Mehmet Ali GÜNAYDIN / KÖKBÖRÜ


İki Vladimir Bir Savaş

VVladimirler kavga etse de Hakanlar kavganın parçası olmamalıdır. Davidler dövüşse de Davutlar kesinlikle bundan uzak durmalıdır


Tarih, kardeş kavgalarına, aynı milletin mensuplarının çatışmasına, akraba toplulukların savaşına çokça şahitlik etmiştir. Bunun bir örneğini de son dönemde Ukrayna sahasında görmekteyiz. Bu alanda iki Vladimir kanlı bir savaşa tutuşmuş vaziyette. Bu iki şahsiyetten biri Vladimir Putin diğeri de Volodimir Zelensky.

Dil, kültür ve köken bakımından aynı geçmişe sahip olmaları, geçmişte birbirlerinin yönettiği devletlerin bayrağı altında uzun süre yaşamış olmaları veya aynı din ve mezhepe mensup olmaları bu kavganın önüne geçememiş durumda.

Slav kökenli olan Ruslar ve Ukraynalılar arasında tarihi süreç içerisinde çok derin olmasa da bir kültürel farklılaşmanın olduğu muhakkak. Bazı alanlarda fikirsel ayrışmaların yaşandığı gizlenemez bir gerçek. Ukraynalılar zamanla batı kültürüne yakın bir noktaya evrilirken Rusların doğu toplumlarına has özelliklerini korudukları ortada.

Ama ne kadar da kültürel bir başkalaşım yaşasalar da aralarında çok keskin bir ayrışmanın olmadığı bu iki halk bugün birbirini boğazlıyor. Dilleri benzer, kültürleri benzer, dinleri benzer, tarihleri benzer iki topluluk düşmanca birbirini katlediyor.

Bu savaşın nedenlerini mevcut konjonktür içerisinde Rusların emperyal kafası ve Ukraynalıların kardeşlerine sırtını dönmeleri gibi çok çeşitli şekilde açıklayabiliriz ama geriye dönüp baktığımızda geçmişten günümüze kader birliği içerisinde olan iki toplumun bugün bu hale gelmesini göz ardı edemeyiz. Asıl dikkat kesilmesi gereken nokta bence budur.

"Rusya bunu yaptı, Vladimir şunu dedi, Ukrayna şunu yaptı, Volodimir bunu dedi"nin ötesine geçip aynı safta olması gerekenlerin farklı siperlerde birbirlerine nasıl da ateş ettiğini sorgulamalıyız. Ve " bu noktaya nasıl gelindi?", "bu savaşın kazananı kim?", "bu savaş kime yarıyor?" sorularını kendimize sormamız gerekiyor.

Bu sorulara cevap ararken elbette ki dönüp kendi coğrafyamıza bakmalıyız. Birincisi bizim tarihimizde de ne yazık ki farklı Türk devletlerinin ve çeşitli Türk topluluklarının biribirleriyle savaşı mevcut. Bu aşamada Türk Devletleri Teşkilatı aracılığıyla Türk devletleri arasındaki yakınlaşma, dayanışma çok çok kıymetli. Bu birlikteliğin gelişerek yoluna devam etmesi bu çağda Türk Milleti için hayati bir öneme sahip.

Bir diğer bakmamız gereken nokta ise iç cephemizin sağlamlaştırılması ile bölgemizdeki ve dünyadaki dost ülke ve topluluklarla olan güçlü bağımızın sürmesi. Emperyal odakların dostlarımızla, kardeşlerimizle, akrabalarımızla bizi karşı karşıya getirme isteklerinde tarihi seyir içerisinde asla azalma olmaz, bu kirli senaryolarını her zaman tedavülde tutarlar.

O yüzdendir ki Vladimirler kavga etse de Hakanlar kavganın parçası olmamalıdır. Davidler dövüşse de Davutlar kesinlikle bundan uzak durmalıdır. Evalar birbirini boğazlasa da Havvalar katiyyen bunu yapmamalıdır. Gabrieller birbirine saldırsa da Cebrailler hiçbir surette bu yola girmemelidir. Yani demem o ki adaş düşmanlar bizim içimizden asla ve asla çıkmamalıdır.

Kültür dairemiz içerisinde yer alan, şanlı tarihimizin bir parçası olan, gönül coğrafyamızın  kadim üyesi olan, kutlu sancağımızı çeşitli coğrafyalarda gururla dalgalandıran, Türk'ün liderlik ettiği orduların neferi olmaktan geri durmayan dostlarımızla, kardeşlerimizle kenetlendiğimiz bir çağ olur İnşallah...

YAZARLAR