Tarihte imparator, kralların dahi kendisine bağlı olduğu, çok geniş topraklara ve halka hükmeden, en yüksek rütbedeki hükümdardır. Kelime, Lâtince'deki "imperator" (askeri komutan) kelimesinden gelir ve bu, Roma İmparatorluğu'nda başlayan bir unvan haline gelmiştir.
Bizim tarihimizde "Osmanlı İmparatorluğu" biçiminde ifade Osmanlı Devleti tarafından kullanılmamış ve Batılılar "Ottoman Empire" demişlerdir... Biz ise "Devlet-i Âli" dedik. Fakat Batıdan mülhem Osmanlı İmparatorluğu demeyi ağız alışkanlığı hâline getirmişiz.
"Empire" emperyalist bir anlayışı yansıtır. Osmanlı Türk Devleti eğer emperyalist olsaydı 1453'ten başlayarak İstanbul'da, Balkanlarda ve bütün hükümranlık alanlarında Türk'ten başka millet, Türkçe'den başka dil, İslam'dan başka din olmamalıydı ama öyle olmadı.
Türklerin hükümranlığı altında olanlar 20. yüzyılın başında emperyalist güçlerin katkısıyla güya bizden ayrılıp egemenliklerine kavuştular (!).
Bizi Türkler geri bıraktı diyenler 500 yıl hiçbir gayri Müslim milletle karşı karşıya gelmeden barış ve huzur içinde yaşadıklarını unuttular ama Türkler hâkim olduklarında "kum ve deve"den başka sömürülecek hiçbir şeyleri olmadığını da bilmiyorlardı nedense...
Petrol çıkınca çöl kıymete bindi ve hâlâ Suriye'nin vampir kovboy tarafından himaye edilen kısmındaki yerlerde de petrol olması bugünkü hâli anlatmaya yeter.
İngilizlerin ve Fransızların hükmettiği bütün coğrafyalarda İngilizce ve Fransızca'nın hükmü hâlâ en üst seviyede geçerli... Hindistan'da ve Pakistan'da İngilizce öğretimi, Afrika'nın yarısına yakınında Fransızca öğretimi çok süper olduğundan mı, o ülkenin çobanlarının bile çok yetenekli olmalarından mı İngilizce ya da Fransızca'yı biliyorlar? O dillerin ve kültürlerin nasıl da hayranları oluyorlar...
Türkler sömürgecilik kültürü yerine insanî değerlere dayalı bir anlayışla davranmıştır. Ama nedense bizim kaz kafalı monşerler Batı medeniyeti diye tutturmakta ısrar eder.
Bugün baskıcı davranışları onaylamadığım hâlde keşke dil konusunda herkesi mecbur tutsaydık demek geliyor içimden...
Kanun-u Esasi'nin 18. maddesinde devletin dili tarihimizde ilk defa "Türkçe'dir" yazılmıştır Osmanlı Devleti'nce.
Emperyalizm yalnızca yeraltı ve yerüstü zenginliklerin sömürülmesi üzerine değil, insanların beyinlerinin, zihinlerinin, bilinçaltlarının da sömürülmesini önemser...
Zaten dil ve kültür de başarılı olduktan sonra "Şimdi sana özgürlük veriyorum" der de O kafa "Efendimiz lûtfettiler de bağımsız olduk..." derler. Oysa o zalim efendileri gelmeden önce daha özgür ve bağımsız olduklarını anlatmayı akıllarına getirmezler...
"Mankurt" ve "Gözkaman" kavramları bile o zihniyeti ifade etmeye yetmez.
Onun bilincine varana kadar atanmış seçkinler/ seçilenler efendilerine arz-ı endam etmekten geri kalmazlar, her türlü abartılı yağcılıklar üzerine yarışa bütün hızıyla devam ederler.
Çanakkale Boğazı'nda, Anafartalar'da 252 bin şehit vermemize sebep olanlardan medeniyet alma yarışını bırakmayan kafaların hâlâ varlığı göz ardı edilemez. Gözkamanlık da budur. Siz hiç İngiliz ve Fransız d..şmanı birini gördünüz mü ülkemizde? Yunan, Bulgar yahut Rus d..şmanı... Yok... Ama Arap d..şmanlığı üzerinden İslâm d...şmanlığı hiç de az değil. Ka..t..il i.trail d..şmanı var mı?

Biz güçlü olmak zorundayız. Gerisini başkaları düşünsün. Türk milleti savunma sanayiindeki başarılarıyla her zalimi ve zulümleri; düşmanı ve düşmanlıkları, sömürgecileri ve sömürgecilik kültürünü yer ile yeksan etmelidir. Biz o güce 2053'e kadar ulaşacağımızı düşünüyoruz.
"Bize kim saldıracak ki?" diyen basiretsizler gelmezse başımıza, "İlk işimiz İHA ve SİHA'lara dokunmak olacak" diyen beyni satılmışların ihaneti olmazsa mutlaka büyük Türk Birliği / Kızılelma ülküsü de gerçek olacaktır.
Yeni imparator ve imparatorluklar değil; Allah'ın emrettiği adaleti sağlamak, iyilikte yarışmak, fenalıkları bertaraf etmek için o kudrete sahip olma potansiyeli olan Türk milleti bütün boylarıyla birlikte çalışmaktadır.
Gâzi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, şehit ve gâzilerimizin, bütün Türk milletinin ortak bir yürekle kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti daha güçlü olacaktır. Hava savunma sistemi ile düşmana korku salındı... Batıdaki çorbacı komşunun televizyonlarındaki yorumlar bize coşku verse de şımarmadan devam etmeliyiz.
İmparatorluklar için değil "Cihan Devleti" kurmak için yaşanabilir dünya nizamının lideri Türk milleti olmalıdır...
Bize samimiyetle ortak ve yardımcı olacaklara elimiz uzanır, kapımız da açılır... Krallar ve imparatorlar için müzelerin bir köşesinde yer vermek yeterlidir.
Millî devlet anlayışımız ve Türk millî maarif siyaseti evrensel değerler, Türk milletinin kut ve töresine uygun biçimde modern imkanlarla zihinlere kazınmalıdır.
Tanrı Dağları'ndan
Muhittin Gümüş
06.09.2025