Müslüman Türk evladı ilhamını Kur'an'dan ve güzel ahlâk sahibi İslâm Peygamberinden alır. Türk evladı Bilge Kağan'ın, Sultan Alparslan'ın, Osman Gazi'nin, Fatih Sultan Mehmet'in, Yavuz'un, Kanuni'nin, Mustafa Kemal'in kahramanlıklarından övünç duyar. Nurunu, güneşini, enerjisini Ahmet Yesevi'nin, Hacı Bektaş Veli'nin, Yunus Emre'nin manevî yolunda akıl ve alın teri dökerek alır.
Türk evladı nasibini ilimden irfandan; dağdan, denizden, deryadan, ırmaktan, madenden elde eder ve ekmeğini taştan çıkarır.
Asaleti ise soyundan gelir.
İnsan zihni, gıdasını matematik ve felsefeden alır; böylece akletmeyi ve düşünmeyi başarır.
Ruhun gıdası tasavvuf ve sanattır.
Bu ise belagat, etik, estetik, ahlâki ve manevi değerlere sahip olmayı sağlar.
Zihnini ve ruhunu sağlıklı kaynaklardan besleyenler iyi insan olurlar. Onlar adaletli, asaletli, hakkaniyetli, ölçülü, vefalı, gönlü sevgi dolu, erdemli, yardımsever, çalışkan, şefkatli ve merhametli, Yunus gönüllü olurlar. Böylece ülkesine, milletine, insanlık âlemine katma değer sağlayan kıymetli bir şahsiyet olarak değerlendirilir.
Zihnen, ruhen ve fikren pis, sakil, sapık, aşağılık ve şeytani hazlarla yetişen iblisler ise "Narin" yavrulardan başlayarak bütün değerleri yok ederler. Böyle iblislerin bu dünyada hele de aziz vatanımızda bir dakika bile nefes almasına müsaade edilmemelidir...
Zihni bulanık, ruhu habis ve bedeni kirli varlıklara insanlığın ihtiyacı yok. İlahi adaletin tecellisi için âdil ve temiz eller pislikleri temizlemekle mükelleftir. Yüce Türk milletinin temsilcisi ve adaleti Türk milleti adına tecelli ettiren hâkimlerimize güveniyorum. Ancak sivrisineğin kaynağını kurutmak, habis ve iblis ruhları bertaraf etmek farz-ı kifaye olsa gerek. Öyle değil mi?
Tanrı Dağları'ndan
Muhittin Gümüş
10.09.2025