İLK MECLİS;
-TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN
KURUCU İRADESÎDİR…
-İMAN VE İNSAF SAHİBİ HERKES ONA HÜRMETLE MÜKELLEFTİR.
-KURUCU DÜŞMANLIĞINA İZİN VERİLMEMELİ.

Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin esaret ve teslim belgesiydi.
Sömürgeciler masa başında tuzak kurmuşlar, maalesef bu antlaşmaya imza koyanlar da zelil tuzağa düşmüşlerdi.
Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaş’ından çıktığından bir milyon kilometre karelik toprağını kaybetmişti.
Üstelik yalnızca toprak değil bağımsızlık da elden çıkmıştı.
Meclis-i Mebusan’dan iltihak eden mebuslarla ve daha önce Mustafa Kemal Paşa’nın genelgesi gereğince yapılan seçimlerle belirlenmiş mebuslar Ankara’da toplandı.
-Kuran-ı Kerim tilavetleriyle,
-Kesilen kurbanlarla,
-Dudaklardan dökülen aminlerle, -Yürklerden kopan dileklerle,
İlk Meclis tarih sahnesindeki sağlam yerini aldı ve 23 Nisan 1920 Cuma günü inşaatı devam eden Ulus’taki binada milli irdenin teşekkülüyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atıldı.
TBMM Cuma namazı sonrası dualarla açıldığı bilinmektedir. Dil-Tarih’deki hocalarımızdan daha genç yaşta bilirdik ki bu manevi istek M.Kemal Paşa’dan gelmiştir.
İlk Meclis;
-Ordular kurup ordular yönetmiş, -Zaferden zafere koşarak,
-Vatanın bağrından düşmanı söküp atmıştır.
23 Nisan 1920 tarihi…
Elbette ki üç yıl sonra varlığını ve bağımsızlığını bütün dünyaya ilan edecek olan Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi ve hukuki alt yapısının hazırlandığı bir döneminin başlangıcıdır.
İlk Meclis, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu iradesidir.
Vatanın bağımsızlığı ve milletin bekası için yüreğini ortaya koymuştur.
Büyük Millet Meclisi’nin açılması, aziz milletimizin bağımsızlığına yönelmiş olan ve sabırları zorlayan dayatma ve gelişmeler karşısında, neleri göze alıp, nasıl başarabileceğinin de emsalsiz örneğini teşkil etmiştir.
TBMM:
-Türk milletinin irade ve egemenliğinin temsil kurumudur.
-Milli hassasiyetlerin, milli gayelerin, milli birlik ve kardeşliğin ana karargâhı burasıdır.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin önünde ve üstünde bir güç yoktur.
Milletimiz, bağrından yetişen yeni nesillerle varlığını sürdürecek, devletimiz genç kuşaklarla geleceğe umutla bakmaya devam edecektir.
Yeni nesil Oğuz balalarını okullarda, ocaklarda ve evlerimizde “şuurlu”
TÜRK MİLLİYETÇİSİ fikri doğrultısunda yetiştirmek için devletimizin banisi Gazi M.Kemal ATATÜRK’ün tarihi sözünü hatırlatırız:
“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istikbâline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.”
10 asırdır Malazgit’ten beri kaybetmediğimiz heyacanımızı ve Anadolu'da var olma gücümüzü ilelebet sürdürmek için tarih okumak çok önemlidir.
-Türk çocukları ülkemizin geleceğidir. -Hep beraber vatanını ve milletini seven, üstün vasıflı, hedefleri olan Türk balaları yetiştirmeliyiz.
-Onların üzerinde “KAŞIKÇI ELMASI” sarrafının titizliği ile çalışmalıyız.
-İmanlı, bayrak, vatan ve millet sevgisiyle bezenmiş,
-Taassuptan uzaklaşmış, tahriklere yüzünü dönmüş,
-Küçüğünü büyüğünü bilen, milli seciyesiyle gururlanan,
-Hadiselerin akışına milli ve yerli bakabilen Türk Çocukları;
İRFAN SANCAĞIMIZ, İSTİKLAL ZIRHIMIZDIR.
Bu toprakları vatan yapan ecdadımızdan devraldığımız emanetin, omuzlarımıza yüklediği görev elbette ağırdır.
Ancak bu kutlu vazifeyi yerine getirmek için ihtiyacımız olan cesaret ve ilham ise tarih sayfalarında fazlasıyla mevcuttur.
TBMM’nin Başkanı Atatürk’ü hem iç hem dış düşmanlar sevmez.!
Çünkü dış düşmanların hayali olan Sevr paçavrasını yırtıp, çöplüğe atmıştır ve onların maşaları olan Yunan ordularını hezimete uğratmıştır.
Şehit kanlarıyla sulanmış mübarek Anadolu topraklarında Türk düşmanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin KURUCU DÜŞMANLIĞINA İZİN VERİLMEMELİ.
Geçmişe sövmenin, töremizi, gelenek ve göreneklerimizi silip atmanın geçer akçe sayıldığı tahrik ve tahrip yüklü hazin dönemlere şahit olduk.
Bizi tarihimizden koparmak istediler, çünkü tekerrür etmesinden korkuyorlardı.
Bizi ecdadımıza hasım etmek istediler, çünkü Türk milletinin sinesinden yeni kahramanların çıkmasından ödleri patlıyordu.
Yakın Tarihe ilgi duyan bir tarih öğretmeni olarak deriz ki;
Atatürk'ü sevmeyenler kimlerdir?
1. Onun mağlup ettiği İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan’dır.
2. Sözde Türkiye Ermenistanı, Pontus Cumhuriyeti ve Türkiye Kürdistanı hülyasına kapılanların torunlarıdır.
3. Kisvesi ne olursa olsun “Cumhuriyet” tercihinden rahatsız olanlardır…
İstiklal Harbi, milletimizin var olma mücadelesi… Cumhuriyetin ilanı ise yeniden dirilişin simgesi olmuştur.
Cenab-ı Allah vatanını seven aşıkları sever.
Bu yüzden sadece mazlumun değil aşığın bedduasından sakınınız.!
Nasıl bir fıtrattır bizimkisi bilmem ki...
Vatana/bayrağa kem göz değince, kem söz söylenince:
-Göz doluyor,
-Yumruk sıkılıyor,
-Kılıç kınında kıpırdıyor,
-Bu asil kan damarlarda ayrı bir deli akıyor.
Mustafa Kemal Paşa ve dava/silah
arkadaşları;
-Anadolu’da birlik ve beraberlik gayretlerini baltalamaya çalışan
ayrılıkçı ve isyancılarla;
-İngiliz Muhipler Cemiyeti,
-Wilson Prensipleri Cemiyeti,
-Kürt Teali Cemiyeti gibi zararlı kuruluşların temsilcileriyle asla
pazarlığa oturmamış, onlarla iş
birliğine gitmemiştir.
M.Akif ERSOY… “İstiklal Savaşının kazanılacağına neden bu kadar inandığını” soran arkadaşına;
“-Başımızdaki adamı kim görse inanırdı.” diye karşılık vermişti.
M.Akif…Atatürk’e inançla bağlıydı. Nitekim Türk İstiklal Savaşı, onun inandığı gibi, M.Kemal Paşa’nın “liderliğinde” kazanıldı.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK;
-Milletimizin ortak değeridir, -Devletimizin banisidir/kurucusudur.
-Milli Mücadele’nin önderidir,
-İlk Meclis Başkanımızdır,
-İlk Cumhurbaşkanımızdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tahammülsüzlük, Türkiye Cumhuriyeti’ne tahammülsüzlüktür.
Bugün varsak, bugün hayattaysak, bunun şeref payesi Türk tarih silsilesinde müstesna bir yeri olan Aziz Atatürk’ündür.
İdeolojik doğmalarla, ilkel bir taassupla, keskin önyargılarla Atatürk düşmanlığı yapmak, millete değil hıyanete hizmettir.
Herkes bilsin ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk Aziz Türk Milletinin/Ülkücü Hareketin kırmızı çizgisidir.
İlk Cumhurbaşkanımız ve Milli Mücadelenin yol başçısıdır.
İMAN VE İNSAF SAHİBİ HERKES ONA HÜRMETLE MÜKELLEFTİR.
“ÜSLUP" ne kadar önemli…
Zehiri bala, balı zehire de dönüştürebiliyor bir anda.
Hayranım saygıyı elden bırakmadan, sözü incitmeden, kelimelerini seçerek konuşabilen insanlara.
Mesnevi’de Hz.Pir der ki;
“Kişi kim olduğunu bilmek isterse, kimleri sevdiğine baksın.”
Çünkü aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşır.
İnsanın kıymetini dili belirler ve insan onunla mutluluğa erer.
Ülkücü Türk Gençliği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük eserini her zaman yaşatacak, nesilden nesile taşıyacaktır.
Siz bakmayın Solun sahte ATATÜRKCÜLÜK naralarına!
Azılı Atatürk düşmanıdır onlar!
Çünkü Gazi Paşa onların ABD mandacılık hayallerini yıkan KAHRAMANDIR…Vesselam!
DEVLET BEY…Cumhuriyetimizin banisi için ne de güzel der;
“Selanik’teki pembe boyalı evin ikinci katındaki ocaklı odada doğan, 57 yıllık bir hayata devasa bir tarihi sığdırıp İstanbul Dolmabahçe’de rahmeti rahmana kavuşan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Türk nesilleri her daim saygıyla hatırlayacaktır.”
Yine Devlet Bey’in dediği gibi;
"Herkes bilsin ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizim ve milletimizin kırmızı çizgisidir"
ATATÜRK VE İSTİKLÂL HARBİ DÜŞMANLIĞI YAPMAK;
-HAÇLI ZİHNİYETİNE HİZMET ETMEKTİR.
Her daim “Ben her şeyden önce bir Türk Milliyetçisiyim. Böyle doğdum, böyle öleceğim” diyen Atatürk Atayurt Türkistan’a her zaman ilgi duymuştur.
"En büyük hayalim;
Ankara'da basılan bir gazetenin, Türkiye'den Uygurlara kadar tüm Türkler tarafından okunup anlaşılmasıdır.''
Bu hayal her Ülkücünün de hayalidir.
... Ve o ruh “Türk Devlet Geleneğine” bağlı Türk Milliyetçisi olarak “ÜLKÜCÜ” kimliğiyle halâ yaşamaktadır Allah’a çok şükür.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü
okumak ve anlamak Türk gençliğini Türk Dünyasında ve Uluslararası masalarda başarılı yapacaktır.
Devletimizin banisi Atatürk’ü;
-Ne “DİNSİZ” gösterme amacı taşıyan paylaşımlar,
-Ne de “DİNİ BÜTÜN” gösterme gayretleri aslında manasız.
Atatürk bir devlet adamı ve asker olarak bu ülkeye verdiği hizmetler tartışılmalı ki zaten o konuda da kimsenin diyecek sözü olamaz diye düşünüyorum.
Sultan Abdülhamit Han konusuna da Milliyetçi-Ülkücü yaklaşımım;
-Ne "hiç toprak kaybetmedi" ifratına düşeriz,
-Ne de Ermeni'nin lafı olan "Kızıl Sultan” iftirasını ederiz.
Memleketin bekâsı için çile çekmiş her Türk'e olduğu gibi ona da (Atsız Hoca’nın ifadesiyle "Gök Sultan"a) sadece dua ederiz.
Dualı ve şühedalı bu kutlu Anadolu topraklarına ihanet edenlerin, ecdata dil uzatanların sonu ne acı ve ne rezilcedir!
Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları, zararlı cemiyetlerle anayasal ve kültürel haklar gibi tartışmalara girmemiş, bölücü ve ayrılıkçı unsurlara asla taviz vermemiştir.
Allah onlardan razı olsun.
Onun kurduğu CHP’nin bugünkü siyasi kadrosu içinde KOÇGİRİ İsyanı’na kalkışanların; İngiliz ve Fransızlarla, hatta Yunan askerleriyle birlikte Kuvay-ı milliye’ye karşı çarpışan ayrılıkçı ve bölücülerin bugünkü temsilcileri vardır..
Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde hayat ve vücut bulmamızı sağlayan kahraman nesilleri, bu kutlu Meclis'i emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, ilk Meclis’in muhterem üyelerini, rahmetle anıyorum…
Meram Bağları’ndan;
SEVGİ ve MUHABBETLE
23 Nisan 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK