Siyasetinde artık çivisi çıktı.
Hiç bir kıstas tercihleri açıklamaya yeterli değil.
Dava adamlığı ve liyakat hiç bu kadar arka plana itilmemişti.
Türk Devletini yönetmeye talip siyasi partiler ilişki ağı ve ekonomik güclerine göre oluşturduğu kadrolarla nasıl başarılı olacaklar?
İletişim çağının zirvesini yaşadığımız bir yüzyılda, dün davaya, lidere karşı(kibarca söylüyorum) olumsuz söylemlerde bulunanların bugün el üstünde tutulması, davası ve lideri için hesapsızca mücadele verenleri nasıl etkiler?
Yoksa Rahmetli Süleyman Demirel'in dediği gibi;
"Dün dündür, bugün bugündür" anlayışımı geçerlidir.
Davaya ve lidere sadakatla bağlı, vefalı olanlarda şöyle mi demeli;
"Manzara ne kadar güzel olursa olsun, sana acı veren pencereyi kapatacaksın".
Ahmed Emiş Efendi;
Bir insanın sükûtundan bir şey anlamayan, kelamından da bir şey anlamaz, demiş.
Benim siyasette ölçüm kriterlerim;
- İdeolojik yetkinlik,
- Nitelikli Liyakat
- Sadakat ve Vefa
ve tercihlerde adalettir.
Benim yaptığım galiba sadece Ülkücülük, günümüz siyasetini belirleyen kriterler çok farklı.
Hayal kurduğumu düşünün....
***
ABD Elçisi Barrack Türk Milletinin aklı ile dalga mı geçiyor? YPG, PKK ile aynı değilmiş, YPG müttefikleriymiş.
Kılıktan kılığa, söylemden söyleme geçmelerine gerek yoktur.
Onların kirli ve kalleş hedeflerini biliyoruz.
Biz de diyoruz ki: "Dünya tek hegemonyadan daha büyüktür".
Biz Türk Milletiyiz;
dosta dost, düşmana düşman gibi davranmasını da çok iyi biliriz.
Unutmasınlar.
