alın terinin, emeğin, üretimin ve toplumsal adaletin günü...
İşçimizin, emekçimizin, kamu görevlisinin, eğitimcimizin ve üretime katkı sunan tüm yurttaşlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü içtenlikle kutluyoruz.
Toplumsal refah ve huzur, ancak emekle yoğrulmuş bir dayanışma kültürüyle mümkündür.
Güzel günleri birlikte kurmak dileğiyle…