Halil KAYA / SELÇUKELİ


İran bir Türk coğrafyasıdır!

İran'daki oranı zannedidiğinden daha büyük olan Türk nüfus, yeryüzünde Türklük bilincini en yükseklerde yaşatan topluluklardandır.


Hep söylüyoruz!

İran bir Türk coğrafyasıdır.

1926'ya kadar Kaçar Türkleri tarafından yönetilen İran, petrolüne Batı'yı şerik kabul etmediği için darbeyle Batı uşağı bir Fars olan Pehlevi Ailesini yine Batı'nın işbirliğiyle yönetime getirmiştir.

İran'daki oranı zannedidiğinden daha büyük olan Türk nüfus, yeryüzünde Türklük bilincini en yükseklerde yaşatan topluluklardandır.

Batı'nın korkusu da bundandır. TelAviv dahil Batı, bu nüfusun eninde sonunda Türkiye ile entegrasyonundan ya da en azından dayanışmasından ürkmektedirler.

Onun içindir ki üstlerine vazife olmamasına rağmen "rejimi değiştireceğiz" diye gevelemekte, Rıza Pehlevi'nin torununu rezervde bekletmektedirler.

Resime daima büyük tarafından bakmalıyız. İran'daki savaşın da bir nihai hedefi vardır. O hedef Türkiye'dir. Basiretsiz ya da kasıtlı Özal'ın "onlar şii" bakış açısında olamayız İran için.

İran'ın bu gün yönetenlerinin yatak odalarına kadar nüfuz edilerek saldırıya uğramasının birinci nedeni Mossad ve sair istihbarat örgütlerinin ülkede umulandan daha fazla teşkilatlanıp, yer tutması olarak görülmektedir. Bu istihbarat örgütlerini besleyen zemin ise İran'ın aldığı mülteci varlığıdır.

Türkiye bu göç konusunda sonu gaflete varacak kadar gevşek davranmamalıdır. Biz süreci akışına bırakmış görünmekteyiz. Esad gitti, Suriye'de iç savaş da bitti. Buna rağmen yıllarca dönmesini beklediğimiz sığınmacıların bazı büyükşehirlerde adeta habitat oluşturdukları yerlerde daha da çoğaldıkları gözlenmektedir. Türk devleti ferasetle yönetilmek zorundadır, hele hele Türkiye gibi netamesi büyük coğrafyalarda. Bizler ırkçı veya sığınmacı düşmanı falan değiliz. Ama ülkemizdeki milyonlarca sığınmacının arasındaki terörist, ajan, istihbarat elemanı vs. için "bilgimiz ve kontrolümüz dahilinde" diyen olursa da ben inanmam, risk taşıdığımıza inanıyorum.

Tarih ibretlerle doludur, içinde bulunduğumuz zamanda ise etrafımız ibret alınası gelişmelere sahne olmaktadır. Benimsediğimiz dünya görüşünden doğan fanteziler yahut da saplantılar devlet, millet hayatımıza istikamet oluşturmamalıdır. Ensar-muhacir diye dikte edilen fotoğrafın ülkenin boğazına geçirilecek ip olabileceğini daima göz önünde tutmalıyız. Ayrıca, bu ülkenin toprağından ve üniter yapısından düzenlemeler talep eden yapı, yapılar ve kesimler ile de, hedeflerinden vazgeçtiklerini berrak bir şekilde beyan etmedikleri müddetçe iç tahkimat sağlanamayacağını düşünenlerdenim. O nedenle bu devletin birliğini, milletin varlığını savunanların daha kavi ve güçlü olmalarını temin etmeleri ve sırtı sağlama almaları gereğine inanıyorum.

23.6.2025
Halil Kaya

YAZARLAR