Selçuk DÜZGÜN / DÜZGÜN'CE


Hangi Kürt?

Herkes son bir kez bu milletin sabrını ve bu devletin merhametini gördü. Bu sabır ve merhamet inanın son bin yılın en acı kızılcık şerbeti içmesidir.


Biraz uzun olacak ama ahvalimiz derin…

Hangi Kürt?

Osmanlı Devletinin parçalanma sürecinin son noktası olan 1920`li yıllarda İngiltere tarafından haritası çizilen Orta Doğu devletlerin de bugün kan ve gözyaşı durmamaktadır.

Orta Doğu dediğimiz yer, Güney batı Asya'da, tarihsel ve kültürel yakınlığı olan ülkelerin oluşturduğu bir bölgedir. 

Arap ülkeleriyle Arap olmayan üç ülkenin (Türkiye, İran ve İsrail) oluşturduğu alandır.

Bu tanıma göre Orta Doğu ülkeleri Azerbaycan, Türkiye, Suriye, Irak, Ürdün, İsrail, Lübnan, İran, Suudi Arabistan, BAE (Birleşik Arap Emirlikleri), Umman, Kuveyt, Bahreyn, Yemen gibi ülkelerdir.

Peki, nedir bu ülkelerin bulunduğu coğrafyanın önemi?

·Dünyanın kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin ise yüzde 34'ü Ortadoğu'dadır.
· Petrol tüketimi 2003'te günde 66 milyon varilken, 2020'de 119 milyon varil olacağı öngörülmektedir.
· Ortadoğu dünya petrol rezervlerinin yüzde 65,4 üne sahiptir. Bu rezerv 1.047 milyar varildir. Mısır, Cezayir, Libya ve Tunus rezervleri de eklenince toplam, rezerv dünya rezervlerinin yüzde 69,6 sına ulaşmaktadır.
· Ortadoğu'nun potansiyel rezervleri ise 252,5 milyar varildir.
· 2002 Yılında Ortadoğu küresel petrol ihtiyacının yüzde 41,4 ünü karşılamıştır.
· Geleceğin küresel petrol ihtiyacını karşılayabilecek ve bu maksatla üretimi artırabilecek bölge Ortadoğu'dur.
· Kuzey Amerika'nın 2025'e dek Ortadoğu'dan alacağı petrol yüzde 85 artacak, bunun büyük bir kısmı ABD'de tüketilecektir.
· 2025'e kadar Avrupa'nın Ortadoğu'dan petrol alımı yüzde 57, Japonya'nın yüzde 50, Pasifik'teki gelişmekte olan ülkelerin yüzde 100 ve Çin'in ise yüzde 500 artacağı öngörülmektedir.

İşte bu rakamlar dünya jandarması ABD'nin gelecekte gücünü koruması için büyük tehlikedir.

Bu yüzden yaklaşık 100 yıldır bu coğrafyalarda BOP yani Büyük Ortadoğu Projesi adı altında bir oyun oynanmaktadır.

Ve bu oyun kanlı terör örgütleri ile sayneye konmaktadır.

Terör örgütlerini çeşitli sebep ve sonuçlar ile sıralayabiliriz ama hemen hemen hepsinin bu projede lejyoner görevi yaptığı nettir.

Yani para karşılığı herşeye kurşun sıkan bir yapı bunlar.

Ve bu oyunu sürekli bozan bir ülke var oda; Türkiye.

1919`da başladığı seferini 1923`de Türkiye Cumhuriyetini kurarak tamamlayan ve o dönemin BOP hayallerini suya düşüren Mustafa Kemal`in ülkesi Türkiye`si halen BOP`un en önemli merkezlerinden biridir.

ABD'nin petrolleri kontrol altına alabilmek için Ortadoğuda bulunan bütün devletlerin parçalanması yolunda faaliyetlerine devam etmektedir.
Bu faaliyetlerinin birçoğunu Arap ülkelerinde başarmıştır.

Proje tamamlandığında Ortadoğuda bulunan 22 ülkeyi parçalayıp 220 eyalet haline getirilmesi hedeflenmektedir.

Diyeceksiniz ki, Arap ülkelerinde ve diğer devletlerde petrol rezervleri var ve ABD kendi güvenliği için onları kontrol altına almak istiyorsa Türkiye`de petrol yok neden Türkiye`yi de bu projeye dâhil ediyor.

Arap ülkelerinin petrol rezervlerini kontrol altına almak ABD için yeterli değildir.

Zira 2050`li yılarda bitme noktasına gelmesi beklenilen petrolün yerini hidrojen yakıtı alacak. 
Hidrojen yakıtının ucuz yolla üretilebildiği tek maden ise BOR'dur.

Dünya bor rezervlerine bakıldığında bor yataklarının %76'ı ülkemizde bulunuyor ve bu bizi BOP'un tam hedefine yerleştiriyor.

Türkiye`nin BOP hedefinde mağlup olması içinde yapılan plan; Kars'tan Diyarbakır'a kadar olan bölümde ` Kürdistan` denilen bir devlet kurdurulmasıdır.

Maalesef tüm bu planlar yavaş yavaş tutmaktadır ve adına `Çözüm` denen tutarsızca yapılan bazı planlamalar ile de güçlenmektedirler.

Yine maalesef çekirdek kadrosunu ASALA Terör örgütlerinden oluşturan bir hain çete, devletin basiretsizliği de üzerine eklenince "KÜRT HAREKETİ" şeklini almış ve günümüze gelmiştir.

Kim ne derse desin orada bir KÜRT hareketi ve devlet kurmaya inanmış bir toplulukta var.

Artık kendimizi `PKK Ermeni örgütüdür` diye kandırmamızın anlamı yoktur.

Tüm bunlara rağmen PKK`nın hedeflerini kabul etmeyen çok büyükte bir KÜRT kitlesi de vardı bu ülkede.

İşte Devlet Bahçeli’nin başlattığı son süreçte bu kitle ile terör örgütünün net ayrılmasını sağlamaktı.

Nitekim bu oldu.

Yaşadığımız şu acı günlerin durmasını isteyen bu sefer en üst perdeden milliyetçiliğin merkeziydi.

Bu durumda asıl görev artık 1000 yıllık kardeşliğin hakikati o Kürtlere düşmekteydi ve o Kürtler bu isteğe karşılık verdi.

Karşılığa Pkk'nın dağ kadrosunun direnecek gücü yoktu ve kendini fesih kararınıda işte bence bu yüzden aldı.

Pkk'ya bu kararlılığı gösterenlerler ya BOP`un Kürtleri olarak tarihe bu coğrafyada akan kandan sorumlu olarak geçeceklerdi, ya da Anadolu`nun 1000 yıllık mayasına sahip çıkacaklardı. Nitekim ikincisine imza attılar.

İşte bu açıdan olaylara baktığımızda bölgemizde büyük planı yeniden bozabilecek bir duruma geldik.

Bundan sonraki süreç  DEM-PKK ikilisinin kendi içerilerindeki güç çatışmasını ülkemiz yönüne çevirmesinden ve ülkemiz dışındaki yapılarını değiştirmelerinden geçiyor.

Herkes son bir kez bu milletin sabrını ve bu devletin merhametini gördü.

Bu sabır ve merhamet inanın son bin yılın en acı kızılcık şerbeti içmesidir.

Bu ülkenin Kürtleri ile terör örgütleri yollarını ayırmıştır.

Ben son sürece böyle bakarım.

Ayırmayanların akibetini ise ayıran Kürtler tayin edecektir.

Ben bireysel olarak pkk ve uzantılarına asla kalben bakmayacağım.

Olaya şu anlık Peygamberimizin Vahşi'ye yaklaşımı gibi yaklaşıyorum.

Ama unutmayın, biz peygamber değiliz ve boynumuza namus gibi asılı şehitlerin ahı varken süreci kolay kolay atlatamayız.

Bu söylediklerimin altına imza atan Kürt kardeşlerime sevgi ve saygılarımla.

Ne mutlu bu ülkeye sahip çıkanlara.

Ve unutmayın!
Bu coğrafyada bu zenginlikler ve cahilikler varken terör bitmez, sadece kabuk değiştirir.

Ama coğrafyanın sahibi her kabuğu mutlaka kırar.

Selçuk Düzgün

YAZARLAR