Ulucanlar Cezaevi hayatımdan kesitler anlatarak tarihe bir not düşelim istedim....
Başlayalım anlatmaya…
Ders alan alır almayan hikaye der geçer…
ULUCANLAR 1.'ci Koğuş (gerçek bir hikaye)
1988'in Mayıs ayının onbiri…
Çek senet tahsilatı sırasında bir kişinin ayaklarına sıkmakla suçlanıyorum ve akabinde tutuklanıyorum.
Ve ver elini Ulucanlar Cezaevine getiriliyorum.
Önce, tecrite alınıyorum ve 5 saat sonra da 1'ci Koğuşa götürülüyorum.

Tabi bu 5 saat içerisinde yalaka tipli gardiyanlar, koğuşun ileri gelenlerine yeni gelen mahkümün, suçu, siyası görüşü, paralı olup olmadığı vb. tüm bilgiler gideceğin koğuşun ileri gelenine tabiri caizse koğuş ağasına bildiriliyor.
1.Koğuş 60 - 65 kişinin bir arada olduğu büyük bir koğuş. Bu koğuşta adam öldürenler, yaralayanlar, soyguncular, gaspcılar vb bu suçlardan tutuklu olanların kalıyor. Bu koğuş.ve devamında 2'ci ve 3'cü koğuşlar var.
Koğuşların hepsinin kapısı bahçeye açılır ve birbirlerinin bahçesine geçilebiliyor. 2.'ci Koğuşta hafif suc işleyenler kavga, bıçaklama, tehdit, kundakcılık vb suçlarından tutuklu olanlar kalıyor.
3'cü Koğuşta adi suçlular; hırsızlık, tecavüz, uyuşturucu, sahtekarlar vb gibi suc işleyen tutuklular kalıyor.
Koğuṣa girdiğimde meydancı beni karşıladı ve boş olan bir yatağı göstererek yerin burası dedi. O ara çok kişi gelip geçmiş olsun, hoş geldin dediler.
Koğuşun girişinde sol tarafdaki köşe yatak bayağı bir şatafatlıydı. Duvar halısı, saten yorgan vb dikkatimi çekti. Benim yatağım üç ranza ilerde karşı taraftaydı.
Ben yerleşirken üst ranzada yatan Adnan yanıma geldi. Abi biraz bahçede hava alalım dedi. Bahçede bir kenara oturduk.
Başladı anlatmaya…
Abi, sen gelmeden hakkında ne varsa koğuş ağasına bildirildi.
Koğuş ağası benden daha genç efendi görüşlü "Bitlisli Cengiz…"
Bunlar 3 suç ortağı ve cinayetten tutuklular, kendisi solcu...
Ulucanlar Cezaevi'nde iki kısım vardı. Biz birinci kısımda, siyasi suçlular ikinci kısımdaki koğuşlarda. Tabi solcular ayrı koğuşta Ülkücüler ayrı koğuşta.
Ben Ülkucuyum, Cengiz Solcu… Ancak kriminal suçlardan tutuklandığımız için aynı koğuştayız. Yine herkes davasının peşinde.
Akşam üzeri Cengiz beni yemeğe çağırdı. Yemekten sonra çay faslında, dedi ki önce kendine yemek yiyecek bir kaç kişi bul. Burada bir kaç kişi bir araya gelir yemek yapar. Karavanadan gelen cezaevi yemeğini çok kişi yemez.
Ayrıca ben solcuyum davamada sadığım! Koğuşun sonunda da iki solcu arkadaş var. Ülkücü olarak senin üst ranzandaki Adnan ve onun yanındaki Ahmet var. Çok sessiz efendi çocuklar…

Ve devam ediyor Cengiz konuşmaya…
Bu koğuşun ve bahçede volta atmanın bir düzeni vardır. Herkes bu düzene uymak zorundadır, düzeni bozup dayılık yapan gece gerekli cezayı alır.
Yumuşak yumuşak aba altından sopa gösterdi.
Dedim, güzel… Düzeni anladık, eğer bize durup dururken de bir tezgah hazırlanmaya kalkılırsa biz de geceyi beklemez gündüz tezgahı bozar cezayı keseriz.
Sonra yemek ve çay için teşekkür edip yatağıma geçtim.
Daha neler anlatacağım neler…
Bekleyin!