Halil KAYA / SELÇUKELİ

Tarih: 25.06.2025 11:57

Türk devleti nasıl anlatılır?

Facebook Twitter Linked-in

Türk devletinin ihmal edilmemesi gereken bir mücerret (soyut) tarafı vardır. Tıpkı görünen, somut tarafının olduğu gibi...

Tarihte ve günümüzde Türk devletleri kadar başka hiç bir devlet soyut yönünü ön plana koymamıştır. Türk devletinin mana yönü daima öncelikli olarak değerlendirilmiştir.

Devletimizin bu yönüdür ki insanımızda devlete kutsaliyet atfı oluşturmuştur.

Bilhassa Susurluk olayından sonra günlük konuşmaların yahut da dedikoduların içine yoğun biçimde yerleştirilen bir "derin devlet" ifadesiyle karşılaşıyoruz.

Bu ifadenin algılarda çizdiği resim, genellikle yasal olmayan, kirli ya da gizli, muamma ilişkilerin at koşturduğu bir tabloyu oluşturur. Tabi böyle bir devletimiz yoktur bizim. Tamamen zehablarla, hayallerle, biraz da son zamanlarda dizi ve tefrikalarla beslenen; kabullenenlerini bulutların üstünden indirmeyen gittikçe heyüla bir varlık haline döndürülmüş bir objeyi devletin geri planı yani derin devlet zannetmeye başladık.

Bu obje en çok bizim mahalle ve civarında alan buluyor. Ki Rahmetli Başbuğ'un Türk milliyetçiliği fikrini siyasi bir organizasyona kavuşturup, tıpkı Atatürk gibi, düşünen, tefekkür eden, sorgulayan bir gençlik yetiştirme cehdi; bu gün çizgisini tam izleyemeyen, "bilmediğiniz şeyler ve işler var" kolaycılığı, tembelliği ve kabulüne ram olmuş, sorgulamadan uzak bir yol kafilesi özelliğine doğru evriliyor maalesef.

Farkettiyseniz son yıllarda düşünme gerekliliğimizi de başkalarına havale eder hale geldik.

Yanımızda düşünen kişiyi istememe gibi bir maraza yakalanmak üzereyiz.

Fikri hareketimizce benimsenmiş bazı temel düsturların içini doldurmadan işimize geldiği gibi yorumlayıp, değerlendiriyoruz.

Haliyle entelektüel birikimimizi gittikçe yitiriyoruz; okumuyoruz. Böyle olunca da istikametimize yön tayin eden unsurlar subjektif özellikli oluyor. Adeta güdülüyoruz. Öyle bir anlayışla da zihnimizde bir devlet oluşturuyoruz.

Devletin elbette herkesin vakıf olmaması gereken mahremiyetleri vardır. Daha açık ifadeyle devlette masaların önü ile arkası farklı olur. Öyle de olmak zorundadır. Ama buradan farklı anlamlara bürünecek bir devlet algısı istihsal etmemeliyiz.

Tarihimizde bizler çok üst meşveret organı olarak Encümen-i Daniş benzeri yapılara başvurduk. Ama hiç bir zaman bir üst ya da dip devlet oluşumu olan "Aksakallılar Heyeti" gibi yapılar falan oluşturmadık. Bunlar Türk Töresine cismane bir özellik kazandıran, zihinlerde geliştirdiğimiz mitolojik varlıklardır. Aksakal, kültürümüzde yaşayan sembolik bir kavramdır. Daha ötesi ya da işlevselliği yoktur.

Tabi, devletimizin en alt ünvandan en üst ünvana, ayırt etmeden; vitrine çıkarmadığı mümeyyiz vasıflarıyla rezervde tuttuğu yetişmiş devlet ricali vasıflı mensupları mutlaka vardır. O, köklü devlet olmanın bir zorunluluğudur. Ama bu gerçeklik bir "derin devlet" gibi ne olduğu belli olmayan bir olgunun varlığını göstermez.

O nedenle;

Ne olur hayallerimizde geliştirdiğimiz şeyleri bazı esrarengiz motiflerle de bezeyerek anlatmaktan, vurgulamaktan, tefsir etmekten vazgeçelim. Bilirmiş gibi yapmayalım. Akıl pazarlamayalım. Doğru öğrenelim, öğrendiğimizi ifade edelim.

26 Haziran 2025
Halil Kaya


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —