Dr.Oğuz POYRAZOĞLU / AKIL PENCEREMDEN


Ülkücülüğün Hafızası, Mefkûresi ve Temsil Kudreti

Ülkücülük, ne yalnızca bir kuşağın anılarıyla sınırlanabilir ne de geçmişe ait sloganlarla tanımlanabilir.


Ülkücülük, ne yalnızca bir kuşağın anılarıyla sınırlanabilir ne de geçmişe ait sloganlarla tanımlanabilir. O, derin köklere sahip, yaşayan ve geleceğe yürüyen bir kimliktir. Hafızasını mazinin çilelerinden alır, mefkûresini istikbale yöneltir, temsil kudretini ise bugünün gerçekliğinde inşa eder. Ülkücülüğü anlamak; sadece kavramsal bir tercih değil, imanla taşınan bir yükümlülüğü idrak etmeyi gerektirir. Zira bu yol, bir siyasal etiketin ötesinde, bir ahlâk düzenini ve hayat biçimini ifade eder.

Milletleri yücelten ülkü, bir hayalden ibaret değildir; hakikate yönelen iradenin adıdır. Ülkücülük, bu iradeyi yalnızca söylemde değil, eylemde, tavırda ve yaşanmışlıkta temsil edebilme kararlılığıdır. Dava, bu iradenin toplumda ve siyasette vücut bulmuş hâlidir. Mefkûre ise davanın ruhunu diri tutan, bugünü yarına bağlayan derinlikli bakıştır. Bu üç sacayağı birbirinden koparıldığında zayıflar, birbirini tamamladığında ise gerçek ve sahici bir temsil gücü kazanır.

Ülkücü hafıza, sadece geçmişin romantize edilmiş bir yansıması değildir. Bedel ödemiş kuşakların mücadelelerinden süzülen ve sorumluluk devreden bir mirastır. Hafıza, yalnızca hatırlamak için değil; bugünü inşa etmek ve yarına yön vermek içindir. Çileyle yoğrulmuş bu hafıza, ülkücülüğün bugünkü temsilinde ölçü ve ilke kaynağı olmalıdır.

Bu kimlik, hayatın merkezinde, canlı ve dinamik bir şekilde var olur. Ocakta karakter kazanır, mahallede toplumsal dayanışmaya dönüşür, teşkilatta kurumsal bir çerçeveye kavuşur. Ocak, fikri disiplinin ve şahsiyet inşasının mekânıdır. Mahalle, hayatla temasın ve kardeşliğin sahnesidir. Teşkilat ise ortak aklın ve iradenin karargâhıdır. Bu yapılar birlikte, ülkücülüğün sosyal zeminini oluşturur.

Bugün, ülkücülüğün hakiki temsil gücünü sürdürebilmesi; akıl, ahlâk ve amelin dengesinde mümkündür. Akıl; strateji, liyakat ve üretimle geleceği kurar. Ahlâk; adalet, merhamet ve vicdanla hareketin omurgasını oluşturur. Amel ise sözün hayata temas ettiği noktadır. Bu üç unsur birlikte taşınmadığında, ülkücülük ya slogana indirgenir ya da nostaljiye sıkışır. Oysa dengede tutulduğunda, nesiller boyu güvenle taşınabilecek güçlü bir değer hâline gelir.

Bu yolculuğun en yüksek ideali ise Kızıl Elma’dır. Kızıl Elma, coğrafi bir hedef değil; bir ufuktur. Türk milletinin birliği, dirliği ve yükselişine dair kadim idealin adıdır. Geçmişin mücadelesi, bugünün sorumluluğu ve geleceğin hedefi bu ufukta buluşur.p

Sonuç olarak; ülkücülük, geçmişle bağını hafızayla, gelecekle bağını mefkûreyle, bugünle bağını ise temsil ahlâkıyla kuran bir kimliktir. Ne şahıslara ne sloganlara indirgenebilir. O, icazetle değil imanla; nostaljiyle değil, toplumsal fayda üretme iradesiyle var olur. Nesillerin omuzlarındaki bu emanet, çileyi romantize etmek değil, çileden ilke ve standart üretmektir. Geçmişi kutsamaktan çok, geçmişten geleceğe ışık taşımaktır.

Ve bu ışık, ancak bütüncül bir yaklaşımla, Türk milletinin yolunu, ufkunu ve Kızıl Elma’sını aydınlatmaya devam edecektir.

Dr. Oğuz Poyrazoğlu
Milli Ses – Köşe Yazarı
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
opoyrazoglu@gazi.edu.tr

İsmail MEŞELİKAŞ
31.08.2025 15:02:29
Yüreğine, tespitinize ve kaleminize sağlık değerli büyüğüm.

Remzi poyrazoğlu
31.08.2025 15:20:04
Aynen düşüncelerine katılıyorum yukarda bahsedilen güçlü bir hafıza, gelecekte gerçekleştirmek istediğimiz hedeflerimizi unutmadan bugünün gerçeklerinide gözden ırak tutmayarak yaşama iradesine ve şuuruna sahip olarak hayatı toplum ve Türk milletinin değerlerini yaşama iradesine sahip olmak

Gökhan Sarpkaya
31.08.2025 16:04:55
Sayın Oğuz Poyrazoğlu hocam yazdıklarınızı anlamak ve sindirebilmek için birkaç kere okumam icabetti. Yazdıklarınızdan çok etkilendim. Sizin gibi bir mütefekkir hocamız olduğundan iftihar ettim. Sayın hocam elinizdeki kalemin ucundan, volkandan fışkırırcasına dökülmüş bu derin hissiyatın altında sıcak ve derin lav şeklinde bir fikri birikim olduğunu anlıyorum. Öyle olması gerekir. Sizin gibi kıymetli hocalarımızın toplumsal hayatın dokuma mekanı olan siyaset ve aslında icraat sahnesinde de olmasına çok ihtiyacımız var. Rabbim bu sözlerimi inşallah dua olarak kabul buyursun. Sizin yolunuzu da açık etsin sayın hocam. Hürmetlerimle.

Yakup İçingür
31.08.2025 16:21:59
Değerli kardeşim, ülküclüğü hamaset veya sloganla değil oldukça rasyonel ve tarihsel perspektif açısından olması gerektiği gibi değerlendirip yorumlamışşın. Ülkücü anlayış ve duruşun siyaset üstü misyonunu ortaya koymuşsun. Umarım ülkücülük siyasete ve particilik kalıplarına sıkıştırılmaz, onca emek ve mücadele heba edilmez..Selam ve sevgilerimle..

İsmail Tiryaki
31.08.2025 16:42:55
Dilleriniz dert görmesin Allah razı olsun Hocam bizleri aydınlattığıniz için

Halim Kozlu
31.08.2025 22:25:57
Kaleminize ve yüreğinize sağlık

Ahmet ANILIR
1.09.2025 07:45:45
Ülkü yerine mefkure sözünü kullanmak!?

YAZARLAR