Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI


Sarsılmayan duruş zaaf göstermeyen şuur

1976-80 yılları arasında Ankara Ocağı ve Genel Merkezde bulunurken Bahçelievler’deki Parti Genel Merkezinde toplantılara katılırdık.


-MERHUM BAŞBUĞUMUZ 
TÜRKEŞ BEY:

-TEHLİKELER KARŞISINDA SARSILMAYAN DURUŞ,

-TEHDİTLER KARŞISINDA 
ZAAF GÖSTERMEYEN ŞUURDU.

1976-80 yılları arasında Ankara 
Ocağı ve Genel Merkezde 
bulunurken Bahçelievler’deki Parti 
Genel Merkezinde toplantılara 
katılırdık.

1979 baharında yeni genel merkez yöneticileri toplantıya çağrıldı.

Parkaları…Beşevler/Yüksek Öğretmen’deki odamızda çıkarıp, 
takım elbisemizi ve kravatımızı takıp 
onun geniş odasında ayakta 
bekliyoruz.

Rahmetli Başbuğumuz Meclisten Parti Genel Merkezindeki odasına geldi.

Davudi sesiyle selam verdikten sonra makamına geçti ama koltuğuna oturmadı.

Önce derin bir sessizlik oldu.
Rahmetli söze  “9 Işık’ı kim 
sayacak.?!” sorusuyla başladı.

-Hepimiz cereyana çarpılmışa döndük.! 
-Bütün arkadaşlarımın ezbere 
bildiği dokuz ışığı saymaya cesaret edemiyorduk. 
-Böyle bir şeyi bizde beklemiyorduk doğrusu…
-Bildiğimiz bir şeyi bize sorduğuna göre, bir başka maksadı olmalıydı.

Göz ucuyla arkadaşlarıma baktım. Daha sonra Afşin Belediye Başkanı olacak olan değerli ağabeyim Ergün ERTEKİN ile gözgöze gelince  bizi ayakta dimdik duran ve süzen Başbuğumuza bir anlık bir refleksle elimi kaldırdım.

“-SAY dedi”..! Nasıl saydığımı bugün bile bilmiyorum. Rahmetli Başbuğumuz teşekkür etti...

 

 

Peki dedi:
“-Rıza-yı Bari ve Devlet-i ebedi müddet ne demek.?” deyince arkadaşlarım maşallah çok güzel açıklayınca ve arkasından Prof.Dr. Osman TURAN Hocanın “Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi Tarihi” eserinin çok kişi tarafından okunmasından  memnun olunca “babacanlaştı.”

Sonra söze şöyle başladı;
“-ÜLKÜCÜ...MEDENİ CESARET SAHİBİ OLACAK. 
-Ülkücü eleştirmekten asla korkmayacak.!”

Rahmetli Başbuğumuz sözüne devam ederek;
“-Medeni cesaret sahibi olursanız KİŞİLİK kazanırsınız.
-Eleştirmeyi bilirseniz KARAKTER kazanırsınız.!
-Bu dava kişilikli ve karakterli ülkücülerin omuzlarında hedefine ulaşacaktır.”

Allah ondan RAZI OLSUN...

Kutlu Ulu Çınar Üç Hilalin 1969 yılında kuruluşu ile milliyetçilik, yalnızca bir aydın hareketi olmaktan çıkmış, Anadolu'da millet evlatlarının gönlüne yerleşerek hem siyasallaşmış, hem de toplumsallaştırmıştır.

Milletin ve devletin her alandaki temel sorunları düşünce kalıbına oturtulmuş ve çözüm yolları önerilmiştir.

1980 sonrası süreçte cebren kesintiye uğrayan siyasal hareketimiz, kurucusu Başbuğumuz Türkeş Bey'le tekrar toparlanmış,Türk milliyetçiliği kaldığı yerden onun ve dava arkadaşlarının kılavuzluğunda yeniden yola çıkmıştır.

Bütün engellere rağmen milliyetçilik, bir siyasi proje olarak halka ulaşınca vatandaşlarımızın Milliyetçi Hareket’e olan ilgisi artmış ve siyasi bir kurum olarak Milliyetçi Hareket Partisi, millet sinesinde sağlam ve sarsılmaz bir zemin bulmuştur.

-Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey yolundan hiç dönmemiştir.

-Hiçbir menfaat vaadine aldanmamıştır.

-Satanlardan, korkanlardan, yılanlardan, yorulanlardan, ilk zorlukta vazgeçenlerden hiç olmamıştır.

-Bu vasfıyla Milliyetçi Hareketin kurucu liderliğini onurla sahiplenmiştir.

-O, inanmış ve davasına sevdalı bir yürekti.

-O, Türkiye’nin en çalkantılı devirlerinde istikrar ve ümit ışığıyla çevresini aydınlatmıştı.

-Ona gönül ve vefa borcumuz ziyadesiyle fazladır.

-İki eseri olan Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları da kutlu varlığını, mutlak devamlılığını, Türk milletine hizmet aşkını sonuna kadar sürdürecektir.

Hiçbir melanet !Y! komplo davamıza, dava arkadaşlarımıza, milletimizin tarihi yürüyüşüne zarar veremeyecektir.

Çünkü inancımız ve irademiz sadece bu çağla ilişkili değil, Türk tarihinin her dönemindeki yaşanmış muazzam hatıralarla içine saklanmıştır.

-Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey, milletimizin takdir ve taltifine hak kazanmış müstesna bir dava ve siyaset insanıydı.

-Fani hayatını, faziletli gönlüyle ülkesine, milletine ve ülkülerine adamıştı.

-Türkiye’nin çetin ve zorlu dönemlerinde taviz ve teslimiyete düşmeyen sağlam ve sağduyulu bir mizaç haklı mücadelesine ve haysiyetli fikri muhtevasına tam olarak hakimdi.

-Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey tehlikeler karşısında sarsılmayan duruş, tehditler karşısında zaaf göstermeyen şuurdu.

-Milli ve manevi değerleri rehberi yapmış, Türk siyasetini zamanlar üstü bir perspektiften, tarih ve kültür prizmasından kavramayı başarmıştı.

-Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey’in aynen söylediği, "Emanet olunan davayı kucakladım. Hiç arkama bakmadan, tereddütsüz, hiçbir şeye aldırmadan yürüyorum." sözleri bu tarihi sürecin devamlılık içindeki gelişmesi ve genişlemesidir.

-O, tarihten ilhamını alarak gözlerini geleceğin ufkuna dikmişti…Gafil yönetimlerin elinde zayıflayan ve zedelenen milli kimliğin farkındaydı.

-Töreden uzaklaşma ile tahrip olmuş esenliğin kaygısını taşıyordu.

-Basit çıkar kavgalarıyla, mütemadi operasyonlarla, karanlık oyunlarla elimizden kayıp giden coğrafyaların görkemli anılarını kalbinde hissediyordu.

-Düşülmüş tuzakları, yazılan habis senaryoları, suikasta uğrayan millet varlığını, buna rağmen tarihin pek çok döneminde Türklüğün kabuğunu kırıp bayrak gibi yükselişini biliyor ve özümsüyordu.

-En önemlisi, başkalaşma, yabancılaşma ve yozlaşma ile bozulan değerlerin ve kaybedilen özgüvenin karşısındaki yegane ve aşılması imkansız hisardı.

-Kabul edilmelidir ki, CHP yüzünden bugünlerde Türkiye ve Türk milleti, milli bekasının devamı konusunda tarihinin en kritik dönemlerinden birisi ile karşı karşıyadır.

Milli birlik ve kardeşliğin simgesi dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de Türk ve Türkiye sevdalıları olacaktır.

Zira rahmetli Başbuğumuz Türkeş Bey’in çağrısı ve fikri çehresi de buydu.

Rahmetli Başbuğumuz “Türk Devlet geleneğine" bağlı devletin varlığında yok olma halet-i ruhiyesine ulaşmış büyük bir devlet adamıydı.

Edebe önem verirdi. Yetiştirdiği ve ona gönül veren milyonların da edepli olmasını isterdi.

Devlet Bahçeli Bey’de…Hem rahmetli Başbuğumuzun hem de rahmetli Dündar Taşer büyüğümüzün dizi dibinde yetişmiş, makam odasına giren küçük kız çocuğu karşısında dahi çeketini ilikleyen edebli, ferasetli, cömert, merhametli, imanlı bir devlet adamıdır.

Ülkücülük EDEP üzerine inşa edilmiştir…Temeli Türk Töresidir

Rahmetli Hocamız Prof.Dr. Necmettin HACIEMİNOĞLU ne de güzel söyler;

“Kimse bizi zorla veya türlü vaadlerle Ülkücü yapmadı…Kendimiz inanarak ve koşarak bu yolu tuttuk ”

Ulu Çınar MHP ve Ülkü Ocakları…Bu ülkenin ve ülkücü hareketin mihenk taşlarıdır.

Vatanın teminatı ve Allah’ın izniyle yıkılmaz son kaleleridir.

Dündar TAŞER büyüğümüzün dediği gibi;

“Ülkücülerin kanaatları sağlam, imanları bütün, fikirleri berraktır. Serttirler ama odun gibi değil elmas gibi pırıl pırıl.”

Dünyanın kilit taşının üzerinde oturuyoruz. Tarihin, coğrafyanın, inançlarımızın ve ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır.

Allah’a çok şükür ülkücü gençliğin geleceğinden ziyadesiyle ümitliyim.

 YİNE DERİZ Kİ;
-DÜNÜ BİLMEYENLER, 
 BUGÜNÜ ANLAYAMAZLAR.

Ülkücülükten geçinen bazı gevşeklerin ve teşkilatlarda görev almış bazı nankörlerin  “kendini kullanılmış hissetmek”demesi çok aşağılayıcı bir şey!

-Şahsen ben hiçbir dönemde, böyle bir duygu yaşamadım.

-Daima doğru yaptığımıza inandım ve doğruların arkasında oldum.

-Ve ülkücü hareketin hak dava olduğuna dair hiç bir şüphem ve tereddüdüm olmadı.

-Ülkücü  hareketin zafer kazandığına ve bırakın Türk dünyasını, insanlığın makus talihini değiştirdiğine inanıyorum.

-Tafsilat uzun. Üzerimizde 1975 yılından beri, yoğunluğu gittikçe artan bir dağıtma ve yok etme proğramı uygulanıyor. Bunun sonuçları olacaktır ve bu günkü halimiz, işte o sonuçtur.

-Ama ben hala bu hareketin yok edilemeyeceğine, bırakın yok edilmeyi, hedefe doğru yol almaya devam ettiğine, bir gün birliğini yeniden sağlayıp ayağa kalkacağına varlığım kadar inanıyorum.

Rahmetli Ali Metin TOKDEMİR
Ülküdaşımız ne de güzel der:

"Bugün ben Ülkücüyüm, ben MHP’liyim diyenlerin hepsi MHP ve Ülkücü Harekete vermekten çok, ondan almışlardır..

Ahde vefasızlık namussuzluktur, ahde vefalı olduğumuz için de, MHP’deyiz..

Bugün İslam’ın da, Türk Milleti’nin de yegâne ümidi şu topraklarda yaşayan insanlardır..

Biz buradayız, MHP’deyiz. Gidenlere Allah selamet versin.."

Bizde deriz ki Canlar:
-1970'lerdeki ülküdaşlarımın mücadelesi bir kahramanlık destanıdır. O yıllarda ülkücü mücadelede yer almış olanların 
hepsi birer kahramandır.

-70’li yıllarda o şanlı mücadelenin içinde yer almış olmaktan her zaman gurur duydum. Bu durum benim en şerefli mirasımdır.

-İki dönem Ankara Ocağı, 
-iki dönem Genel Merkez,
-Taş Medrese…O yılların
hayali/dostluğu/yaşanmışlığı
CİHAN DEĞER.

Allah sadık ve sıddık kullardan olmayı nasip etsin. Ülkü dolu gönüllerden düşürmesin.

Dolu dolu yaşanmış 50 yılın tecrübesiyle biliriz ki; ÜLKÜCÜNÜN HEYECANI…UNUTMAYA MANİDİR.

Ülkücü hafıza hem yanılmaz hem de unutmaz.! Bugün ülkücü olmayanın dün ne olduğunun önemi yok.

-Yaptıkları zehirli faaliyetlerle kutlu harekete, aziz şehitlerimizin emaneti olan nazlı Üç Hilal’e zarar veriyorsa… Geçen dönem Mamak Başsavcısının oğlu Soyer’i İzmir’e Büyükşehir Belediye Başkanı yapanlar bizden ırak olması daha hayırlı olmuştur.

Milliyetçi Hareket içindeki ve dışındaki nankör ve müzmin muhalifler modern çağın celali ve yeniçerileridir. Geçmişteki isyanların çağdaş versiyonudur.

Sırtlarına “MHP muhalefeti” yaftası asılan ancak MHP Camiası ile alakası kalmayan rahmetli Başbuğumuz Türkeş dahil bu kesime bir türlü lider beğendiremediğimiz müzmin muhaliflerin “tarihi ve psiko sosyal” incelemesi  yapıldığında görülmektedir ki bu da bir “fitne 
ve bozgunculuk” hareketidir.

Müzmin muhalifler, modern çağın Celali ve Yeniçerileridir.

Bunlar...Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’ten bu yana CKMP ve MHP Genel Merkezine başkaldırmayı alışkanlık haline getirmişlerdir.

Doğru olan şeyleri dahi yanlış görüp göstermek, bunların alışkanlıklarıdır.

Merhum Dündar Taşer Ağabeyin söylediği güzel ve meşhur bir sözü vardır; “TÜRKEŞ’İN YANLIŞI, BENİM DOĞRUMDAN ÜSTÜNDÜR.”

Türk Milliyetçiliğinin siyaset sahasında kök salması, milyonlarca ülkücü gencin yetişip ülkenin geleceğine canları ve kanlarıyla sigorta olmaları rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in sayesindedir.

Rabbim kendisine sağlık ve afiyet versin Bilge Lider Devlet Bey der ki:

“DAVAMIZ:
-Şehit olup;
ÖLMEYENLERİN,
-Ülkücü olup;
DÖNMEYENLERİN, 
-Adam olup;
KAÇMAYANLARIN, 
Ebedi yuvasıdır.”

Ulu Türk Devletinin ve Aziz Türk Milletinin varlığı DAİM OLSUN olsun inşallah.

Cuma’nın hayrı, bereketi, sağlık ve mutluluğu ülkemizin, milletimizin, bütün Türk-İslam Âlemininin üzerine olsun inşallah…

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER

10 Ekim 2025

Taş Medreseli Tarih Öğretmeni:
Ali KUZENCİK

YAZARLAR