Eski Türk savaş taktiğidir. Kurtlardan öğrenildiği söylenir.
Düşmana karşı, yayılarak bir yay çizmek ve sahte bir ricatla düşmanı hilalin ortasına çekerek kenarlardan kuşatıp tuzağa düşürmek…
Türk savaş oyunu olduğu için buna “Turan Taktiği” de denilir.
Yıllardır sosyal medya üzerinden siyasi olayları takip ediyorum. Evet, siyasetçi veya strateji uzmanı değilim belki ama Türkiye’min meselelerine her Türk Milliyetçisi gibi aşkla yaklaşıyorum.
Vatan aşkı, millet aşkı, dava aşkı…
Ben, yüzünü hiç görmediğim, babamın Kıbrıs haritası üzerinde gururla gülümseyen askerlik fotoğrafına bakarak büyüdüm.
Askerliğini zaferden kısa bir süre sonra Kıbrıs’ta yapmıştı ve kim bilir ne kadar gururlanmıştı.
Babamın vatan ve bayrak sevdasını bize, hem anne hem baba olan annem hep anlatırdı.
Ve ben, işte o aşkla büyüdüm…
İnançlı bir Türk Milliyetçisi olarak, gözlerimi ve kulaklarımı daima, vatan için millet için, bayrak ve ezan için olumlu bir hareket görmek, haysiyetli bir kelime duymak için kullandım.
Milliyetçi Hareket’e de bu yüzden bağlandım. Resmen de parti üyesiyim ve Liderimin, Teşkilatımın, Ülkülerimin takipçisiyim.
Şimdi yazılanları okuyorum, söylenenlere bakıyorum…
Sosyal medyada milliyetçilik fırtınaları kopuyor; ürperiyorum.
“Allah’ım” diyorum; “sana şükürler olsun!..”
Düne kadar “Katil Polis” diye bağıran çapulcular bile “Polis Özel Harekat” olmuş bize saldırıyor.
“Pöh!..” deyip geçiyorum!
Ve bazen yaşanan bütün olayların usta bir oyuncu tarafından, bir Turan taktiği gibi, başından beri bir plan dahilinde uygulanıyor olduğunu düşünüyorum.
Milli devletlerin hayatta kalma iradesi “Milliyetçilik”tir.
Ulusal devletin başına PKK, FETÖ, DAEŞ, DHKP-C gibi kimi bölücü, kimi yıkıcı, kimi yumuşatıcı, kimi yavaşlatıcı belalar gelince insanı tahtından ve bahtından eden şeytana benzetebiliriz.
Marksizm ve Liberalizm de bunlara dahildir.
Bu şeytani arızaları giderecek olan irade ise Milliyetçiliktir.
İşte MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin milliyetçiliği bir “şeytan kovma” tılsımı gibi tüm vatan sathına yaydığı süreçler bu anlayış ve yaklaşımla yaşanmıştır.
Milli devletin koruyucu meleği olan Devlet Bey, ulusal devlete kasteden şeytani fikirlerin ve eylemlerin MHP ile asla barışık olamayacağını bildiği için son 23 yıl boyunca ustaca satranç hamleleri yapmıştır.
Bunlar bazen sahte ricat, bazen taktik hücum, genellikle de Anayasa’nın ilk dört maddesini korumaya yönelik siper savaşı şeklinde olmuştur.
Devletin milliyetçiliği de zaten orada yazılıdır.
Milli devletin koruyucu meleği MHP, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ile ortak aday çıkarınca melaike görünce kaçışan ne kadar ideolojik omurga yoksunu milli devlet düşmanı varsa MHP’nin karşısında kendisine bir yer aramaya başlamıştı.
Teknik olarak gidebileceği iki adresten biri Erdoğan’ın yanıydı.
Henüz dershaneler ve Zaman- Saman operasyonları başlamamıştı. Bu melekî hamle, kısmen de FETÖ’nün 15 yıllık yol arkadaşına doğru kovalanmasıydı.
Yaptığı doğru hamleler sonucunda %16,45’e çıkan oyuyla 2015 seçimlerini yeniletti, FETÖ’yle ve PKK’yla mücadele etmesi şartıyla hükümeti destekledi.
İttifak ve koalisyon çantasında Anayasanın ilk dört maddesi vardı.
“Allah’ın sopası yok”tu, doğru ama Anayasa’nın ilk dört maddesi Devlet Bey’in elindeydi.
Hilal taktikli ulusal devlet savunması işte böyle başladı.
Devlet Bey, yanına geleni ilk dört maddeyle doktrine ediyor, karşısına geçenleri ilk dört maddeyle dövüyordu.
Partisine yapılan hücumları ehliyetle bertaraf eden Devlet Bey, 7 Ağustos 2016’da partisini ve camiasını da kamu kudretiyle taçlandırdıktan sonra devlet hayatında olağanüstü hallerde gereken otoriter yönetimi tesis ederek destekledi.
Son olarak da ulusal devleti içte ve dışta korumaya yönelik güvenlikçi politikaları, 22 Ekim 2024 çağrısıyla yeni bir boyuta taşıdı.
Öcalan’a inisiyatif yükleyerek PKK’ya silah bıraktırdı ve sahte ricat operasyonunu bir keleş yakma merasimiyle taçlandırdı.
Şimdi öteden beri milli devletin güvenliği ve bekası için kılını bile kıpırdatmamış ne kadar MHP düşmanı evlad-ı iblis-i siyasiyye varsa hepsi Öcalan düşmanı, şehit ve gazi dostu, gönüllü köy koruyucusu oldu!..
Artık MHP’nin en şahin kanadı gibi konuşuyorlar, vatan, bayrak ve millet edebiyatı yapıyorlar.
İşte bunun adı “Kurt Kapanı”dır.
İdeolojik rakipler sağdan ve soldan kuşatılmış, Sağ’da Diriliş Ertuğrul, Sol’da Sabiha Gökçen olmuştur.
Sosyal medyadaki gürültü kulaklarımızı rahatsız etse de gelip geçicidir.
Bugün artık Ak Parti tabanı, tarihinde hiç olmadığı kadar “Milli ve Yerli” CHP tabanı, “Ulusal ve Güvenlikçi”dir.
Bir toplumu, sağcısıyla solcusuyla, muhafazakarı ve liberaliyle bu kadar milliyetçi bir konuma, neredeyse Ankara Kalesi’nin burçlarına çekebilmek ise ancak usta bir satranç oyuncusunun, bilge bir liderin işidir.
İşte o lider, benim bilge liderim, Sayın Devlet Bahçeli’dir.
Sağlığına dua ediyor, uzun ömürler diliyorum.