Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI

Tarih: 10.12.2025 20:51

Yarın 11 Aralık

Facebook Twitter Linked-in

YARIN 11 ARALIK….

NİHAL ATSIZ HOCA’NIN YARI 
MÜNEVVERLERE TEPKİSİ…

ATSIZ HOCA DER Kİ;
“-OSMANLI DEVLETİ TÜRKİYE 
CUMHURİYETİ’NİN ANASIDIR,

-OSMANLI DEVLETİ’Nİ İNKAR 
ETMEYE VE MAZİYE SÖVMEYE 
LÜZUM YOKTUR!”

 

Hüseyin Nihal ATSIZ Hocamız gibi yaradılışı güzel insanın dilide güzeldir. 
Işık olma yolunda ışık saçar etrafına…

Lise gençlik yıllarımızdan beri çok sevdiğimiz Hüseyin Nihal ATSIZ Hocamızı sadece fikirleriyle tanıdık; oysa kalbi de şiir gibi yanar…

GERİ GELEN MEKTUP

“Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla 
tutuştu.”

RAHMETLİ H.NİHAL ATSIZ HOCA DER Kİ;
“İnsanlar mizah ve şaka yapabilirler. Fakat bazı konular vardır ki onlar asla şakaya gelmez. Orada ciddi olmak insanlık borcudur..

Herkesin içinde aleni bir biçimde, çekinmeksizin;
-Bayrakla alay edemezsin,
-Milli tarihle eğlenemezsin,
-Kuran-ı Kerim’i ve Şehitlik makamını ulu orta konuşamazsın! Mizah konusu   yapamazsın. 
-Aile namusunu hiçe sayamazsın.

Bunlar milli mukaddesattandır.
Milli mukaddesatı olmayan millet, millet değil hayvan sürüsüdür.!”

ATSIZ Hoca devam eder, der ki;

“Millet ve Vatan haini olmak için, mutlaka askeri sırları çalarak düşmana satmak icap etmez. Kendi milletinin düşmanlarına hayranlık beslemek, kültür ve mazisini inkar etmekte hainliktir.”

Atsız Hoca;
-Hayatı boyunca Türklüğün derdiyle dertlenmiş, 
-Ağır tasaların yükünü sırtlamaktan çekinmemiş, 
-Her türlü cefaya mertçe göğüs germiş, 
-Aziz Türk Milletinin geçmişinden aldığı güçle ülkü yolunda yürümekten hiç vazgeçmemiş bir mücadele ve fikir adamı şeklinde tarif etmek yanlış olmaz.

Onun eserlerinde kaynağını bütün Türk edebiyatının harmanlanmasından alan bir zenginlik vardır.  

Zira Atsız Bey; Orhun Kitabeleri, Dede Korkut Hikâyeleri ve Türk destanları başta olmak üzere tarihi ve kültürel mirasımızı edebî eserlerine ustaca nakşetmiştir.

Türk tarihi üzerine yapmış olduğu çalışmalar ve tarihçilik anlayışına sunduğu yeni yaklaşımlarla Türk tarih yazıcılığına oldukça önemli katkılarda bulunan Atsız Bey, diğer taraftan ise kaleme aldığı özgün edebi eserlerle Türk edebiyatına damga vurmuştur.

Atsız Hoca’nın eserleri  yayımlandıkları ilk günden bu yana edebiyatseverler tarafından büyük bir ilgiyle ve heyecanla tekrar tekrar okunmuş, birçok Türk milliyetçisinin fikir dünyasında derin izler bırakmış ve Atsız’dan sonra gelen edebiyatçılara da ilham kaynağı olmuştur

Hüseyin Nihal Atsız, mütevazı imkânlar içinde verdiği büyük mücadelesi, dirayeti ve şahsiyetiyle sembolleşmiş bir dava adamı olmanın yanı sıra tarihçi, dil bilimci, filolog ve edebiyatçı yönleriyle de yeri doldurulamaz bir Türk mütefekkiridir.

Nihal Atsız Hoca toplumda karşılık bulmuş... fakat siyaset maselef onu toplumdan uzak tutmuştur.

-Fuat KÖPRÜLÜ’ye asistan olmak herkesin harcı değildir.

Türk devletlerinin bir gün bağımsızlıklarını kazanacağına dair inancı her an yüreğinin tam ortasında taşıyan Atsız Bey'in manzum ve mensur eserlerini vücuda getiren, onlara kaynaklık edip hayat veren güç; TÜRK ÜLKÜSÜ olmuştur.

“Saraylarda süremem
Dağlarda sürdüğümü
Bin cihana değişmem
Şu öksüz Türklüğümü”

Şahsiyetimizin , kimliğimizin şekillenip köşelenmesinde etkili olan önemli bir 
zat-ı muhteremdi.

Rabb'im rahmet eyleye.

"Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş
 Anılmakla hangi ruh olmaz ki sarhoş"

“-Türkçülük Türk Milliyetçiliğidir. 
Ona düşmanlık ancak Türk Milletinin düşmanlarına yakışır bir davranıştır.”

"-Fahişeler vardır, namustan bahseder,
-Kanaatini ve kalemini satmışlar vardır, vicdandan dem vurur. 
-Vurguncular vardır, ağızlarından fazîlet sözü düşmez,
-Çifte pasaportlular vardır vatan diye haykırır,
-Palikaryalar vardır, kahramanlık iddia eder,
-Bazı iyi niyet sahipleri de bunların hepsine inanır,
-Gel de bu insanların arasında huzur içinde yaşa."

Romanları, hikayeleri, şiirleri ve ilmi yazıları, makaleleri ve dergiciliği ile ömrünü Türklüğe adamış bir ülkü adamı. Özü sözü bir, haysiyetli, aydın bir şahsiyet...

ATSIZ HOCA’NIN ATATÜRK VE KARABEKİR PAŞA SEVGİSİ…

İstiklal Harbi ile kazandığımız zafer, öyle inanılmaz ve mucizevi bir zaferdir ki batılı bilginlerin bütün sosyal ve iktisadi sistem ve kurallarını altüst etmiştir.

Fakat İstiklal Harbi bundan ibaret değildir:

“-Türk tarihi son asırlarda öksüz ve mütehassir kaldığı, özlem duyduğu bir Türk Dahisine kavuştu ve onu ölmez bir ‘şaheser’ olarak sinesine aldı.

-Türkün Tunç iradesini temsil eden bir DEHA doğdu.

Bu ifadelerde Mustafa Kemal’in ne kadar yüceltildiği açık olarak görülmektedir: 
-Türk dâhisi, ölmez bir şaheser, Türk’ün tunç iradesini temsil eden bir deha. 
-Üstelik Türk tarihi son asırlarda dâhi yetiştirmemiş ve bir dehaya hasret kalmıştır. 
-Mustafa Kemal bu hasreti gidermiştir.

Çınaraltı/ 7. sayısı. 
Tarih 15 Kasım 1931.

Mustafa Kemal Paşa, ‘ATATÜRK’ adını soyadı olarak almıştır. Şunu da unutmamalı ki o Sakarya ve Dumlupınar meydan savaşlarını kazanmış bir kumandan, mahvoldu sanılan bir milleti kalkındıran devlet adamıydı.” (Ötüken 73, Ocak 1970)

“Kim Millî Kahramandır?” başlıklı yazısında Atsız Hoca, eski Türk tarihinden Tanrıkut Mete ile Kür Şad’ın adlarını millî kahraman olarak anarken yeni tarihimizden de Kâzım Karabekir ile Mustafa Kemal’i anar:

Kurtuluş Savaşı’nın iki millî kahramanı, en karanlık günlerde bile bu işin başarılacağına inanan Kâzım Karabekir ve Mustafa Kemal Paşalar’dır.

-Biri iyi silâhlı Ermeni ordusunu onun yarısı kadar bir kuvvetle bozguna uğratarak, 
-Biri de bir destan savaşı olan Sakarya’yı ve imha savaşının güzel örneği Dumlupınar’ı kazanarak bu pâyeyi almışlardır.

Bu savaşların Türk ve cihan hayatındaki tesirleri hâlâ devam etmektedir.” (Ötüken 123, Mart 1974)

Atsız Hoca’nın “ÖLMEZLER YOLU” teklifi de son derece ilgi çekicidir.

Yolun sonuna Atatürk’ün heykeli konmalıdır:

“Mühim bir nokta da Türkiye’nin uygun bir yerinde bir Ölmezler Yolu’nun” yapılmasıdır. 
-Ölmezler Yolu, Türk tarihinin ulu kişilerinin heykel ve anıtlarıyla süslü, en heybetli ağaçların gölgelediği bir tarih yoludur.

Şimdilik ALP ER TUNGA  ile başlayıp ATATÜRK’le bitecek ve ilerde de yetişecek büyüklerin heykel ve anıtlarının eklenebileceği uzun ve gösterişli bir yol…” (Ötüken 92, Ağustos 1971: 5).

“GENÇLİK…
-Millî gayelerin ve millî mefkûrenin hizmetkarıdır…Şahısların veya zümrelerin değil…İmparatorluk devrimizin son tarihi bize dalkavukluğun, köleliğin bu zavallı yurt için ne elemli, acı akıbetler hazırladığını gösteriyor…

-Memlekette yapılacak olan birçok işleri başarabilmek için çalışkan, disiplinli, yüksek ahlâklı bir gençliğe muhtacız. 
-Dün halife önünde el bağlıyan, hünkâr huzurunda diz çöken adamların böyle bir nesil yetiştireceğine kani değiliz…
(Orhun 13, 15 Mayıs 1932: 1-2).

ATSIZ HOCA’NIN YARI MÜNEVVERE TEPKİSİ…

Atsız Hoca Cumhuriyetin ilk yıllarında inkılapları ve yeni kanunları benimsemiştir.

-Fakat onları uygulayacak olan yarı münevverlerden şikâyetçidir:

-İnkılâplar olmuş, güzel kanunlar çıkmış ancak gerçek münevver kendi âlemine dönmüştür.

-Yarım münevvere meydan boş bırakılmış, üstelik eline kuvvetli silâhlar da verilmiştir.

-Halkın henüz yabancısı olduğu kanunları tatbik edecek ve halkı henüz hiç bilmediği ve pek acemisi olduğu siyasî hayata alıştıracaktır.

-Yarım münevver her şeyi kendi arzularına ve menfaatlerine göre tefsir ediyor.

-Her şeyi kendi refahı, kendi serveti ve kendi obur ihtirasları uğrunda kullanıyor ve harcıyor.

-En temiz eserler ve en güzel kanunlar bu yarım münevverin elinde halk için zararlı ve korkunç birer vasıtadır. 
(Atsız Mecmua 10, 15 Şubat 1932: 237-238).

Atsız Hoca…Yaknız yarı münevvere değil, inkılapçılık adına Osmanlı’yı inkâr edenlere de karşıdır:

Osmanlı İmparatorluğu;
-Türkiye Cumhuriyetinin anasıdır. 
-İnkılâpçı olmak için Osmanlı İmparatorluğunu inkâr etmeye,
-Maziye sövmeye lüzum yoktur. 
-O zaman inkılâpçı değil, mazisini inkâr etmiş PİÇ oluruz.” 
(Atsız Mecmua 16, 15 Ağustos 1932: 88).

ATSIZ HOCA, M.AKİF İÇİN DER Kİ;

Mehmet Akif'in İslamcı olmasını kusur diye öne sürüyorlar. İslamcılık dünün en kuvvetli seciyesi ve en yüksek ülküsü idi. Bugünkü Türkçülük ne ise dünkü İslamcılık da o idi.

Esasen İslamcılık Osmanlı Türklerinin milli mefküresiydi. On dördüncü asırdan beri Türklerden başka hiçbir Müslüman millet, ne Araplar, ne Acemler, ne de Hintliler İslamcılık mefküresi gütmüş değillerdir.

Bir Osmanlı şairi olan Akif'te milli mefkure kemaline ermiş, fakat yeni bir milli mefkurenin doğuş zamanına rastladığı için geri ve aykırı görünmüştür.

Mazide yaşayanların fikir ve mefküreleri bize aykırı gelse bile onları zaman ve mekan şartları içinde mütalea ettiğimiz zaman haklarını teslim etmemek küçüklüğüne düşmemeliyiz.

Hüseyin Nihal ATSIZ
(Kızılelma, 1947, Sayı: 9)

ATSIZ HOCA VE SULTAN ABDÜLHAMİD HAN…

Yazar ve şair Nihal ATSIZ, Peyami Safa’nın ll.Abdülhamid Han’a  “CAHİL” demesi üzerine kaleme aldığı yazıda;

“-Bu dünyada herkes birçok şeyin cahilidir. Yeter ki kendi işinin cahili olmasın…

-Kendi işinin ehli olduğunu bin bir delille ispat etmiş bulunan Sultan Abdülhamit ise ASLA CAHİL DEĞİLDİR…

-Onun bir yüksekokul ve hatta lise diploması yoktu. Fakat hususi öğretmenlerle, hayattan ve içinde yetiştiği büyük ve muhteşem hanedandan çok CEVHERİ şeyleri öğrenmişti.”
               
Bizde deriz ki;
-Muhteşem tahlil…İslamcılık, Müslüman Türk münevverinin Osmanlı Devletini “Hasta adamlıktan” çıkarıp  ayağa kaldırmak eski ihtişamlı günlerine götürmek için ortaya koydukları bir düşüncedir.

-Ama istenilen netice alınmamıştır.

-Balkanlarda Müslüman Arnavutlar,
Orta Doğu’da Müslüman Araplar İngilizlerin kışkırtmaları ile isyan etmişlerdir…Has duygularla ortaya konulan bu düşünce de sonuca ulaşamamış, başarı sağlayamamıştır.

Cenab-ı Allah bu vatana ve aziz Türk Mlletine hizmet eden değerlerimize
Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun inşallah.

Yarın 11 Aralık…
Hayatını Türk milletinin layık olduğu şerefli mevkiye ulaşması ülküsüne adamış büyük Türkçü, abide şahsiyet Nihal Atsız Hoca’yı rahmet ve minnetle anıyoruz. Nezd-i ilahi’de makamı âli olsun inşallah.

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
 

10 Aralık 2025

Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —